Türk siyasetinin, Türk ekonomisinin ve Türk parasının koalisyonun inisiyatifinde bulunduğuna inananlardan mısınız, bilemiyorum. Fakat Başbakan Bülent Ecevit'in önceki hafta, "ellerinin devletin kurumlarına maalesef ulaşmadığı"ndan yakınmasını "olduğundan daha çok" ciddiye almamız gerektiği kanaatindeyim.
Türk siyaseti, Brüksel rüzgarına, AB fırtınasına tutulmuş.
PKK, nam değiştirmiş; KADEK olmuş. Yani, Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi... Yeni göbek adını AB şefleri koymuş.
Fakat ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Brüksel'den bu tarafa konuştuğuna bakılırsa; PKK ve DHKP-C'nin AB tarafından terörist örgütler listesine alınacağına dair işaretler varmış. Böyle gördüğünü anlattı Yılmaz; biz, onun yalancısıyız.
AB, yere indirilmiş tabelaya nişan almış. Fakat, şu yeni KADEK hakkında ise son derece "hayırhah". AB, şol "yeni özgürlükçü eski PKK'lılara" tam destek veriyor. Yılmaz ise bunu tarihi bir adım olarak algılıyor.
Ve siz, hala diyorsunuz ki, Türk siyasetinde inisiyatif, koalisyonun elinde... İnanan varsa beri gelsin.
Gelelim Türk parası ve ekonomisine...
TL, dalgalı kura teslim... Dalga ise "global yelpaze"nin rüzgarına göre iniyor çıkıyor. Global sıcak para, yerlilerin iştirak kanallarından "açık pozisyonları" zorluyor. Dışarıda dayısı olan, içeride malı götürüyor.
Dayısı olan, istediği gibi dilediği zaman düdüğü çalıyor. Mesela, Merkez Bankası'nın her iş günü düzenlediği programlı döviz alım ihalesine dün de teklif gelmiyor. Hatta Nisan ayı başında başlanan döviz alım ihalesinde bugüne kadar teklif gelmeyen ihale sayısı 3'e yükselmiş oluyor.
Yılın henüz ilk çeyreğinde ise bütçe 12.6 katrilyon lira açık veriyor.
Konsolide bütçeden Ocak-Mart döneminde 27 katrilyon 663.2 trilyon lira harcama yapılıyor. 15 katrilyon 27.6 trilyon lira gelir elde ediliyor. Böylece 2002 yılı bütçesi, ilk 3 ayda 12 katrilyon 635.6 trilyon lira açık veriyor.
Açığı 4'le çarpın; yıllık açığı bulun kabaca. Buna bir de borçların "45 katrilyonluk faiz yükü"nü ekleyin. Sonra da "devlet bütçesi"nin ahvalini seyredin.
Haftada bir rastladığımız vergiler, zamlar, stopajlar... bu bütçeyle artık hergün "resmi geçit töreni" yapmaya hazırlanıyor.
Şu 15 katrilyonluk ilk "üç aylık gelir"in de öyle üretim veya ihracattan elde edildiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Bir yerlerden geliyor işte... Nereden geldiği çok mu önemli?
Belki de isminin açıklanmasını istemeyen mütevazi "global bir hayırsever" bağışıdır. Koalisyon ortaklarını "sırrı ifşa etmeye" zorlamayın.
Bu gidişata rağmen, siz hala Türk parası ve ekonomisinin koalisyonun inisiyatifinde olduğunu mu söylüyorsunuz?
Eğer öyle ise koalisyonu itham ediyorsunuz... Bu "çöküş tablosunda koalisyonun inisiyatifinin varlığı"nı iddia etmekle ortakları, ne ile itham ettiğinizin farkında mısınız?
Ben, ortakların artık hiçbir inisiyatiflerinin bulunmadığında ısrar ederek, Bağımsız Türkiye Partisi'nin parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin "Milli Ekonomi Modeli ve Kalkınma Projeleri"ni satır satır ve tekrar tekrar okumayı sürdürüyorum. Programı okuyun da inisiyatif görün... Her satırı bin kitap, her maddesi bin profesör kaldırır.
