Kadınların erkeklerden daha fazla yaşadıkları istatistiksel bir gerçektir. Uzmanlar yaptıkları araştırmalara göre bu sırrın kaynağını stresle olan bağlantıyla örtüştürüyorlar. Çalışmaya başlamak ve sürdürebilmek için bir miktar stresin gerekli olduğuna değinen Psikiyatrist Dr. Bahadır Bakım, "Ancak bunun belli bir düzeyi aşması kişinin dikkat, konsantrasyon ve çalışma isteğini azaltır. Öte yandan, bireyin çevresinde destek verebilecek kişilerin olması, kişinin sosyoekonomik durumunun iyi olması, belirli bir işinin olması, iyi giden bir evliliğe sahip olması, iyi bir eğitim düzeyi gibi ayrıntılar da stresle baş etmesinde önemli noktalardır" şeklinde konuşarak, stresle baş etmenin yöntemlerini özetledi.
Olaylara olumlu yönden bakın
Dr. Bakım, olumsuz düşüncelerin kişinin psikolojisini de olumsuz etkileyeceğini anlatarak, "Hiçbir şeyle baş edemeyeceği, kendini kimsenin sevmediği, çevrenin çok kötü olduğu ve gelecekte de hiçbir şeyin düzelmeyeceği şeklindeki olumsuz düşünce tarzı yerine bir aksiliği büyütmeyip, çabalarsa başarabileceğini düşünmek, olumsuz bir olayın akabinde hep olumsuz olaylarla karşılaşmayacağı, dünyanın en bedbaht insanı olmayıp, etrafında kendisi gibi sıkıntı çekebilen insanların olduğunu, çevresinin kendine yardım edebilecek dostlardan oluştuğunu düşünmek gibi olumlu düşünce tarzı da stresle başa çıkmak için önemli bir adımdır" dedi.
21'den sonra kapasite düşüyor
Yaş ve cinsiyetin de stresle baş etmede önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Dr. Bahadır Bakım, "Bireyin yaşı da stresle baş etmede önemlidir. Yapılan çalışmalara göre 21 yaş sonrası her bir yaş artışında kişinin çalışma kapasitesinin % 1 oranında azalma gösterdiği saptanmıştır. İlerleyen yaş ile birlikte çalışma kapasitesi ile birlikte, strese tolerans da azalmaktadır. Bunda bireyin değişen daha önceki yaşlarda var olmayan hastalıkların gözlenmesi de etkili olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Olaylara mizahi yaklaşın
Psikiyatrist Dr. Bakım, kişinin mizahi bir bakış açısına sahip olmasının da stresle baş etmek için önemli bir ayrıntı olduğuna değinerek, "Olaylara ve ortama mizahi bir bakış açısıyla yaklaşan insanlar stresle başa çıkma noktasında daha güçlüdür. Bireyin özellikle kendisiyle de dalga geçip kendine gülebilmesi stresi azaltabilir. Gülme ile birlikte beyinden endorfin gibi bazı hormonlar salgılanarak vücutta bir iyilik hissi oluşturabilmektedir. Bunun dışında zaman zaman kas gevşetme ve solunum egzersizleri, otohipnoz strese karşı etkili olabilmektedir. Düzenli bir şekilde egzersiz yapmak da bir yandan istenen bir vücut yapısı oluştururken, bir yandan da kalp atım sayısı ve kan basıncını azaltarak stres esnasında kalp-damar sisteminin aşırı çalışmasına engel olabilir" şeklinde konuştu.
Olaylara olumlu yönden bakın
Dr. Bakım, olumsuz düşüncelerin kişinin psikolojisini de olumsuz etkileyeceğini anlatarak, "Hiçbir şeyle baş edemeyeceği, kendini kimsenin sevmediği, çevrenin çok kötü olduğu ve gelecekte de hiçbir şeyin düzelmeyeceği şeklindeki olumsuz düşünce tarzı yerine bir aksiliği büyütmeyip, çabalarsa başarabileceğini düşünmek, olumsuz bir olayın akabinde hep olumsuz olaylarla karşılaşmayacağı, dünyanın en bedbaht insanı olmayıp, etrafında kendisi gibi sıkıntı çekebilen insanların olduğunu, çevresinin kendine yardım edebilecek dostlardan oluştuğunu düşünmek gibi olumlu düşünce tarzı da stresle başa çıkmak için önemli bir adımdır" dedi.
21'den sonra kapasite düşüyor
Yaş ve cinsiyetin de stresle baş etmede önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Dr. Bahadır Bakım, "Bireyin yaşı da stresle baş etmede önemlidir. Yapılan çalışmalara göre 21 yaş sonrası her bir yaş artışında kişinin çalışma kapasitesinin % 1 oranında azalma gösterdiği saptanmıştır. İlerleyen yaş ile birlikte çalışma kapasitesi ile birlikte, strese tolerans da azalmaktadır. Bunda bireyin değişen daha önceki yaşlarda var olmayan hastalıkların gözlenmesi de etkili olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Olaylara mizahi yaklaşın
Psikiyatrist Dr. Bakım, kişinin mizahi bir bakış açısına sahip olmasının da stresle baş etmek için önemli bir ayrıntı olduğuna değinerek, "Olaylara ve ortama mizahi bir bakış açısıyla yaklaşan insanlar stresle başa çıkma noktasında daha güçlüdür. Bireyin özellikle kendisiyle de dalga geçip kendine gülebilmesi stresi azaltabilir. Gülme ile birlikte beyinden endorfin gibi bazı hormonlar salgılanarak vücutta bir iyilik hissi oluşturabilmektedir. Bunun dışında zaman zaman kas gevşetme ve solunum egzersizleri, otohipnoz strese karşı etkili olabilmektedir. Düzenli bir şekilde egzersiz yapmak da bir yandan istenen bir vücut yapısı oluştururken, bir yandan da kalp atım sayısı ve kan basıncını azaltarak stres esnasında kalp-damar sisteminin aşırı çalışmasına engel olabilir" şeklinde konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.