Kölelik ve özgürlük konusunda insanları çeşitli sınıflarda, renklerde görmek mümkündür. Kölelik konusunda kimileri eşine, evladına, malına, aşına, işine, tarikat şeyhine, önderine, patronuna, işverenine, ekmek yedirenine, diplomasına, makamına, bir başkasının makamına… köle oldukları gibi kimileri de Allah’a köledirler (kuldurlar). Allah’a köle olanların sayısı her zamanda az olmuş ama ne yazık ki diğerlerinin sayısı ise daima çok olmuştur.
Varlık âleminin mutlak sahibi Allah’tır. Varlığın yaratanı ve sahibinin rızası dışında, mülkiyet tasarrufunda bulunmak sakıncalıdır. O’nun istemediği harcamaların, tasarrufların yapılması haramdır.
İnsanın makam, rütbe ve değerini anlamanın en açık yolu, bütün varlıkların sadece insan için yaratılmış olduğunu bilmektir. Varlık âleminde her şey insan için yaratılmış ve her şey ona hizmet etmektedir.
Varlık âleminin eşrefi ve efendisi konumunda yaratılan insan kime, neye-nelere hizmet etmektedir acaba?
Kime hizmet etmesi gerekmektedir?
Kendisi için yaratılan mülke mi hizmet etmelidir?
Bu noktada insan olarak şunu bilmemiz çok önemlidir: Allah’ın muhatabı insandır. Bu sebepten dolayı başta Kur’an olmak üzere bütün İlahi mesajlar insan içindir ve hepsi insana hitap eder. Peki, Allah tarafından muhatap alınan insanın Allah’a hizmeti nasıl olmalıdır? Elbette şunu unutmamak gerekir ki, Allah’ın hizmete ihtiyacı yoktur. Zaten ihtiyacı olsaydı, ilah olmazdı.
İnsan, Allah’a nasıl hizmet edecektir veya etmelidir?
İnsanın Allah’a hizmeti, insanın nefis tezkiyesi yaparak kendini ilahi çerçevede eğitmesi ve şekillendirmesidir. İnsanın Allah’a hizmeti Allah’ın kullarına hizmet etmesidir. İnsanın Allah’a hizmeti, Allah’ın mülküne hizmet etmesidir. Her hak sahibine hakkını vererek hizmet etmektir.
İnsan bunları yaparken sadece Allah’ı hoşnut etmek için yapmalıdır. Çünkü insan da, diğer varlıklar gibi Allah’a aittir. İnsan da, Allah’ın mülkündendir. Tasarrufu da, Allah’ın yetkisi dâhilindedir.
Dolayısıyla insan, mülk sahibi nasıl istiyorsa öyle hareket edecektir. Bu nedenle Allah’ın dinine, mahlûkatına hizmet, Allah’a hizmettir. Aksi halde bu, mülk sahibine zulümdür, haksızlıktır. Açıkça, O’nun hakkını gasp etmektir. Ancak insan mahlûka hizmet ederken “mahlûka hizmet hakka hizmettir” sloganları atar ve hizmet ederken de kendisi ve etrafındakilerin dünyasını abad eder ve işleri ehline vermez, hak edene hakkını teslim etmez ise, böyleleri maddeye köle olmuşlardır demektir…
Varlık âleminin mutlak sahibi Allah’tır. Varlığın yaratanı ve sahibinin rızası dışında, mülkiyet tasarrufunda bulunmak sakıncalıdır. O’nun istemediği harcamaların, tasarrufların yapılması haramdır.
İnsanın makam, rütbe ve değerini anlamanın en açık yolu, bütün varlıkların sadece insan için yaratılmış olduğunu bilmektir. Varlık âleminde her şey insan için yaratılmış ve her şey ona hizmet etmektedir.
Varlık âleminin eşrefi ve efendisi konumunda yaratılan insan kime, neye-nelere hizmet etmektedir acaba?
Kime hizmet etmesi gerekmektedir?
Kendisi için yaratılan mülke mi hizmet etmelidir?
Bu noktada insan olarak şunu bilmemiz çok önemlidir: Allah’ın muhatabı insandır. Bu sebepten dolayı başta Kur’an olmak üzere bütün İlahi mesajlar insan içindir ve hepsi insana hitap eder. Peki, Allah tarafından muhatap alınan insanın Allah’a hizmeti nasıl olmalıdır? Elbette şunu unutmamak gerekir ki, Allah’ın hizmete ihtiyacı yoktur. Zaten ihtiyacı olsaydı, ilah olmazdı.
İnsan, