Biz bu satırları yazarken Irak'ta yeni bir saldırı daha oldu.
Başkent Bağdat merkez olmak üzere civar kentlerde üstüste gerçekleştirilen bombalı saldırılarda çok sayıda asker ve sivil yaşamını yitirdi.
Amerikan ve İngiliz askerlerinin Irak'ta verdikleri zayiat giderek tırmanıyor. Pentagon yönetimi resmi açıklamalarında 500 küsür ölü bilançosu açıklarken biz bu rakamın daha da ağır olduğu kanaatindeyiz.
Bölgede bulunan yazılı ve görsel basın mensuplarının halkla yaptığı ikili görüşmeler de bilançonun daha kabarık olduğu sonucunu doğruluyor.
Irak sokaklarında patlama haberlerinin ajanslara düştüğü saatlerde Amerikan Başkanı Bush'un gazetecilerle yaptığı mülakat da önemliydi.
Bush'un kendi ağzından yaptığı bir açıklaması vardı ki, Irak'taki içler acısı durumu ve müsebbibini alenen teşhir etmekteydi.
Kendisine Irak'ın Kitlesel Silahları ile ilgili soru yönelten gazeteciye Bush şöyle diyor: " Bu kitlesel silahlar benim de aklımı karıştırdı. Varlığı ya da yokluğu konusunda ben de fikir edinmek istiyorum ve gerçekleri bilmek istiyorum "
Ne kadar da tuhaf ve tuhaf olduğu kadar da komik bir durum değil mi?
Siz bir ülkeye belli bir gerekçe göstererek giriyor, halkı zaptu rapt altına alıyor, liderini yakapaça tutuklayarak teşhir ediyor ve sonra tüm bu yaptıklarınızı ne adına, hangi yasal gerekçeyle yaptığınızı karşınızdakilere ispatlayamıyorsunuz.
Saddam'ın bir diktatör olmadığını ispatlamak gibi bir kaygımız olmadığı gibi Bush'un da bir demokrasi aşığı olduğunu söyleme ve savunma niyetimiz yok.
Biz bir ülkenin bu kadar basit gerekçelerle nasıl olur da işgal edilebilir olduğunu sorgulama niyetindeyiz.
İlk başta sorgulaması gereken NATO, BM ve AB mensubu ülkelerinin tutumunu konu bile edinmek istemiyoruz.
İster petrol, ister su, ister Kaide ve yandaşları, isterse kitlesel silahlar.....
Uluslararası camianın illegal saymadığı faaliyetleri yapan ülkelere engel olmak için illegal tedbirler almak çok tehlikeli bir uygulama olacaktır.
Türk ceza yasalarında da olduğu üzere çoğu ülkelerinin mevzuatında " Yasal olmayan yollardan toplanan verilerin yasal kanıt olamayacağı, tersine suç teşkil ettiği " düşünülürse işgal sürecinin zeminde gayrimeşru olduğu net olarak görülecektir.
Afganistan ve Irak'ta bizler buna şahit olduk, hatta hep birlikte destekledik de.
Yanlış düşüncelere saptık, yanlış kararlar aldık.
" Başkan Bush demişse doğrudur " zihniyetinden " Amerika'nın bir bildiği vardır "zihniyetine ülke olarak kaymış durumdayız.
İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell'in BM önünde yaptıkları açıklamalar fos çıktı. Kanıt olarak sunulan ses kasetlerinin sesi çıkmazken, uydudan çekildiği iddia edilen kimyasal silah depolarının fotoğraflarının uyduruk olduğu anlaşıldı.
Ve bir ülke işgal edildi.
Şimdi o ülkeye demokrasi getirilmeye çalışılıyor.
Bush'un da işi zor, bu iddiaları ortaya atarak ona destek çıkanların da.
Bir diktatörden kurtulan Irak'ı diğer diktatörler yönetmeye başlayacak.
Hiçbir emperyalist ülke işgal ettiği ülke ve onun halkına özürlük getirmez. Ve getirmemiştir de.
Var mı aksini iddia eden?
Tüm İslam aleminin Mübarek Kurban bayramını en içten dileklerimizle kutlarken, "yeni kan ve gözyaşı akmasın" diyoruz.
