Kah kon, kah in, yani Kahkonan

IMF heyeti geldi.

Niye mi?

Gözden geçirmek için.

Aslında elden geçirmek için diye de söyleseler bu da net değil.

Bir geçirme olayı var ama, açık değil.

Hem bu onuncusu.

Aklıma bir fıkra geldi ama, gözü çıksın bazı şeylerin.

Düşünebiliyor musunuz;

bir şey ki, dokuz sefer yapılıyor, yetmiyor, bir onuncusu yapılıyor.

Onuncusu değil sonuncusu.

Bundan sonra sırada 11. si var.

Bu bir alışkanlık haline geldi.

Dünya Pavlov'un köpeklerini misal veredursun, bu hal bana komşu köylüm Memekul Amca'nın katırına daha çok benziyor.

Her şeyi demek olan katırını satmaya karar verir Memekul Amca.

Bu tip tırnaklılarda aslolan dişlerinin sağlığıdır.

Dişleri sağlamsa, yaşı da normaldir.

Sakatsa, eksikse sağlığında bir sorun var katırın.

Katırın, atın, eşeğin.

Aman ha, eşek alacaksanız dikkat edin.

Piyasada sağlığı bozuk yığınla eşek var.

Her gelen çaaarrrt diye açıyor ağzını katırın.

Binbir zorlukla bakıyor dişlerine.

İyi günler deyip gidiyor.

Bir böyle iki böyle alan yok hayvanı.

Memekul amcanın nakil vasıtasını yani.

Modeli eski.

Eski modeller şimdi revaçta.

Sonunda kimse beğenmemiş Memekul amcanın katırını.

Elde kalmış.

Eşi Zehra teyze ne zaman yanına yaklaşıp önüne ot koyacak olsa.

Bir metre mesafeden hayvanın ağzı mağara kapısı.

Gelen giden, ağzını bunca açıp kapatan, hayvanın programını bozdu.

Bunca geliş gidiş, olacak olan bu.

Adamlar on sefer oldu gidip geliyorlar.

Alışkanlık yaptı.

Şimdi başka bir hastalık daha var.

İllet.

Zillet.

Ve kıllet.

Bir ara Cottarelli namında biri gidip geldi.

Her şey bir tarafa adamın adı bir tuhaf.

Kotar ve el.

Kotaran elin sonu da belli.

O gitti, yerine şimdi Kahkonen geldi.

Okunuşu farklı bunun.

Yani adama kah konan kah konmayan.

Kah Merkez Bankası'na konuyor.

Kah Hazineye konuyor.

Kah Meclis'e, kah Reel sektöre konuyor.

Adam ne yapsın, adı öyle.

Siz konacak yer gösterin o da konsun.

Konsun uçsun, konsun uçsun.

Bunu hep yapsın.

Şimdi gelelim Kahkonen'in sebeb-i ziyaretine.

Teftişe gelmiş adam.

Biz yokken ne yiyor bu millet?

Nasıl geçiniyor?

Biz varken tamam da, ya biz yokken ne işle uğraşıyor bu adamlar?

Bütün bunları ve tabi ki, hükümetin istikrarının, koalisyonun adabını,

Başbakan'ın sağlığını, Derviş'in virdini düzenli çekip çekmediğini teftişe geliyor.

Teftiş biraz kabaca olduğu için, içinde rencide edici, aşağılayıcı temalar olduğu için teftiş yerine gözden geçirme tabiri daha hafifletilmiş olduğu için bu tabir kullanılıyor.

Göz ve geçirme kelimelerinden türetilmiş olan bu zorlama kelimenin anlamı şu, bir büyüğümüz bize bir ödev verdi, bu ödevi yapıp yapmadığımızı kontrol için bizi gözden geçiriyor.

Şu ana kadar vaadettiği bütün kredileri bir bir muntazaman yerine getiren IMF'den ek finansman talebinde bulunuyoruz.

Aslında demek istenen şu; şimdiye kadar uydurduğunuz yalanları millete anlattık, artık yutmuyorlar ne olursunuz bize ek malzeme verin.

Bir şey yapmanıza gerek yok.

Söyleyin yeter.

Bu millet herkesi kendisi gibi biliyor.

Kendisi gibi, dürüst, samimi.

Yalancı olmadığı içindir ki, bu millet başkasının da yalan söylemeyeceğini sanıyor.

Bundan dolayı ne deseniz inanıyor.

Önce iki haftada, sonra iki ayda bu ekonomiyi düzlüğe çıkaracağını söyleyen Derviş'e de bunun için inandı.

Aradan yedi ay geçti ortada ne düzelen ekonomi var, ne de düzelmesi beklenen...