İmam Rıza’nın başka din mensuplarıyla tartışması
Memun, İmam’a kendi inandığı fikirleri ve siyasî görüşleri yayması için bir özgürlük ortamı sağlamıştı
11.02.2024 20:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Memun, İmam'a kendi inandığı fikirleri ve siyasî görüşleri yayması için bir özgürlük ortamı sağlamıştı.
Memun bir defasında Fazl b. Sehl'e, görüş sahibi kimseleri İmam'la tartışmak üzere toplamasını emretti.
Bu tartışmaya çağıranlar arasında başpiskopos el-Caslik (Katolik'in Arapça söylenişi), Yahudi âlimi Resu'l Calut, Sabilerin dinî liderleri, Mecusilerin soyundan gelen Hinduların büyükleri, Zerdüşt'ün tâbileri, Bizans âlimleri ve Müslüman kelamcılar da vardı.
İmam Rıza bu tartışmaların delillerini onlarca muteber kitaptan getirir ve karşı tarafın delillerini çürütürdü.
Neticede, bu şahısların hepsi İmam'ın kendilerinden daha âlim olduğunu ve sözlerinin doğruluğunu kabul etmişlerdi.
İmam Rıza ile uzun süren bir tartışmanın ardından el-Caslik, "Doğru görüş seninkidir, la ilahe illallah" demiştir.
Yine uzun bir tartışmadan sonra Sabilik dinine mensup olan İmran Müslüman olarak şöyle demişti: "Allah'ın, senin bahsettiğin gibi ve senin birlediğin nitelikte olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in O'nun hidayetle ve hak dinle gönderilmiş peygamberi olduğuna şehadet ediyorum."
Sonra kıbleye dönüp secdeye kapandı.
Müslüman kelamcılar ise güçlü bir tartışmacı olan İmran'ın İmam karşısında yenildiğini ve ona tâbi olduğunu görünce İmam'a yaklaşmadılar ve bir şey sormaya cesaret edemediler.
Bir diğer mecliste Memun Horasan kelamcısı Süleyman el-Mervezî ile tartışması için İmam Rıza'yı çağırdı. Önce bedâ konusu üzerinde tartıştılar. Sonra Allah'ın sıfatları, zâtî sıfatları ve fiilî sıfatları arasındaki fark hakkında tartıştılar.
İmam onların bütün sorularına cevap verdiği gibi, bütün delillerini de çürütüyordu. Sonunda Süleyman susmak zorunda kaldı. İmam'a cevap veremiyordu. Bunu gören Memun şöyle dedi: "Ey Süleyman! Bu Hâşimîler'in en âlimidir."
Bir başka toplantıda ise, Memun, değişik dinlerin âlimlerini ve Müslümanlardan değişik görüşlere sahip bilginleri bir araya toplamıştı. Kim konuştuysa İmam onun delilini çürüttü. Ve o kişiyi susmak zorunda bıraktı.
Ali b. Muhammed el-Cehm karşısına çıktı. Ve Kur'an'da yer alan bazı müteşabih ayetlere dayanarak peygamberlerin masumiyeti ile ilgili şüpheler ortaya attı. Bu arada Hz. Muhammed'in masumiyetinden de kuşkularının olduğunu söyledi. İmam, ona ikna edici cevaplar verdi ve kafasındaki şüpheleri giderdi.
Aklî ve naklî delillerle peygamberlerin masumiyetini ispat etti. Sonunda el- Cehm ağladı ve dedi ki: "Ey Resûlullah'ın oğlu! Bugünden sonra Allah'ın peygamberleri hakkında senin dediğinden başka bir şey söylememek üzere tevbe ediyorum."
Bir başka toplantıda, Memun, peygamberlerin masumiyetleri hakkında bir soru sordu ve buna müteşabih ayetlerden bazı örnekler verdi. İmam, ona ikna edici cevaplar verdi. Söz konusu ayetleri de zâhirinden farklı şekilde tevil etti. Memun dedi ki: "Ey Resûlullah'ın oğlu! İçimdeki şüpheleri giderdin. Beni ikna ettin. Bana karışık gelen bir meseleyi çok güzel bir şekilde açıkladın."
(Bu tartışmaları ayrıntılı olarak "İmam'ın Münazaraları" bahsinde ele aldık).
Şeyh Sâduk'un ifadesiyle, Memun'un asıl amacı bu bilginler-den birinin vasıtası ile İmam'ı susturmak ve kanıtlarını çürütmekti.
