17 Aralık'ta tarih alınmasını "zafer" olarak nitelendirip AB'ye tam üyelik yolunun açıldığını savunan bazı meslektaşlarımız, son günlerde "özel statü" üzerinde fazlaca durmaya başladılar. Örneğin Mehmet Ali Birand geçenlerde, müzakerelerin tam üyelikle sonuçlanmayabileceğini... İmtiyazlı ortaklıkla sonuçlansa dahi girilen süreçten dönüşün artık mümkün olmadığını. AB'nin bundan sonraki isteklerine de evet dememizin kaçınılmaz olduğunu yazdı. Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök de önceki günkü yazısında, "İmtiyazlı ortaklık formülü bu mu?" başlıklı yazısında, Gündüz Aktan ve Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'a yakın bir kaynağa dayanarak Türkiye'ye önerilen imtiyazlı ortaklık formülünün ne olduğunu madde madde açıkladı. Dünkü Yeni Mesaj manşeti de bu konuya tahsis edilmişti. Medya, 17 Aralık'ta halkı yanılttı. Türkiye'ye tam üyelik yolu Brüksel'de (ve Fransa'nın referandum kararıyla) kapatıldı, özel statü yolu açıldı. Bu gerçeği halka alıştıra alıştıra anlatmanın vakti gelmiş görünüyor...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.