Prof. Dr. Haydar Baş, bir devlet ve siyaset adamıydı.
İyi bir iş insanı ve güçlü bir sanayiciydi.
İyi bir akademisyen ve çok iyi bir öğretmendi.
Akademisyen arkadaşlar daha iyi bilirler, birden fazla disiplinde akademik eser vermek çok zor belki de imkansız gibidir.
Psikoloji, sosyoloji, strateji, teoloji, tarih, yakın tarih ve ekonomi olmak üzere en az yedi farklı disiplinde eser vermiş bir insandı.
Eğitiminin ve öğretiminin zamanı ve mekanı yoktu.
İnsanın var olduğu her yer onun sınıfı gibiydi.
İyi bir gözlemci çok iyi bir araştırmacıydı.
40'ı aşkın eser vermiş iyi bir yazar, aynı zamanda iyi bir gazeteciydi.
Başarılarının kaynağını idrak edemeyenler, onu hakkıyla tanıyamayanlar, onu kendi nakıs anlayışlarına mahkum etmeye çalıştılar ve çalışmaya devam ediyorlar.
Atılan iftiralara asla boyun eğmedi ve verdiği hukuki mücadelelerinin hepsini kazandı.
Başkalarının kendisini yönlendirmesine, sıfatlandırmasına, tanımlamasına asla müsaade etmezdi.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın tüm bu sıfatlarına rağmen, birileri ısrarla O'nu görmek istedikleri sıfatla yaftalamak istemiştir. Prof. Dr. Haydar Baş, bu tür insanların ağızının payını layıkıyla vermiştir.
Hatırlarsanız Erbakan başbakan olduğunda, kanaat önderlerine başbakanlıkta yemek vermişti. Prof. Dr. Haydar Baş, Erbakan'ın davetine katılmamıştı. Gerekçesini de bir mektup yazarak muhatabına ulaştırmıştı. Yazdığı mektupla Erbakan'a hayati bir ders vermişti.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Bir çok sıfatım olmasına rağmen yemek davetine, illegal bir sıfatla çağrılmış olmam, bu davetin samimi olmadığını ve kirli bir senaryonun fragmanını izletmek için düzenlendiğini düşündürüyor" diyerek reddetmişti.
O, aynı gerekçeyle Hürriyet'e dava açmış ve kazanmıştı.
Hürriyet'in mahkum edildiği aynı mevzu, Bakü'de mahkeme hakimi tarafından bana sorulmuştu.
Cevaben, "Türk mahkemesinin verdiği kararı tartışmaya mı açıyorsunuz?" diyerek, fezlekeye koyulan bu ifadenin kaldırılmasını istemiştim.
Şimdi bakıyorum birileri aynı şeyi yapmaya soyunmuşlar.
Bazıları konuştukları ve yazdıklarıyla, Prof. Dr. Haydar Baş'ın stratejisine suikast düzenliyorlar. Bunu bilmeden yapıyorlarsa saf salak olmalılar, bilinçli yapıyorlarsa başka kapıdan besleniyorlar demektir.
Konuşanlar ve yazanlar şunu iyi bilsinler ki, sizin konuştuklarınız ve yazdıklarınız sizin anladığınız kadardır.
İyi bir iş insanı ve güçlü bir sanayiciydi.
İyi bir akademisyen ve çok iyi bir öğretmendi.
Akademisyen arkadaşlar daha iyi bilirler, birden fazla disiplinde akademik eser vermek çok zor belki de imkansız gibidir.
Psikoloji, sosyoloji, strateji, teoloji, tarih, yakın tarih ve ekonomi olmak üzere en az yedi farklı disiplinde eser vermiş bir insandı.
Eğitiminin ve öğretiminin zamanı ve mekanı yoktu.
İnsanın var olduğu her yer onun sınıfı gibiydi.
İyi bir gözlemci çok iyi bir araştırmacıydı.
40'ı aşkın eser vermiş iyi bir yazar, aynı zamanda iyi bir gazeteciydi.
Başarılarının kaynağını idrak edemeyenler, onu hakkıyla tanıyamayanlar, onu kendi nakıs anlayışlarına mahkum etmeye çalıştılar ve çalışmaya devam ediyorlar.
Atılan iftiralara asla boyun eğmedi ve verdiği hukuki mücadelelerinin hepsini kazandı.
Başkalarının kendisini yönlendirmesine, sıfatlandırmasına, tanımlamasına asla müsaade etmezdi.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın tüm bu sıfatlarına rağmen, birileri ısrarla O'nu görmek istedikleri sıfatla yaftalamak istemiştir. Prof. Dr. Haydar Baş, bu tür insanların ağızının payını layıkıyla vermiştir.
Hatırlarsanız Erbakan başbakan olduğunda, kanaat önderlerine başbakanlıkta yemek vermişti. Prof. Dr. Haydar Baş, Erbakan'ın davetine katılmamıştı. Gerekçesini de bir mektup yazarak muhatabına ulaştırmıştı. Yazdığı mektupla Erbakan'a hayati bir ders vermişti.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Bir çok sıfatım olmasına rağmen yemek davetine, illegal bir sıfatla çağrılmış olmam, bu davetin samimi olmadığını ve kirli bir senaryonun fragmanını izletmek için düzenlendiğini düşündürüyor" diyerek reddetmişti.
O, aynı gerekçeyle Hürriyet'e dava açmış ve kazanmıştı.
Hürriyet'in mahkum edildiği aynı mevzu, Bakü'de mahkeme hakimi tarafından bana sorulmuştu.
Cevaben, "Türk mahkemesinin verdiği kararı tartışmaya mı açıyorsunuz?" diyerek, fezlekeye koyulan bu ifadenin kaldırılmasını istemiştim.
Şimdi bakıyorum birileri aynı şeyi yapmaya soyunmuşlar.
Bazıları konuştukları ve yazdıklarıyla, Prof. Dr. Haydar Baş'ın stratejisine suikast düzenliyorlar. Bunu bilmeden yapıyorlarsa saf salak olmalılar, bilinçli yapıyorlarsa başka kapıdan besleniyorlar demektir.
Konuşanlar ve yazanlar şunu iyi bilsinler ki, sizin konuştuklarınız ve yazdıklarınız sizin anladığınız kadardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- Başka kapıdan besleniyorlar / 24.08.2025
- Değerli kardeşim… / 11.08.2025
- Komisyondakiler Türk milletine kulak vermeli / 10.08.2025
- Kim adına, ne karşılığında böyle bir yazı yazdınız? / 07.08.2025
- Kürt halkı azınlık değildir / 18.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı anlamak, devlete sahip çıkmaktır / 16.07.2025
- Beğenmiyorsanız gidersiniz / 13.07.2025
- Meramını anlatamayacaksan çizmeyeceksin / 05.07.2025
- Siyonizm’in tanrısı yalancıymış / 25.06.2025
- İç cephemizi güçlendirmeliyiz / 24.06.2025
- Değerli kardeşim… / 11.08.2025
- Komisyondakiler Türk milletine kulak vermeli / 10.08.2025
- Kim adına, ne karşılığında böyle bir yazı yazdınız? / 07.08.2025
- Kürt halkı azınlık değildir / 18.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı anlamak, devlete sahip çıkmaktır / 16.07.2025
- Beğenmiyorsanız gidersiniz / 13.07.2025
- Meramını anlatamayacaksan çizmeyeceksin / 05.07.2025
- Siyonizm’in tanrısı yalancıymış / 25.06.2025
- İç cephemizi güçlendirmeliyiz / 24.06.2025