Ebu Garib hapishanesi başta olmak üzere "ABD-İngiltere-İsrail troykası"nın Irak'taki insanlık dışı iğrenç işkence tablolarına gözünüz ilişmiştir.
Elektrikli sandalyeler üzerine çıkartılıp saatlerce akım verilen masum Müslümanlar? Üzerlerine baştan aşağı bevl edilen günahsız Iraklılar? Irzları kirletilen, namuslarına musallat olunan iffetli mü'mine analar, bacılar?
Türk askerine çuval geçirme işini hafızalardan silmeyi, tarihi Türk şehri Samarra'da namusları kirletilen yüzlerce Müslüman kadının ahvalini unutturmayı tam başarmışken bu iğrençlikler günyüzüne çıktı.
ABD-İngiltere-İsrail işgal troykası rahat ve pişkin; bu tablolar asıl onların bölgedeki yar ve yatakçılarını, stratejik müttefiklerini zorda bıraktı.
Zira bu günah galerisinde sadece işgalcı ABD ve İngiltere'nin vebal sahibi olduğunu düşünenler yanılıyor. Sadece Amerika ve İngiltere'ye karşı güya feveran edenler hedef saptırıyor.
ABD'nin ve Batı'nın bu insanlık dışı "vahşi karakteri"ni herkes biliyordu. İşgalden önce de dünyanın ma'lumuydu böyle olacağı? Dünyanın gözü önünde Wietnam'da böyle olmuştu, Filistin'de, Guantanamo'da böyle devam ediyordu iğrençlikler.
Hele hele Neo-Amerikancılarımız, gidişatın böyle olacağını vatandaşlarımızdan çok daha iyi biliyorlardı. Adam, müttefikini tanımaz mı? Hepsi birbirini, kendi öz oğulları gibi tanıyordu.
Bu sebeple bu iğrençliklere, Irak'taki bu drama, bu vahşi işkenceye yol verenler; bu vahşi işgalin ta başlangıcından beri Amerika'ya destek çıkanlar, Irak'a ve bölgemize doğru conileri kışkışlarcasına onlara yardım ve yataklık edenler, Amerikan gölgesinden nemalanıp bölgedeki masum insanların kulağını çekercesine "sakın ha Amerika'ya el kaldırma türünden güya hoşgörü yanlısı fetva üreten"ler işte bu günah galerisinin "azmettirici ortakları"dırlar, stratejik müttefikleridirler, vebalde pay sahibidirler.
Hiiiiç, öyle Atlantik ötesine doğru bağırarak, güya uzaklara doğru naralar atıp "meydan mücahidliği yaparak" bu insanlıkdışı dramın "yerli vebal sahipleri"nin üzerlerini örtmeye, onları bu iğrençliklerin vebalinden ve stratejik müttefikliğin faturasından kurtarmaya çalışmaya hacet yoktur. Böyle bir iş, en az Irak'taki işkenceler kadar vahimdir.
Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in ortaya koyduğu şu "ilahi vahiyle müeyyed evrensel ölçü"yü hatırlayalım: Şerre teşvikçi olan, yardım ve yataklık eden, onu bilfiil işleyen gibidir.
Bu sebeple asıl ikaz edilmesi gerekenler, kulak zarlarını patlatırcasına kendilerine doğru naralar atılması gerekenler, ABD'yi bölgemize kışkışlayan yerli Neo-Amerikancılardır, Müslüman kılıklı Amerikancılardır.
Böylece, belki kafalarını iki diz kapaklarının arasına alarak, "biz ne yaptık, biz ne büyük iğrençliklerin işlenmesine, ne büyük işkence ve ihanetlerin yapılmasına sebep olduk" diyerek belki vicdan muhasebesi yaparlar, belki tevbe ederler. Belki ayıkırlar.
Bu yerli Neo-Amerikancıların kışkışları ve teşvikleri olmasaydı, ABD o bölgeye bir adım bile atamazdı; bu iğrençlikler işlenemezdi.
Nitekim şimdi bile bu Neo-Amerikancılar, Irak'taki insanlıkdışı tabloyu, azbuçuk kınama edası dahi taşımayan "yarım ağız" bir biçimde "utanç verici, çok konuşulacak işler?" deyip geçiştiriyorlar. Bazıları da, bunlar "ferdi yanlışlıklar" türünden teraneler okuyorlar.
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in birkaç hafta önce Ebu Garib hapishanesini ziyaret ettiği göz önüne alınınca, bu iğrençlikleri işleyen Amerikan ve İngiliz subay ve eratın "bunlar fiili olarak resmi uygulama ve tavsiyeler sonucu" türünden beyanatlarına kulak verilince işin hiç de öyle söylendiği gibi "ferdi" olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu dram Wietnam'dakini benzeridir, Guantanamo'dakinin eşdeğeridir; program ve plandışı değildir. Yani bu işin vebali, öyle basit değildir. Hatta Wietnamdakinden de ağırdır ve büyüktür.
Bu bir "insanlık suçu"dur. Dolayısıyla bu suçun failleri ve stratejik ortakları o büyüklükte "nasuh tövbesi" yapsınlar, kendilerini insanlığın dışına, dağlara-çöllere bir yarlara atsınlar ki hem insanlık kurtulsun, hem de kendileri?