Çünkü böyle bir durum İmam'ın itibarının zedelenmesi ve ilmî mertebesinin aşağı çekilmesi mânâsına gelirdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Memun bir defasında Fazl b. Sehl'e, görüş sahibi kimseleri İmam'la tartışmak üzere toplamasını emretti.
Bu tartışmaya çağıranlar arasında başpiskopos el-Caslik (Katolik'in Arapça söylenişi), Yahudi âlimi Resu'l Calut, Sabilerin dinî liderleri, Mecusilerin soyundan gelen Hinduların büyükleri, Zerdüşt'ün tâbileri, Bizans âlimleri ve Müslüman kelamcılar da vardı.
İmam Rıza bu tartışmaların delillerini onlarca muteber kitaptan getirir ve karşı tarafın delillerini çürütürdü.
Neticede, bu şahısların hepsi İmam'ın kendilerinden daha âlim olduğunu ve sözlerinin doğruluğunu kabul etmişlerdi.
İmam Rıza ile uzun süren bir tartışmanın ardından el-Caslik, "Doğru görüş seninkidir, la ilahe illallah" demiştir.
Yine uzun bir tartışmadan sonra Sabilik dinine mensup olan İmran Müslüman olarak şöyle demişti: "Allah'ın, senin bahsettiğin gibi ve senin birlediğin nitelikte olduğuna şahitlik ederim. Muhammed'in O'nun hidayetle ve hak dinle gönderilmiş peygamberi olduğuna şehadet ediyorum."
Sonra kıbleye dönüp secdeye kapandı.
Müslüman kelamcılar ise güçlü bir tartışmacı olan İmran'ın İmam karşısında yenildiğini ve ona tâbi olduğunu görünce İmam'a yaklaşmadılar ve bir şey sormaya cesaret edemediler.
Bir diğer mecliste Memun Horasan kelamcısı Süleyman el-Mervezî ile tartışması için İmam Rıza'yı çağırdı. Önce bedâ konusu üzerinde tartıştılar. Sonra Allah'ın sıfatları, zâtî sıfatları ve fiilî sıfatları arasındaki fark hakkında tartıştılar.
İmam onların bütün sorularına cevap verdiği gibi, bütün delillerini de çürütüyordu. Sonunda Süleyman susmak zorunda kaldı. İmam'a cevap veremiyordu. Bunu gören Memun şöyle dedi: "Ey Süleyman! Bu Hâşimîler'in en âlimidir."
Bir başka toplantıda ise, Memun, değişik dinlerin âlimlerini ve Müslümanlardan değişik görüşlere sahip bilginleri bir araya toplamıştı. Kim konuştuysa İmam onun delilini çürüttü. Ve o kişiyi susmak zorunda bıraktı.
Ali b. Muhammed el-Cehm karşısına çıktı. Ve Kur'an'da yer alan bazı müteşabih ayetlere dayanarak peygamberlerin masumiyeti ile ilgili şüpheler ortaya attı. Bu arada Hz. Muhammed'in masumiyetinden de kuşkularının olduğunu söyledi. İmam, ona ikna edici cevaplar verdi ve kafasındaki şüpheleri giderdi.
Aklî ve naklî delillerle peygamberlerin masumiyetini ispat etti. Sonunda el- Cehm ağladı ve dedi ki: "Ey Resûlullah'ın oğlu! Bugünden sonra Allah'ın peygamberleri hakkında senin dediğinden başka bir şey söylememek üzere tevbe ediyorum."
Bir başka toplantıda, Memun, peygamberlerin masumiyetleri hakkında bir soru sordu ve buna müteşabih ayetlerden bazı örnekler verdi. İmam, ona ikna edici cevaplar verdi. Söz konusu ayetleri de zâhirinden farklı şekilde tevil etti. Memun dedi ki: "Ey Resûlullah'ın oğlu! İçimdeki şüpheleri giderdin. Beni ikna ettin. Bana karışık gelen bir meseleyi çok güzel bir şekilde açıkladın."
(Bu tartışmaları ayrıntılı olarak "İmam'ın Münazaraları" bahsinde ele aldık).
Şeyh Sâduk'un ifadesiyle, Memun'un asıl amacı bu bilginler-den birinin vasıtası ile İmam'ı susturmak ve kanıtlarını çürütmekti.
Çünkü böyle bir durum İmam'ın itibarının zedelenmesi ve ilmî mertebesinin aşağı çekilmesi mânâsına gelirdi." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)