Türkiye'nin stratejik belirleyici rolü
Türkiye kendi bölgesindeki ağırlığın özellikle bazı tehlikeli gelişmelerde ağırlığını koyması gerekir.
Türkiye'nin 40-45.000 kişi şehit vermesine ve halen de kısmen devam etmesine sebep olan terör belasının Irak'ta yasallaştırarak siyasileşmesine seyirci kalmamalıdır. Türkiye'nin kuruluşundan beri uzak ve yakın komşuları ile ilgili devamlı ve değişik şiddette sorunları olmuştur. Ancak şu son zamanlarda komşularımızla kısmi anlaşma ve huzur temin edebilmiş durumdayız.
Türkiye adeta AB aşkıyla yanıp tutuştuğu bir zamanda Irak hadiseleri akıp gitmektedir.
Irak'ta haksız bir işgal vardır ve şu anda orada çok "ilginç-çarpık ve kirli" seçimlerin yapılması söz konusu olmaktadır. Zorbalıklar, kan, gözyaşı, barut, saldırı, ıstırap ve korku dolu bir ortamda zorlamalı seçimlerin yapılması söz konusu olmaktadır.
Türkiye'nin bütün uyarılarına rağmen Kürtlerin siyasi menfaatine dönük çeşitli entrikalar yapılmaktadır. Türkiye'nin ağırlığı bu durumu, en azından şimdilik, değiştirmeye yeterli olmamaktadır.
Bağımsızlık sevdasına tutulan bazı Kürt politikacılar akıl almaz davranış ve zorlamalarla o bölgeyi adeta patlamaya hazır barut fıçısı haline getirmişlerdir.
Kerkük'ü ne pahasına olursa olsun almak ve seçimleri kendi lehlerine çevirmek istemektedirler. ABD de onların arkasında durarak onlardan medet ummaktadır. Oysa ki bu meşru olmayan davranışlarla seçimlerin de meşru olması mümkün değildir.
O bölgede özellikle Musul ve Kerkük'te yapılan son sayımlarda % 90 yakın Türkmen şehri olan bu toprakları bazı Kürt politikacıların oyunları ile Kürtlere teslim etmek istemektedirler. Seçilerden önce verilen son haberlere göre şu anda o bölgeye yaklaşık olara 350.000'den fazla Kürt yerleştirilmiş bulunmaktadır.
Kuzeyden getirilen bu kitle herhalde kuzeyde de oya verebilecektir. Bütün bu oyunlara sessiz kalan ABD ve BM'nin artık demokrasiden ve insan haklarından bahsetmesi kesinlikle beklenemez. Ama onun da ötesine şimdiden gelecekte olacak olan tüm hadiselerden onların sorumlu olacakları alenen ve kesin görülmektedir.
Tüm bunlara rağmen Türkiye'nin de bu durumda haksızlıklara direnmesi ve bigane kalmaması lazım.
Aksi takdirde Irak'taki dramatik olaylar sadece bütünün bir parçasıdır. Ondan sonra Türkiye'ye karşı oynanacak oyunların ilk habercisidir.
İyisi mi tehlikeyi daha şimdiden gereken gayreti göstermek lazım. Çünkü daha sonraları geç kalınmış olabilir.
Türkiye kendi bölgesindeki ağırlığın özellikle bazı tehlikeli gelişmelerde ağırlığını koyması gerekir.
Türkiye'nin 40-45.000 kişi şehit vermesine ve halen de kısmen devam etmesine sebep olan terör belasının Irak'ta yasallaştırarak siyasileşmesine seyirci kalmamalıdır. Türkiye'nin kuruluşundan beri uzak ve yakın komşuları ile ilgili devamlı ve değişik şiddette sorunları olmuştur. Ancak şu son zamanlarda komşularımızla kısmi anlaşma ve huzur temin edebilmiş durumdayız.
Türkiye adeta AB aşkıyla yanıp tutuştuğu bir zamanda Irak hadiseleri akıp gitmektedir.
Irak'ta haksız bir işgal vardır ve şu anda orada çok "ilginç-çarpık ve kirli" seçimlerin yapılması söz konusu olmaktadır. Zorbalıklar, kan, gözyaşı, barut, saldırı, ıstırap ve korku dolu bir ortamda zorlamalı seçimlerin yapılması söz konusu olmaktadır.
Türkiye'nin bütün uyarılarına rağmen Kürtlerin siyasi menfaatine dönük çeşitli entrikalar yapılmaktadır. Türkiye'nin ağırlığı bu durumu, en azından şimdilik, değiştirmeye yeterli olmamaktadır.
Bağımsızlık sevdasına tutulan bazı Kürt politikacılar akıl almaz davranış ve zorlamalarla o bölgeyi adeta patlamaya hazır barut fıçısı haline getirmişlerdir.
Kerkük'ü ne pahasına olursa olsun almak ve seçimleri kendi lehlerine çevirmek istemektedirler. ABD de onların arkasında durarak onlardan medet ummaktadır. Oysa ki bu meşru olmayan davranışlarla seçimlerin de meşru olması mümkün değildir.
O bölgede özellikle Musul ve Kerkük'te yapılan son sayımlarda % 90 yakın Türkmen şehri olan bu toprakları bazı Kürt politikacıların oyunları ile Kürtlere teslim etmek istemektedirler. Seçilerden önce verilen son haberlere göre şu anda o bölgeye yaklaşık olara 350.000'den fazla Kürt yerleştirilmiş bulunmaktadır.
Kuzeyden getirilen bu kitle herhalde kuzeyde de oya verebilecektir. Bütün bu oyunlara sessiz kalan ABD ve BM'nin artık demokrasiden ve insan haklarından bahsetmesi kesinlikle beklenemez. Ama onun da ötesine şimdiden gelecekte olacak olan tüm hadiselerden onların sorumlu olacakları alenen ve kesin görülmektedir.
Tüm bunlara rağmen Türkiye'nin de bu durumda haksızlıklara direnmesi ve bigane kalmaması lazım.
Aksi takdirde Irak'taki dramatik olaylar sadece bütünün bir parçasıdır. Ondan sonra Türkiye'ye karşı oynanacak oyunların ilk habercisidir.
İyisi mi tehlikeyi daha şimdiden gereken gayreti göstermek lazım. Çünkü daha sonraları geç kalınmış olabilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006