İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un yarın yapacağı Ankara ziyareti, iki ülke arasında son dönemde gözlemlenen art arda üst düzey temasların şimdilik son halkasını oluşturacak.
Şubat ayındaki İsrail seçimlerinde Likud Partisi lideri Ariel Şaron'un başbakan seçilmesinin ardından, Türkiye ile İsrail arasındaki ilk yakın temas, Şaron'un özel temsilcisi Meir Rosenne'in Ankara ziyareti ile başladı. Şaron'un, "Ortadoğu barış süreci müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için şiddetin durmasının şart olduğu" mesajını Ankara'ya ileten Rosenne, temasları sırasında, yeni hükümetin Türkiye'ye verdiği önemin altını bir kez daha çizdi.
Peres Ankara'da
İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres, Nisan ayında yaptığı Ankara ziyaretinde, Türk yetkililere "barış sürecine devam edileceği" güvencesi verirken, diğer yandan güven tazeledi.
"Diyalogtan başka alternatif yok" görüşünü ileten Peres, Filistinlilere yönelik ekonomik yaptırımların gevşetildiğini, yeni görüşmelerin ise BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 sayılı kararları çerçevesinde yapılacağını belirtti.
Görüşmelerde Ankara ise İsrail'in sert politikasından duyduğu endişeyi dile getirirken, "Şiddetin büyümesi bölgedeki Batı aleyhtarlığını artırır" uyarısında bulundu.
Devlet Bakanı Kemal Derviş ile de biraraya gelen Peres, İsrail'de kendi başbakanlığı döneminde yürüttüğü ekonomik program hakkında bilgiverdi ve ekonomiye ilişkin deneyimlerini aktardı.
Temmuz'da iki ziyaret
Temmuz ayında günübirlik resmi ziyaret için Ankara'ya gelen İsrai Savunma Bakanı Binyamin Ben Eliezer'in gündeminde, "Türkiye ile İsrail arasındaki stratejik ilişkileri geliştirmek ve ortak savunma projelerini hayata geçirmek" vardı.
Eliezer'in temaslarında öne çıkan konu, bölgedeki ortak tehtidlere karşı oluşturulması planlanan füze kalkanı projesi oldu. Eliezer, köktendinci çevrelerin elinde nükleer silahların bulunmasının, sadece İsrail'i değil tüm bölgeyi ve özgür dünyayı tehdit ettiğini söyleyerek, Ankara'nın dikkatini İran'daki nükleer silahlar konusuna çekmeye çalıştı.
Bölge ülkelerinin İran'ın elindeki Şahab-3 füzelerinin menzili içinde kaldığını hatırlatan Eliezer, İran'ın 2005 yılına kadar tam anlamıyla bir nükleer güç olabileceğine işaret etti. Görüşmelerde, Arrow füze sisteminin yanı sıra ortak kara tatbikatının düzenlenmesi, Türk tanklarının modernizasyonu, insansız uçak satışı, Popeye 2 havadan karaya füzeleri, askeri uydu, ATAK saldırı helikopteri projesi ve tanksavar roketlerinin teslimi ele alındı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz'ın daha önce güvenlik nedenleriyle 4 kez ertelenen ziyareti, Temmuz sonunda yapıldı.
Görüşmelerde, iki ülke arasındaki güvenlik bağlarının daha da sıkılaştırılması konusunda görüşbirliğine varıldı. Füze savunma kalkanının masaya yatırıldığı görüşmelerde, Mofaz'ın,Ankara'nın Arrow 2 projesine katılımı için ABD nezdinde lobi yapma sözü verdiği belirtildi.
Manavgat suyu projesi
Öte yandan, İsrail ile Türkiye arasında Manavgat suyunun alımı konusundaki pazarlıklar devam ediyor.
İsrail Su Komisyonu Başkanı Şimon Tal, şu anda İsrail'in Manavgat suyunun taşınması için açtığı ihalenin sonuçlarının beklendiğini belirterek, "Türk suyunun maliyeti, deniz suyunun arıtılmasından elde edilecek suyun maliyetinden biraz daha yüksek olsa dahi, Türkiye'den su almayı düşünüyoruz" dedi.
Tal, Türk hükümetinin suyun metreküpü için 15 cent civarında bir fiyat önerdiğini, İsrail'in ise 10 centten az bir fiyat istediğini belirterek, taşıma maliyetinin bir anlaşmaya varılmasında belirleyici olacağını vurguladı.
