Miçotakis'in ziyareti 5 saat bile sürmedi
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Ankara'dan ayrıldı. Yunanistan Başbakanı'nın Ankara ziyareti sadece 4 saat 52 dakika sürdü!
13.05.2024 21:30:00 / Güncelleme: 13.05.2024 21:34:58
AHMET TURAN YİĞİT
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Ankara'dan ayrıldı. Miçotakis günübirlik ziyaretin ardından Türkiye'den ayrılırken, Yunanistan Başbakanı'nı taşıyan uçak, saat 20.00'de Ankara'dan hareket etti. Miçotakis ve beraberindeki heyeti Ankara'ya getiren uçak, saat 15.08'de Esenboğa Havalimanı'na inmişti. Yunanistan Başbakanı'nın Ankara ziyareti 4 saat 52 dakika sürdü! Miçotakis, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ortak basın toplantısında "Yunanistan, var olan zorluklara rağmen Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne ortaklık sürecine destek vermeye devam etmektedir" dedi. Konuk Başbakan, Ankara'da yemek bile yemedi.
Türk demedi
Azınlıkların iki ülke arasında "beşeri bir dostluk köprüsü" rolünü üstlenebileceklerini söyleyen Miçotakis, azınlıkların iki ülkenin renkliliğine katkıda bulunduğunu, Trakya'da Hıristiyan ve Müslüman nüfusun ahenk içinde bir arada yaşadıklarını dile getirdi. Miçotakis, Lozan Anlaşması çerçevesinde azınlıkların dini bir azınlık olduğunu iddia ederek, Yunanistan'da "eşit vatandaşlık ilkesi" ışığında Müslüman vatandaşlara iyi davranıldığını savundu. Müslüman azınlığın Yunanistan'ın sosyal ve kültürel hayatına katkısının çok büyük olduğuna işaret eden Miçotakis, "Ne yazık ki Türkiye'deki Hıristiyan azınlığın sayısı ufalmıştır ancak burada da tabii ki dini özgürlük ve Hıristiyan eserlerinin UNESCO anlaşmalarında ve şartlarında öngörüldüğü gibi koruma altına alınması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü açıklıkla ve samimiyetle dile getirdiğim gibi Sayın Cumhurbaşkanı, Kariye Camii'nin tekrar bir ibadet yeri olarak işlev görmesi bizim için üzüntü yaratan bir gelişme oldu. Bu olağanüstü mekanın bütün insanlığın bir eseri olduğuna, bütün insanlığa ait olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı. Miçotakis, Batı Trakya Türklerinden 'Müslüman azınlık' diye bahsetti.
İstanbul'un iki yakasını buluşturan tünel: Avrasya Tüneli
İstanbul, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, iki kıtayı birleştiren stratejik konumuyla dünyanın en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Günümüzde ise bu tarihi dokunun yanı sıra, modern mühendislik projeleriyle de dikkat çekiyor. Bu projelerin en dikkat çekicilerinden biri de şüphesiz Avrasya Tüneli’dir
13.05.2024 20:28:00
Ahmet Haydar Tarhanlı
Avrasya Tüneli, Asya ve Avrupa kıtalarını denizin altından birleştiren, dünyanın ilk iki katlı karayolu tünelidir. İstanbul'un yoğun trafiğine çözüm sunmak amacıyla inşa edilen bu tünel, Kazlıçeşme'den Göztepe'ye 14,6 kilometrelik bir güzergah üzerinde yer alır. Tünel, sadece araç trafiğini hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda zamandan tasarruf sağlar ve çevre kirliliğini azaltır.
Tünelin yapımında kullanılan ileri teknoloji, İstanbul'un zorlu jeolojik koşullarına uygun olarak tasarlanmıştır. Deprem riski göz önünde bulundurularak inşa edilen tünel, güvenlik ve dayanıklılık açısından en yüksek standartlarda olup, İstanbul sakinlerine ve ziyaretçilerine güvenli bir geçiş imkanı sunar.