Elektrikli sandalyeler üzerine çıkartılıp saatlerce akım verilen masum Müslümanlar? Üzerlerine baştan aşağı bevl edilen günahsız Iraklılar? Irzları kirletilen, namuslarına musallat olunan iffetli mü'mine analar, bacılar?
Türk askerine çuval geçirme işini hafızalardan silmeyi, tarihi Türk şehri Samarra'da namusları kirletilen yüzlerce Müslüman kadının ahvalini unutturmayı tam başarmışken bu iğrençlikler günyüzüne çıktı.
ABD-İngiltere-İsrail işgal troykası rahat ve pişkin; bu tablolar asıl onların bölgedeki yar ve yatakçılarını, stratejik müttefiklerini zorda bıraktı.
Zira bu günah galerisinde sadece işgalcı ABD ve İngiltere'nin vebal sahibi olduğunu düşünenler yanılıyor. Sadece Amerika ve İngiltere'ye karşı güya feveran edenler hedef saptırıyor.
ABD'nin ve Batı'nın bu insanlık dışı "vahşi karakteri"ni herkes biliyordu. İşgalden önce de dünyanın ma'lumuydu böyle olacağı? Dünyanın gözü önünde Wietnam'da böyle olmuştu, Filistin'de, Guantanamo'da böyle devam ediyordu iğrençlikler.
Hele hele Neo-Amerikancılarımız, gidişatın böyle olacağını vatandaşlarımızdan çok daha iyi biliyorlardı. Adam, müttefikini tanımaz mı? Hepsi birbirini, kendi öz oğulları gibi tanıyordu.
Bu sebeple bu iğrençliklere, Irak'taki bu drama, bu vahşi işkenceye yol verenler; bu vahşi işgalin ta başlangıcından beri Amerika'ya destek çıkanlar, Irak'a ve bölgemize doğru conileri kışkışlarcasına onlara yardım ve yataklık edenler, Amerikan gölgesinden nemalanıp bölgedeki masum insanların kulağını çekercesine "sakın ha Amerika'ya el kaldırma türünden güya hoşgörü yanlısı fetva üreten"ler işte bu günah galerisinin "azmettirici ortakları"dırlar, stratejik müttefikleridirler, vebalde pay sahibidirler.
Hiiiiç, öyle Atlantik ötesine doğru bağırarak, güya uzaklara doğru naralar atıp "meydan mücahidliği yaparak" bu insanlıkdışı dramın "yerli vebal sahipleri"nin üzerlerini örtmeye, onları bu iğrençliklerin vebalinden ve stratejik müttefikliğin faturasından kurtarmaya çalışmaya hacet yoktur. Böyle bir iş, en az Irak'taki işkenceler kadar vahimdir.
Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in ortaya koyduğu şu "ilahi vahiyle müeyyed evrensel ölçü"yü hatırlayalım: Şerre teşvikçi olan, yardım ve yataklık eden, onu bilfiil işleyen gibidir.
Bu sebeple asıl ikaz edilmesi gerekenler, kulak zarlarını patlatırcasına kendilerine doğru naralar atılması gerekenler, ABD'yi bölgemize kışkışlayan yerli Neo-Amerikancılardır, Müslüman kılıklı Amerikancılardır.
Böylece, belki kafalarını iki diz kapaklarının arasına alarak, "biz ne yaptık, biz ne büyük iğrençliklerin işlenmesine, ne büyük işkence ve ihanetlerin yapılmasına sebep olduk" diyerek belki vicdan muhasebesi yaparlar, belki tevbe ederler. Belki ayıkırlar.
Bu yerli Neo-Amerikancıların kışkışları ve teşvikleri olmasaydı, ABD o bölgeye bir adım bile atamazdı; bu iğrençlikler işlenemezdi.
Nitekim şimdi bile bu Neo-Amerikancılar, Irak'taki insanlıkdışı tabloyu, azbuçuk kınama edası dahi taşımayan "yarım ağız" bir biçimde "utanç verici, çok konuşulacak işler?" deyip geçiştiriyorlar. Bazıları da, bunlar "ferdi yanlışlıklar" türünden teraneler okuyorlar.
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in birkaç hafta önce Ebu Garib hapishanesini ziyaret ettiği göz önüne alınınca, bu iğrençlikleri işleyen Amerikan ve İngiliz subay ve eratın "bunlar fiili olarak resmi uygulama ve tavsiyeler sonucu" türünden beyanatlarına kulak verilince işin hiç de öyle söylendiği gibi "ferdi" olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu dram Wietnam'dakini benzeridir, Guantanamo'dakinin eşdeğeridir; program ve plandışı değildir. Yani bu işin vebali, öyle basit değildir. Hatta Wietnamdakinden de ağırdır ve büyüktür.
Bu bir "insanlık suçu"dur. Dolayısıyla bu suçun failleri ve stratejik ortakları o büyüklükte "nasuh tövbesi" yapsınlar, kendilerini insanlığın dışına, dağlara-çöllere bir yarlara atsınlar ki hem insanlık kurtulsun, hem de kendileri?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019