Başka bir çıkışı olan varsa beri gelsin.
Türk siyaseti, Brüksel rüzgarına, AB fırtınasına tutulmuş.
PKK, nam değiştirmiş; KADEK olmuş. Yani, Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi... Yeni göbek adını AB şefleri koymuş.
Fakat ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Brüksel'den bu tarafa konuştuğuna bakılırsa; PKK ve DHKP-C'nin AB tarafından terörist örgütler listesine alınacağına dair işaretler varmış. Böyle gördüğünü anlattı Yılmaz; biz, onun yalancısıyız.
AB, yere indirilmiş tabelaya nişan almış. Fakat, şu yeni KADEK hakkında ise son derece "hayırhah". AB, şol "yeni özgürlükçü eski PKK'lılara" tam destek veriyor. Yılmaz ise bunu tarihi bir adım olarak algılıyor.
Ve siz, hala diyorsunuz ki, Türk siyasetinde inisiyatif, koalisyonun elinde... İnanan varsa beri gelsin.
Gelelim Türk parası ve ekonomisine...
TL, dalgalı kura teslim... Dalga ise "global yelpaze"nin rüzgarına göre iniyor çıkıyor. Global sıcak para, yerlilerin iştirak kanallarından "açık pozisyonları" zorluyor. Dışarıda dayısı olan, içeride malı götürüyor.
Dayısı olan, istediği gibi dilediği zaman düdüğü çalıyor. Mesela, Merkez Bankası'nın her iş günü düzenlediği programlı döviz alım ihalesine dün de teklif gelmiyor. Hatta Nisan ayı başında başlanan döviz alım ihalesinde bugüne kadar teklif gelmeyen ihale sayısı 3'e yükselmiş oluyor.
Yılın henüz ilk çeyreğinde ise bütçe 12.6 katrilyon lira açık veriyor.
Konsolide bütçeden Ocak-Mart döneminde 27 katrilyon 663.2 trilyon lira harcama yapılıyor. 15 katrilyon 27.6 trilyon lira gelir elde ediliyor. Böylece 2002 yılı bütçesi, ilk 3 ayda 12 katrilyon 635.6 trilyon lira açık veriyor.
Açığı 4'le çarpın; yıllık açığı bulun kabaca. Buna bir de borçların "45 katrilyonluk faiz yükü"nü ekleyin. Sonra da "devlet bütçesi"nin ahvalini seyredin.
Haftada bir rastladığımız vergiler, zamlar, stopajlar... bu bütçeyle artık hergün "resmi geçit töreni" yapmaya hazırlanıyor.
Şu 15 katrilyonluk ilk "üç aylık gelir"in de öyle üretim veya ihracattan elde edildiğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Bir yerlerden geliyor işte... Nereden geldiği çok mu önemli?
Belki de isminin açıklanmasını istemeyen mütevazi "global bir hayırsever" bağışıdır. Koalisyon ortaklarını "sırrı ifşa etmeye" zorlamayın.
Bu gidişata rağmen, siz hala Türk parası ve ekonomisinin koalisyonun inisiyatifinde olduğunu mu söylüyorsunuz?
Eğer öyle ise koalisyonu itham ediyorsunuz... Bu "çöküş tablosunda koalisyonun inisiyatifinin varlığı"nı iddia etmekle ortakları, ne ile itham ettiğinizin farkında mısınız?
Ben, ortakların artık hiçbir inisiyatiflerinin bulunmadığında ısrar ederek, Bağımsız Türkiye Partisi'nin parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin "Milli Ekonomi Modeli ve Kalkınma Projeleri"ni satır satır ve tekrar tekrar okumayı sürdürüyorum. Programı okuyun da inisiyatif görün... Her satırı bin kitap, her maddesi bin profesör kaldırır.
Başka bir çıkışı olan varsa beri gelsin.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019