Avrasya Tüneli, sadece bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda İstanbul'un simgelerinden biri haline gelmiştir. Tünel, şehrin modern yüzünü yansıtan bir yapı olarak, İstanbul'un tarihi ve kültürel mirasını modern mühendislikle harmanlayarak geleceğe taşır.
Bu mühendislik harikası, İstanbul'un dinamik yapısına uyum sağlayarak, şehrin iki yakasını birbirine daha da yakınlaştırmış ve kıtalararası seyahati kolaylaştırmıştır. Avrasya Tüneli, İstanbul'un gelişimine katkıda bulunmanın yanı sıra, dünya mühendislik tarihinde de önemli bir yer edinmiştir.
Devlet destek verecek yerde köstek oluyor
Türkiye'de çiftçilik zor iş, Güneydoğu'da çok daha zor bir iş. Hele hele sulamalı tarım yapıyorsanız hepten zor. Zira elektrik giderleri çok para tutuyor. Devlet çiftçilerin sulamayla karşılaştığı sorunu çözmek yerine garibanların üzerine Dicle Elektrik'in elemanlarını salıyor. Gariban çiftçiler üretimle yüksek elektrik faturaları arasında kalıyor.
13.05.2024 19:00:00 / Güncelleme: 13.05.2024 20:16:18
AHMET TURAN YİĞİT
Dicle Elektrik; Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Batman, Siirt ve Şırnak'ta 2.2 milyon aboneye hizmet veriyor. Bölge kaçak elektrik kullanımının Türkiye'de en yaygın olduğu bölge konumunda. 2013 yılındaki özelleştirme öncesinde kayıp kaçak oranı yüzde 76'lar civarındaydı. Geçen sene itibarıyla yüzde 42'lere indi.
Kaçak elektrik kullanımının büyük bölümü tarımsal sulama faaliyetleri esnasında gerçekleşiyor. Çünkü bölgede hüküm süren kuraklık nedeniyle çiftçi ihtiyaç duyduğu suyu 700 metreye varan sondajlardan temin etmek zorunda kalıyor. Güneydoğu; Türkiye'nin pamuk, buğday, mercimek, nohut deposu... Oysa çiftçinin tarlasına suyu devlet getirmek zorunda. Ne gezer! Aksine çiftçinin kapısına jandarma ya da polis eşliğinde Dicle Elektrik'in (DEDAŞ) bodyguardları gidiyor. Hükümet sorunu çözmek yerine meseleyi özel sektöre havale ediyor.
DEDAŞ'a göre 6 ilin tamamında kayıtlı 140 bin çiftçiden yaklaşık 65 bini sulu tarım yapıyor. Bölgede 9.8 milyon dönüm sulu tarım alanı bulunurken toplam sulamanın yüzde 79'u aşırı elektrik tüketen motopomplarla gerçekleştiriliyor. Örneğin kırmızı mercimeğiyle ünlü Mardin Kızıltepe'de kuyudan motopompla su çekmek dışında başka alternatif yok.
Borç, Ağrı Dağı'nı da aştı
Güneydoğu'da çiftçiler yılda yaklaşık 7 milyar kilovat/saat elektrik tüketiyor. Türkiye'de tüketilen elektriğin yüzde 2.4'üne denk geliyor bu. Bölgede tarlaların yüzde 50'sinde sulu tarım yapılıyor. Bölgedeki çiftçilerin elektrik borcu 30 milyar liraya ulaşmış... Bu sadece ana para, bir de bunun faizi var! Bırakın ürünlerini servetlerini satsalar ödeyemezler. Peki çiftçiler bu şartlarda ne yapsın? İki şık var: ekmeyecek, biçmeyecek, borcunu da ödemeyecek ya da susuz tarım yapacak. Susuz tarım yaparsa pamuk üretimi sıfırlanacak. Türkiye'nin pamuk ithalatı fırlayacak. Zaten çiftçiler zor şartlarda üretim yapıyor.
Bitirin çiftçiyi bakalım, ne yiyeceksiniz?
