İleri demokrasi yasakları

Musul konsolosumuz ve rehin alınan vatandaşlarımız hakkında yazmak, yasak! Tamam yazmayalım!Yorum da yapmayalım ama rehinelerin ailelerini, bizi ve milleti bilgilendirecek biri var mı?Türkiye'nin desteklediği söylenen IŞİD adlı esfel?i safilînler; "Allahüekber" nidalarıyla koyun boğazlar gibi, Müslüman kesiyorlar! Elleri bağlı insanları yanyana dizip, uzun menzilli silahlarla yakından kafalarına sıkarak topluca katlediyorlar ve her mermi sıkışta; "Allahüekber!" diyorlar!"Maliki'ye savaş ilan etmeyenlerin karıları ve kızları cihat yapan IŞİD'in mücahitlerine helaldir!" diye fetvalar veriyorlar! ALLAH?Ü EKBER!...Bu konularda yazma yasağına da gerek yok zaten! Çünkü iğrençten de iğrenç bu olaylar hakkında yazmak kolay değil! Daha önceden de biliyoruz ki ne Hükümet, ne RTÜK, ne de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı sosyal medyaya yasak koymayı, engellemeyi başaramadılar! Aksine yasağa rağbetle sosyal medyada yasaklardan sonra paylaşım rekorları kırıldı! Şimdi de aynı!Başkonsolos ve konsolosluktan rehin alınan vatandaşlarımız hakkındaki yasaklamayı anlayabiliyorum ama hazmedemiyorum! Bir yetkili ağız, hiç vakit geçirmeden; IŞİD adlı kanlı cellatların Başkonsolos ve vatandaşlarımızı mı yoksa Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını mı rehin almış, açıklamalı!Böyle bir acizlik kabul edilebilir mi?Aklıma; işgal altındaki pây?taht İstanbul'da, İngilizlerin Meclis?i Mebusan vekillerini tevkif etmeleri üzerine; Muhteşem Türk Atatürk'ün Anadolu'daki bütün İngilizleri tevkif ettirdiği geldi! Ki tevkif edilenleri koyacak cezaevleri de yokken...Yine yakın bir geçmişte; Gürcistan'da iki Rus askerin öldürülmesi üzerine aynı akşam iki bin Gürcü'nün öldürüldüğü ve rehine Rusların kurtarılışını hatırladım! Bire bin! Ki o zaman Rusya'nın bu tavrını kınamıştım! "Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz!" öğüdünü unutmamızı, tarih böyle hatırlatmıştı bize! Yine kınamaya karşı temkinli olarak uyuyorum yasağa!"Fısıltı Gazetesi"nin günlerdir manşetinde; "Başbakan'ın IŞİD'le irtibatı var! Rehinelerin rahatları yerinde! Lüks bir otelde tutuluyorlar! Başbakan adaylığını açıkladıktan sonra rehineler törenle teslim alınacak ve seçim malzemesi olarak kullanılacak" haberleri fısıldanıyor! Bizim duyduklarımızı, Yürütmenin Başı ve ekibinin duymamış olması mümkün müdür?Bu arada; kurt politkacı Henry Kissinger'ın iki sene önceki; "Her şey planlandığı gibi giderse, Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olacaktır" açıklamasını hatırlıyorum. Yine aynı Haçlı politikacı Kissinger'ın; "Gelecek savaş o kadar acımasız olacak ki, yalnız bizim gibi güçlü bir devlet bu savaştan galip çıkabilir. Bundan dolayı Avrupa Birliği hayatta kalmak için güçlü ve bir arada durmaya çalışıyor. Onların da gelecekteki karışıklıklardan haberleri var. Sıradan bir insan iseniz, bu savaşa karşı köye kaçarak hazırlıklı olabilirsiniz. Ama silahı yanınıza alınız, çünkü çokça aç insan oluşacak!" uyarısını, bize yapmadığı kesin ama bu uyarıya dikkat çekmeyelim mi?Şahsen Recep Tayyip'i; Ana?muhalefet ve "Yavru Muhalefet" Genel Başkanlarından farklı sanıyordum! Ömürlerinin tamamını ceketleri ilikli, aldıkları emri uygulayarak terfi hevesi ile geçirmiş iki Muhalefet Genel Başkanı'nın, Kasımpaşalı karakteri önünde memur kaldıklarını zannederek yanılmışım!Nedense Recep Tayyip'in, "Şerbakan" Hoca'ya maaşlı İstanbul İl Başkanlığı yaptığını unutmuşum! Nedense ayakkabılarının delik olduğunu kendisinden duyduğumuz Tayyip'in, maaşlı il başkanlığı yaptığı Erbakan Hoca'ya ihânetini unutmuşum! Yine nedense o günlerde; "Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemişimdir!" diye kürsülerden kükrediğini en fazla hatırlatanlardan biri olmama rağmen unutmuşum!Tamam! IŞİD hakkında, rehine vatandaşlarımız hakkında yazmayalım!Diyarbakır'da Bayrağımıza uzanan hain elin, "Çocuktu" savunmasıyla savsatıldığını, bundan cesaretlenen bölücü hainlerin, İstanbul'da bir Bayrağı indirdiğini, ikincisini indirmek için göndere tırmandığında herşeyi göze alan bir gayretli Polis tarafından bacağından vurarak indirdiğindeki aczini de yazmayalım mı? Bu konuda da mı konuşmayalım?Sınır ötesinde Konsolosluklarımızı, sınırlarımızı, sınır içinde Bayrağımızı ve Karakolları korumaktan âciz birinin Cumhur Başkanlığı'na hazırlanıyor olmasına itiraz etmeyelim mi??Allah korusun? Cumhur Başkanı olursa; "Cumhurbaşkanı sıfatıyla; Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; Anayasa'ya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk İlke ve İnkilaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma; Milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma;Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma; Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine and içerim"  şeklindeki Cumhur Başkanı yeminini etmeyecek mi?Edeceği yemînle şu ana kadar yaptıklarının uyuşan bir yanı var mı? Veya ederse bu yemîne sadık kalır mı? Sormayalım mı? Sorgulamayalım mı? Bu da mı yasak?"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...