Keşmir sorunu nedir?
Keşmir sorunu sadece bir toprak meselesi değil, aynı zamanda ulusal kimliklerin, dini kimliklerin ve jeopolitik dengelerin çatıştığı bir alan haline gelmiştir. Gerçek bir çözüm için sadece siyasi irade değil, aynı zamanda halkların taleplerine kulak verilmesi, insan haklarına saygı gösterilmesi ve uluslararası toplumun daha etkin bir rol oynaması gerekmektedir.
08.05.2025 21:02:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Keşmir sorunu, Güney Asya'nın kalbinde yer alan ve Hindistan ile Pakistan arasında uzun yıllardır çözülemeyen, zaman zaman sıcak çatışmalara yol açan bir bölgesel anlaşmazlıktır. Bu sorun yalnızca iki ülke arasındaki bir sınır meselesi olmaktan öte, dini, etnik, jeopolitik ve uluslararası hukuk boyutlarıyla oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir.
Tarihsel Arka Plan
Keşmir meselesinin kökeni, 1947 yılında Britanya Hindistanı'nın iki ayrı devlete —Hindistan ve Pakistan— bölünmesiyle başlar. Bu dönemde, Keşmir Prensliği bağımsız bir karar verme hakkına sahipti. Müslüman nüfusun çoğunlukta olmasına rağmen, Hindu olan Keşmir Maharacası Hari Singh, bölgenin Hindistan'a katılmasına karar verdi. Bu durum, yeni kurulan Pakistan tarafından kabul edilmedi ve 1947-1948 yıllarında ilk Hindistan-Pakistan savaşı patlak verdi. Savaş sonunda Birleşmiş Milletler araya girdi ve bir ateşkes sağlandı. Bu ateşkes hattı, günümüzde "Kontrol Hattı" (Line of Control - LoC) olarak bilinen fiili sınırı oluşturdu.
Bölgenin Stratejik Önemi
Keşmir sadece etnik veya dini bir mesele değildir; aynı zamanda ciddi bir stratejik öneme sahiptir. Bölgede bulunan su kaynakları, özellikle Hindus Nehri ve kolları, hem Hindistan hem de Pakistan için hayati öneme sahiptir. Ayrıca Çin'in de kuzeydeki Aksai Chin bölgesi üzerindeki iddiaları nedeniyle mesele üçlü bir boyut kazanmıştır.
Güncel Durum
Keşmir sorunu 21. yüzyılda da çözüme kavuşmamıştır. Hindistan'ın 2019 yılında Cammu ve Keşmir eyaletinin özel statüsünü kaldırması (Anayasa'nın 370. maddesinin iptali), bölgede tansiyonu yeniden yükseltmiştir. Pakistan bu karara sert tepki göstermiş, diplomatik ilişkiler gerilmiş ve sınır hattında çatışmalar yeniden yoğunlaşmıştır.
Bölgede sık sık yaşanan insan hakları ihlalleri, sokağa çıkma yasakları, haberleşme kısıtlamaları ve orantısız askeri müdahaleler, uluslararası kamuoyunda endişe yaratmaktadır. Ancak BM ve diğer büyük güçlerin bu konuda doğrudan müdahalede bulunmamaları, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır.
Uluslararası Perspektif
Keşmir sorunu, Hindistan ve Pakistan gibi nükleer silah sahibi iki ülke arasında zaman zaman savaş tehdidine dönüşmesi bakımından küresel bir güvenlik sorunu olarak da görülmektedir. ABD, Çin ve Rusya gibi büyük güçler genellikle taraflara itidal çağrısında bulunmakla yetinmekte, ancak somut arabuluculuk girişimleri nadiren gündeme gelmektedir. BM kararları ise bağlayıcı olmaktan uzak kalmış, yıllar içinde etkisini yitirmiştir.
Tarihsel Arka Plan
Keşmir meselesinin kökeni, 1947 yılında Britanya Hindistanı'nın iki ayrı devlete —Hindistan ve Pakistan— bölünmesiyle başlar. Bu dönemde, Keşmir Prensliği bağımsız bir karar verme hakkına sahipti. Müslüman nüfusun çoğunlukta olmasına rağmen, Hindu olan Keşmir Maharacası Hari Singh, bölgenin Hindistan'a katılmasına karar verdi. Bu durum, yeni kurulan Pakistan tarafından kabul edilmedi ve 1947-1948 yıllarında ilk Hindistan-Pakistan savaşı patlak verdi. Savaş sonunda Birleşmiş Milletler araya girdi ve bir ateşkes sağlandı. Bu ateşkes hattı, günümüzde "Kontrol Hattı" (Line of Control - LoC) olarak bilinen fiili sınırı oluşturdu.
Bölgenin Stratejik Önemi
Keşmir sadece etnik veya dini bir mesele değildir; aynı zamanda ciddi bir stratejik öneme sahiptir. Bölgede bulunan su kaynakları, özellikle Hindus Nehri ve kolları, hem Hindistan hem de Pakistan için hayati öneme sahiptir. Ayrıca Çin'in de kuzeydeki Aksai Chin bölgesi üzerindeki iddiaları nedeniyle mesele üçlü bir boyut kazanmıştır.
Güncel Durum
Keşmir sorunu 21. yüzyılda da çözüme kavuşmamıştır. Hindistan'ın 2019 yılında Cammu ve Keşmir eyaletinin özel statüsünü kaldırması (Anayasa'nın 370. maddesinin iptali), bölgede tansiyonu yeniden yükseltmiştir. Pakistan bu karara sert tepki göstermiş, diplomatik ilişkiler gerilmiş ve sınır hattında çatışmalar yeniden yoğunlaşmıştır.
Bölgede sık sık yaşanan insan hakları ihlalleri, sokağa çıkma yasakları, haberleşme kısıtlamaları ve orantısız askeri müdahaleler, uluslararası kamuoyunda endişe yaratmaktadır. Ancak BM ve diğer büyük güçlerin bu konuda doğrudan müdahalede bulunmamaları, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır.
Uluslararası Perspektif
Keşmir sorunu, Hindistan ve Pakistan gibi nükleer silah sahibi iki ülke arasında zaman zaman savaş tehdidine dönüşmesi bakımından küresel bir güvenlik sorunu olarak da görülmektedir. ABD, Çin ve Rusya gibi büyük güçler genellikle taraflara itidal çağrısında bulunmakla yetinmekte, ancak somut arabuluculuk girişimleri nadiren gündeme gelmektedir. BM kararları ise bağlayıcı olmaktan uzak kalmış, yıllar içinde etkisini yitirmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.