Şanlıurfa'dan bir ziraat mühendisi, çiftçilerin hep zarara uğradığına işaret ederek, "Çünkü ektikleri pamuk ve tahıl çok ucuza satıldı. Çiftçi zarar ettiğinde borçlarını ödeyemiyor. Dicle Elektrik ayrıca borçlarını ödemeyen çiftçilere elektrik verilmeyeceğini de söylüyor. Şirket elektrik sağlamazsa tarım olmaz. Bugün bölgemizde insanların geçimi tarıma bağlı" ifadeleriyle durumu özetliyor. Güneydoğu'da çiftçi yıllarca fahiş elektrik faturalarının altında eziliyor. Sulama meselesine hükümet el atmadıkça da bu sorun giderek derinleşecek.
Van'da işten çıkarılan işçiler yürüyüş düzenledi
Van'da DEM Partili belediyeler tarafından işten çıkarılan işçiler, yürüyüş yaparak kararı protesto etti.
13.05.2024 14:36:00
İhlas Haber Ajansı
DEM Partili Van Büyükşehir Belediyesi ile İpekyolu Belediyesi, 1 Mayıs İşçi Bayramı'ndan 1 gün sonra çok sayıda işçinin iş akdine son vermişti. İşten çıkarılan işçiler, HAK-İŞ Van Şubesi öncülüğündeki eylemlerini sürdürüyor.
Protestolar kapsamında sendika binası önünde bir araya gelen işçiler; Soydan Kavşağı, ardından Maraş Caddesi'nden devam ederek İpekyolu Belediyesi binasına kadar yürüdü.
Ellerindeki pankartlarla belediye önünde davullu protestolarını sürdüren işçiler, daha sonra basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Hizmet-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Halil Özdemir, Türkiye, 31 Mart Yerel Seçimlerini geride bırakırken, bazı belediyelerde seçimden icraata geçilemediğini belirtti. Seçim sonrası halkın yüksek beklentisinin hayal kırıklığına dönüştüğünü ifade eden Genel Başkan Vekili Özdemir, 'Hizmetin konuşulması gereken bir zamanda, bazı CHP'li ve DEM'li belediyelerin işçilere yaptığı baskılar, tehditler ve kıyımlar konuşuluyor. Bunlardan biri de Van Büyükşehir ile İpekyolu belediyeleridir. Her iki belediyede de 31 Mart seçimlerinde yönetime gelen belediye başkanları, maalesef Van halkını hayal kırıklığına uğratmıştır. Van Büyükşehir ve İpekyolu belediyelerinde 1 Nisan'dan beri emekçiler sendikal baskıya uğruyor, iş akitleri haksız ve hukuksuz bir şekilde feshediliyor. Van Büyükşehir Belediyesi BELVAN A.Ş.'de 225, VASKİ Genel Müdürlüğüne bağlı iştirak şirketi VANSU'da 170, İpekyolu Belediyesinde 280, toplam 700'e yakın arkadaşımız haksız ve hukuksuz bir şekilde ekmeğinden ediliyor' dedi.
Van Büyükşehir Belediyesi ile İpekyolu Belediyesinin Van halkına hizmet etme noktasında mücadele etmesi gerekirken, işçilerle mücadele yolunu seçtiğini dile getiren Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Oysa emek deyince, emekçi deyince, ekmek deyince, hak, hukuk, adalet deyince, barış, özgürlük, kardeşlik deyince, en çok bunların sesi çıkıyordu. Mazbatayı alınca 700'e yakın emekçiyi işinden, aşından, özgürlüğünden ettiler. Şimdi demezler mi size, 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu'. Nerede emekçi söyleminiz' Nerede kaldı adaletiniz' Nerede kaldı özgürlük ve kardeşlik' Demek ki her şey, seçimi kazanana kadarmış. Lütfen, söylemlerinizin arkasında durun. Emekten yanı mısınız, emek düşmanı mısınız' Barışçıl mısınız savaşçı mısınız' Kardeşlikten kastınız nedir' Söyleyin de anlayalım. Oy isterken işçiyi kardeş bil, kazanınca ötekileştir. Böyle politika olmaz ama her atı alan Üsküdar'ı geçemez. Bu adaletsizliğe, bu kıyıma, bu hak gaspına sessiz kalmayacağız.'
Yapılan basın açıklamasının ardından oturma eylemine geçildi.