Sırat-ı müstakiymin bir başka manası şudur... Her insanın kalbinden Allah'a bir yol gidiyor. İşte bu yoldan insanın sağa sola sapmadan Allah'a vasıl olmasıdır. Bir manada O'nun rızasına kavuşmasıdır. Bir manada O'nun cemalini müşahede etmesidir. Bir manada O'nun muhabbetine, sevgisine, aşkına gark olmasıdır. İşte bu hal üzre insanın hayatının devamına biz, sırat-ı müstakiym üzre devam eden hayat diyoruz.Ayet-i kerimelerde Allah, bizi, "yanlış yapmayalım, hata etmeyelim, o yolun dışına çıkmayalım" diye birçok ayetinde uyarıyor. Mesela Sure-i Fatiha'da, "Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna..." buyuruyor. Bu nimet verilen insanlar kimlerdir? Manen rızıklananlardır. Manen rızıklanmak ne demektir? Cenab-ı Hakk'ın feyzini, muhabbetini almak demektir. Bu insan işte sırat-ı müstakiym üzere olan insandır. Cenab-ı Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifine göre, bir gün sahabesi ile birlikte otururlarken elinde bir çalı parçası yere bir çok çizgiler çiziyor. Ve ortasından da bir çizgi çiziyor. Sonra sahabesine şöyle buyuruyor: "Bunların hepsi bir yoldur. Ama bu ortada gördüğünüz yol dosdoğru, sırat-ı müstakiym olan yoldur. Bunun dışındakilerin her birinin başında bir şeytan yatar. Siz, o yollardan bir tanesini tercih ettiğiniz zaman farkında olmadan Allah'ın rızasının dışına çıkar, helak olursunuz." Demek ki insanların kalbinde çok miktarda yollar var. Düşünce yolları var, tarzları var. Ama bir tanesi var ki, o düşünce tarzı, o düşünce kulvarı, doğrudan insanı Allah'a bağlıyor. İşte Resulullah'ın beyan ettiği o sırat-ı müstakiym denilen doğru yol, insanı Allah'a vasıl eden, Allah'a bağlayan yoldur. Diğerlerinin başında, -bu felsefedir, nazariyedir, hülasa şu veya budur- bunların her birinin başında bir şeytan vardır. Ona tabi olursanız, "doğru yoldan gidiyorum" zannıyla gittiğiniz halde -Allah muhafaza etsin- batıla, yanlışa, sapıklığa düşmüş olursunuz. O bakımdan insanların hayatlarını yaşarken çok dikkatli ve de titiz olmaları lazım.