Şubat ayındaki İsrail seçimlerinde Likud Partisi lideri Ariel Şaron'un başbakan seçilmesinin ardından, Türkiye ile İsrail arasındaki ilk yakın temas, Şaron'un özel temsilcisi Meir Rosenne'in Ankara ziyareti ile başladı. Şaron'un, "Ortadoğu barış süreci müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için şiddetin durmasının şart olduğu" mesajını Ankara'ya ileten Rosenne, temasları sırasında, yeni hükümetin Türkiye'ye verdiği önemin altını bir kez daha çizdi.
Peres Ankara'da
İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres, Nisan ayında yaptığı Ankara ziyaretinde, Türk yetkililere "barış sürecine devam edileceği" güvencesi verirken, diğer yandan güven tazeledi.
"Diyalogtan başka alternatif yok" görüşünü ileten Peres, Filistinlilere yönelik ekonomik yaptırımların gevşetildiğini, yeni görüşmelerin ise BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 sayılı kararları çerçevesinde yapılacağını belirtti.
Görüşmelerde Ankara ise İsrail'in sert politikasından duyduğu endişeyi dile getirirken, "Şiddetin büyümesi bölgedeki Batı aleyhtarlığını artırır" uyarısında bulundu.
Devlet Bakanı Kemal Derviş ile de biraraya gelen Peres, İsrail'de kendi başbakanlığı döneminde yürüttüğü ekonomik program hakkında bilgiverdi ve ekonomiye ilişkin deneyimlerini aktardı.
Temmuz'da iki ziyaret
Temmuz ayında günübirlik resmi ziyaret için Ankara'ya gelen İsrai Savunma Bakanı Binyamin Ben Eliezer'in gündeminde, "Türkiye ile İsrail arasındaki stratejik ilişkileri geliştirmek ve ortak savunma projelerini hayata geçirmek" vardı.
Eliezer'in temaslarında öne çıkan konu, bölgedeki ortak tehtidlere karşı oluşturulması planlanan füze kalkanı projesi oldu. Eliezer, köktendinci çevrelerin elinde nükleer silahların bulunmasının, sadece İsrail'i değil tüm bölgeyi ve özgür dünyayı tehdit ettiğini söyleyerek, Ankara'nın dikkatini İran'daki nükleer silahlar konusuna çekmeye çalıştı.
Bölge ülkelerinin İran'ın elindeki Şahab-3 füzelerinin menzili içinde kaldığını hatırlatan Eliezer, İran'ın 2005 yılına kadar tam anlamıyla bir nükleer güç olabileceğine işaret etti. Görüşmelerde, Arrow füze sisteminin yanı sıra ortak kara tatbikatının düzenlenmesi, Türk tanklarının modernizasyonu, insansız uçak satışı, Popeye 2 havadan karaya füzeleri, askeri uydu, ATAK saldırı helikopteri projesi ve tanksavar roketlerinin teslimi ele alındı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz'ın daha önce güvenlik nedenleriyle 4 kez ertelenen ziyareti, Temmuz sonunda yapıldı.
Görüşmelerde, iki ülke arasındaki güvenlik bağlarının daha da sıkılaştırılması konusunda görüşbirliğine varıldı. Füze savunma kalkanının masaya yatırıldığı görüşmelerde, Mofaz'ın,Ankara'nın Arrow 2 projesine katılımı için ABD nezdinde lobi yapma sözü verdiği belirtildi.
Manavgat suyu projesi
Öte yandan, İsrail ile Türkiye arasında Manavgat suyunun alımı konusundaki pazarlıklar devam ediyor.
İsrail Su Komisyonu Başkanı Şimon Tal, şu anda İsrail'in Manavgat suyunun taşınması için açtığı ihalenin sonuçlarının beklendiğini belirterek, "Türk suyunun maliyeti, deniz suyunun arıtılmasından elde edilecek suyun maliyetinden biraz daha yüksek olsa dahi, Türkiye'den su almayı düşünüyoruz" dedi.
Tal, Türk hükümetinin suyun metreküpü için 15 cent civarında bir fiyat önerdiğini, İsrail'in ise 10 centten az bir fiyat istediğini belirterek, taşıma maliyetinin bir anlaşmaya varılmasında belirleyici olacağını vurguladı.