‘Katran karası cübbeleri vardır’
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ölen bir kâfirin haliyle ilgili olarak buyurdu ki: "Kâfir dünyadan kopup ahirete yönelince, sert, şiddetli melekler başına iner. Giydikleri elbise ateştendir. Katran karası cübbeleri vardır. Onu böylece korkuturlar"
20.12.2023 09:04:00 / Güncelleme: 20.12.2023 09:06:22
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Bera b. Azib tarafından rivayet edilen hadis-i şerifte ölen bir mü'minin yaşayacaklarını anlatan Resûlullah (s.a.v.), kâfirin halini de şöyle anlatır:
"Kâfir dünyadan kopup ahirete yönelince, sert, şiddetli melekler başına iner. Giydikleri elbise ateştendir. Katran karası cübbeleri vardır. Onu böylece korkuturlar.
Öldükten sonra, semadaki meleklerin hepsi ona lanet okur. Sema kapıları kapanır. Onlardan hiçbir kapı yoktur ki, ruhunun kendisinden geçmesini istesin. Hiçbir yer kabul etmek istemez. Neticede, ruhu çıkıp gidince bir yana bırakılır.
Durum Cenab-ı Hakk'a şöyle arz edilir: 'Ya Rabbi, falan kulunu ne yer kabul etmek istiyor, ne de gök...'
Şu hitap gelir: 'Onu toprağa koyunuz. Biz sizi topraktan yarattık.' (Taha, 55).
Durum Cenab-ı Hakk'a arz edildikten sonra, sorgu suali yapmak üzere gelen meleklerin gelişinden ayak seslerini duyar.
Sorarlar: 'Rabbin kim, hangi dindensin, Peygamberin kim?'
Cevabı şu olur: 'Bilemiyorum.' 'Şimdi öğrenirsin!' denir.
Bundan sonra ona kötü yüzlü ve pis kokulu biri gelir; giydiği de çok fenadır. Şöyle der: 'Allah'ın dargınlığını haber veriyorum. Devamlı ve sızlatıcı azabını bildiriyorum.'
O kâfir şöyle der: 'Allah bu haberi seninle gönderdi. Sen kimsin?'
Şu cevabı alır: 'Ben senin kötü amelinim. Senin için bildiğim; masiyet işine koşman, ibadet-taat işine de tembel davranmandır. İşin böyle olunca, Allah, sana bu cezayı verdi.'
Bundan sonra başına, sağır, dilsiz, kör koca bir zebani dikilir. Elinde demir bir balyoz vardır. İnsan ve cin tayfası bir araya gelse o balyozu yerinden oynatamaz. Koca bir dağa vurulacak olsa, derhal kül eder. O, kâfire bir defa vurur, ezer. Cesedi tekrar yerine gelir. İki gözünün arasına bir daha indirir. Bu vuruşun sesini, insan ve cin tayfası hariç, kürre-i arzda olanların hemen hepsi işitir.
Sonra şu emir verilir: 'Ona ateşten iki tabaka yatak serin. Cehennemden bir pencere açın.'
Haliyle ateşten iki tabaka yatak serilir ve Cehennemden bir pencere açılır."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Bera b. Azib tarafından rivayet edilen hadis-i şerifte ölen bir mü'minin yaşayacaklarını anlatan Resûlullah (s.a.v.), kâfirin halini de şöyle anlatır:
"Kâfir dünyadan kopup ahirete yönelince, sert, şiddetli melekler başına iner. Giydikleri elbise ateştendir. Katran karası cübbeleri vardır. Onu böylece korkuturlar.
Öldükten sonra, semadaki meleklerin hepsi ona lanet okur. Sema kapıları kapanır. Onlardan hiçbir kapı yoktur ki, ruhunun kendisinden geçmesini istesin. Hiçbir yer kabul etmek istemez. Neticede, ruhu çıkıp gidince bir yana bırakılır.
Durum Cenab-ı Hakk'a şöyle arz edilir: 'Ya Rabbi, falan kulunu ne yer kabul etmek istiyor, ne de gök...'
Şu hitap gelir: 'Onu toprağa koyunuz. Biz sizi topraktan yarattık.' (Taha, 55).
Durum Cenab-ı Hakk'a arz edildikten sonra, sorgu suali yapmak üzere gelen meleklerin gelişinden ayak seslerini duyar.
Sorarlar: 'Rabbin kim, hangi dindensin, Peygamberin kim?'
Cevabı şu olur: 'Bilemiyorum.' 'Şimdi öğrenirsin!' denir.
Bundan sonra ona kötü yüzlü ve pis kokulu biri gelir; giydiği de çok fenadır. Şöyle der: 'Allah'ın dargınlığını haber veriyorum. Devamlı ve sızlatıcı azabını bildiriyorum.'
O kâfir şöyle der: 'Allah bu haberi seninle gönderdi. Sen kimsin?'
Şu cevabı alır: 'Ben senin kötü amelinim. Senin için bildiğim; masiyet işine koşman, ibadet-taat işine de tembel davranmandır. İşin böyle olunca, Allah, sana bu cezayı verdi.'
Bundan sonra başına, sağır, dilsiz, kör koca bir zebani dikilir. Elinde demir bir balyoz vardır. İnsan ve cin tayfası bir araya gelse o balyozu yerinden oynatamaz. Koca bir dağa vurulacak olsa, derhal kül eder. O, kâfire bir defa vurur, ezer. Cesedi tekrar yerine gelir. İki gözünün arasına bir daha indirir. Bu vuruşun sesini, insan ve cin tayfası hariç, kürre-i arzda olanların hemen hepsi işitir.
Sonra şu emir verilir: 'Ona ateşten iki tabaka yatak serin. Cehennemden bir pencere açın.'
Haliyle ateşten iki tabaka yatak serilir ve Cehennemden bir pencere açılır."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)