Dünya sahnesi Adem'den bu yana türlü hallerin sergilendiği bir ortamdır. Yüzlerce ayrı sıfat, sayısız insan formatında günyüzüne çıkar. Halbuki doğru olan tektir, ister beğen, ister beğenme...
Geçen gün gök yarılmış, içindeki suları başımıza, omuzumuza dökerken ayaklarımızın ucundaki kabre indirdiğimiz amcazade'nin şahsında her şeyin ne çabuk yitip, gittiğini, faniliğin tüm maddi argümanları nasıl sarmaladığını bir kez daha hissettik. Ve bu duygu, sadece doğru bir vadide yürüyüp kendimize, neslimize ve milletimize hayırlar kazandırma çabasının büyük anlamını yüreğimizde yeniden yeşertti. Nihayetinde dünya, oyun ve oyuncaktan ibarettir. Onu anlamlı kılan, ona geliş sebebimize muvafık bir ömürle yaşayıp, ondan gitmektir.
Gerisi hava, civadır.
Eğer bir ömürde, bir varoluşta, bir insan tezahüründe vefa, dostluk, kadirşinaslık, kalenderlik, tevazu, samimiyet, vb. yoksa, eğer insan eli, küçük bir garibin başını okşamıyorsa ve eğer insan yüreği büyüklerine hakiki sevgiyi taşımıyor, sadece kendine yontuyorsa, orada huzur bereket, kardeşlik ve arkadaşlık olamaz.
Dünyanın çivisinin çıkarıldığı, bireyselliğin ve bananeciliğin arttığı günümüzde ferden de olsak hem iç dünyamızı ve hem de etrafımızı zemzemin serinliği ile yıkar gibi yıkamalı, düşenin elinden tutup gücümüzce kaldırmalıyız.
Hayat ve kader, omuzlarımıza ilahi, insani, vicdani dertler yüklediğinde, yorganın altına başını gizlemek ve yokmuş gibi hareket etmek, insan olabilme gayretinde olanların tarzı değildir.
Zaman; büyük bir oluş ile ailemize, çevremize, ülkemize faydalı olanı kazandırma çabamızla beraber, kendi gönül inkılabımızı da gerçekleştirip, ruhi zevk ve güzellikleri yaşama dönemidir. Bunlardan biri yapılıp, diğeri asla ihmal edilemez. Aynı anda iki caddede yürümek şarttır. Zor olan bu durumun hayata geçmesinde çeşitli çözümler üretilebilir. Ancak "her işin mutlak hesabının olduğunu bilerek ve daima 'rıza' kollayarak hareket etmek" ömrüne bereket katanların çıkış yoludur.
Her nefeste azalan hayata inat, kalan bölümü -mümkünse- her an doğru çizgide, dolu dolu yaşamak ve yaşatmak ümidiyle...
Sağlıcakla kalın...
Geçen gün gök yarılmış, içindeki suları başımıza, omuzumuza dökerken ayaklarımızın ucundaki kabre indirdiğimiz amcazade'nin şahsında her şeyin ne çabuk yitip, gittiğini, faniliğin tüm maddi argümanları nasıl sarmaladığını bir kez daha hissettik. Ve bu duygu, sadece doğru bir vadide yürüyüp kendimize, neslimize ve milletimize hayırlar kazandırma çabasının büyük anlamını yüreğimizde yeniden yeşertti. Nihayetinde dünya, oyun ve oyuncaktan ibarettir. Onu anlamlı kılan, ona geliş sebebimize muvafık bir ömürle yaşayıp, ondan gitmektir.
Gerisi hava, civadır.
Eğer bir ömürde, bir varoluşta, bir insan tezahüründe vefa, dostluk, kadirşinaslık, kalenderlik, tevazu, samimiyet, vb. yoksa, eğer insan eli, küçük bir garibin başını okşamıyorsa ve eğer insan yüreği büyüklerine hakiki sevgiyi taşımıyor, sadece kendine yontuyorsa, orada huzur bereket, kardeşlik ve arkadaşlık olamaz.
Dünyanın çivisinin çıkarıldığı, bireyselliğin ve bananeciliğin arttığı günümüzde ferden de olsak hem iç dünyamızı ve hem de etrafımızı zemzemin serinliği ile yıkar gibi yıkamalı, düşenin elinden tutup gücümüzce kaldırmalıyız.
Hayat ve kader, omuzlarımıza ilahi, insani, vicdani dertler yüklediğinde, yorganın altına başını gizlemek ve yokmuş gibi hareket etmek, insan olabilme gayretinde olanların tarzı değildir.
Zaman; büyük bir oluş ile ailemize, çevremize, ülkemize faydalı olanı kazandırma çabamızla beraber, kendi gönül inkılabımızı da gerçekleştirip, ruhi zevk ve güzellikleri yaşama dönemidir. Bunlardan biri yapılıp, diğeri asla ihmal edilemez. Aynı anda iki caddede yürümek şarttır. Zor olan bu durumun hayata geçmesinde çeşitli çözümler üretilebilir. Ancak "her işin mutlak hesabının olduğunu bilerek ve daima 'rıza' kollayarak hareket etmek" ömrüne bereket katanların çıkış yoludur.
Her nefeste azalan hayata inat, kalan bölümü -mümkünse- her an doğru çizgide, dolu dolu yaşamak ve yaşatmak ümidiyle...
Sağlıcakla kalın...
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013