Başkent Bağdat merkez olmak üzere civar kentlerde üstüste gerçekleştirilen bombalı saldırılarda çok sayıda asker ve sivil yaşamını yitirdi.
Amerikan ve İngiliz askerlerinin Irak'ta verdikleri zayiat giderek tırmanıyor. Pentagon yönetimi resmi açıklamalarında 500 küsür ölü bilançosu açıklarken biz bu rakamın daha da ağır olduğu kanaatindeyiz.
Bölgede bulunan yazılı ve görsel basın mensuplarının halkla yaptığı ikili görüşmeler de bilançonun daha kabarık olduğu sonucunu doğruluyor.
Irak sokaklarında patlama haberlerinin ajanslara düştüğü saatlerde Amerikan Başkanı Bush'un gazetecilerle yaptığı mülakat da önemliydi.
Bush'un kendi ağzından yaptığı bir açıklaması vardı ki, Irak'taki içler acısı durumu ve müsebbibini alenen teşhir etmekteydi.
Kendisine Irak'ın Kitlesel Silahları ile ilgili soru yönelten gazeteciye Bush şöyle diyor: " Bu kitlesel silahlar benim de aklımı karıştırdı. Varlığı ya da yokluğu konusunda ben de fikir edinmek istiyorum ve gerçekleri bilmek istiyorum "
Ne kadar da tuhaf ve tuhaf olduğu kadar da komik bir durum değil mi?
Siz bir ülkeye belli bir gerekçe göstererek giriyor, halkı zaptu rapt altına alıyor, liderini yakapaça tutuklayarak teşhir ediyor ve sonra tüm bu yaptıklarınızı ne adına, hangi yasal gerekçeyle yaptığınızı karşınızdakilere ispatlayamıyorsunuz.
Saddam'ın bir diktatör olmadığını ispatlamak gibi bir kaygımız olmadığı gibi Bush'un da bir demokrasi aşığı olduğunu söyleme ve savunma niyetimiz yok.
Biz bir ülkenin bu kadar basit gerekçelerle nasıl olur da işgal edilebilir olduğunu sorgulama niyetindeyiz.
İlk başta sorgulaması gereken NATO, BM ve AB mensubu ülkelerinin tutumunu konu bile edinmek istemiyoruz.
İster petrol, ister su, ister Kaide ve yandaşları, isterse kitlesel silahlar.....
Uluslararası camianın illegal saymadığı faaliyetleri yapan ülkelere engel olmak için illegal tedbirler almak çok tehlikeli bir uygulama olacaktır.
Türk ceza yasalarında da olduğu üzere çoğu ülkelerinin mevzuatında " Yasal olmayan yollardan toplanan verilerin yasal kanıt olamayacağı, tersine suç teşkil ettiği " düşünülürse işgal sürecinin zeminde gayrimeşru olduğu net olarak görülecektir.
Afganistan ve Irak'ta bizler buna şahit olduk, hatta hep birlikte destekledik de.
Yanlış düşüncelere saptık, yanlış kararlar aldık.
" Başkan Bush demişse doğrudur " zihniyetinden " Amerika'nın bir bildiği vardır "zihniyetine ülke olarak kaymış durumdayız.
İngiltere Başbakanı Tony Blair ve Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell'in BM önünde yaptıkları açıklamalar fos çıktı. Kanıt olarak sunulan ses kasetlerinin sesi çıkmazken, uydudan çekildiği iddia edilen kimyasal silah depolarının fotoğraflarının uyduruk olduğu anlaşıldı.
Ve bir ülke işgal edildi.
Şimdi o ülkeye demokrasi getirilmeye çalışılıyor.
Bush'un da işi zor, bu iddiaları ortaya atarak ona destek çıkanların da.
Bir diktatörden kurtulan Irak'ı diğer diktatörler yönetmeye başlayacak.
Hiçbir emperyalist ülke işgal ettiği ülke ve onun halkına özürlük getirmez. Ve getirmemiştir de.
Var mı aksini iddia eden?
Tüm İslam aleminin Mübarek Kurban bayramını en içten dileklerimizle kutlarken, "yeni kan ve gözyaşı akmasın" diyoruz.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005