Sayın Başbakanımız gurup toplantısında öyle bir söz ettiler ki? Bir yerde haklı görünürken diğer taraftan dünyanın en haksız idarecisi konumunda gözümde canlanıverdi. Muhalefetin (yani ona göre muhalefet Meclis’teki partilerden ibarettir) guruplarında saatlerce konuştuklarını, ancak iktidarla kavgadan, iftiradan öte hiç bir çözüm konuşmadıklarını açık bir şekilde açıkladılar. Zaten başından beri demokrasi olarak muhalefet sadece tenkit görevini yapmış, hiç bir şekilde sorunlara çözüm üretememiş, hatta çözümü varmış gibi davranarak iktidarı ele geçirme gayretinde olmuştur. Muhalefet tenkit ederken, bundan iktidarın yararlanması şarttır. En azından, bir yanlışın gösterilmesi bile, çözümün yarısına denktir. Şimdiye kadar iktidarın kendi iradesi dışında, muhalefetin bir katkısı olmamış, olamamıştır. İktidar, içi sessiz ve itaatkar. Kimse fikrini öncelikle toplantılarda ortaya koyamıyor. Çünkü son anda, iş işten geçtikten sonra basından öğreniyorlar. Başbakan yurt dışına giderken muhakkak gündeme bir problem atıyor. O dönünceye kadar millete bir ev ödevi vermiş ve onunla meşgul etmiş oluyor. Bu arada kendinin yaptığı ziyaretin hedefi ve maksadı gizlenmiş oluyor. Ortaya atılan problem basın tarafından AKP’li sözcülere veya ilgili bakana sorulduğunda, konu ile tutarsız bir görüş ortaya çıkıyor (bilmemek bakana ve sözcüye yakışmaz düşüncesi ...). Bu da herkesi yeni bir gündeme sürüklüyor. Bu durum, karar verecek sadece başbakandır gerçeğini milletin yüzüne şamar olarak vurmak demek oluyor. Hakikatte de Başbakan gelinceye kadar bir sonuç ortaya çıkmıyor. Sonuçta mademki hiç bir milletvekilinin fonksiyonu yok o zaman Başbakan, Başkanlık sistemini hâlihazırda kullanmaktadır. Anlaşılması güç olan daha ne istediğidir. Ben tek karar verenim, ben Eş başkanım, benim enva-i türlü madalyalarım var. İstersem istediğim ülkede siyaset dahi yapabilirim. İstersem ülkemde sistemi dahi değiştirebilirim. Ben değişimi ve devrimleri yaparım. Düşüncesinde olan kimselere çözüm sunmak oldukça zordur.
Şimdi soru anıdır,
Hesaplaşma zamanıdır.
Demokrasi dediğin de,
İster Meclis’te olsun, ister olmasın
İsminin sonunda varsa bir P
Sen sen ol ona da muhalefet de
Ne zaman sordun ki çözüme ait,
Meclis dışında bir partiye,
O zaman şikayetin niye?..
Sormadın ya söyleyeyim,
Her konuda çözüm,
Prof. Dr. Haydar Baş’ta diyeyim.
Çözümün garantisini,
Öncelikle kıyamete dek vereyim
Onun tek kaygısı, vatan millet ve dindir
Danışırsan, her problem çözülür
Aksi halde devlet parçalanır, millet üzülür.
Şimdi soru anıdır,
Hesaplaşma zamanıdır.
Demokrasi dediğin de,
İster Meclis’te olsun, ister olmasın
İsminin sonunda varsa bir P
Sen sen ol ona da muhalefet de
Ne zaman sordun ki çözüme ait,
Meclis dışında bir partiye,
O zaman şikayetin niye?..
Sormadın ya söyleyeyim,
Her konuda çözüm,
Prof. Dr. Haydar Baş’ta diyeyim.
Çözümün garantisini,
Öncelikle kıyamete dek vereyim
Onun tek kaygısı, vatan millet ve dindir
Danışırsan, her problem çözülür
Aksi halde devlet parçalanır, millet üzülür.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017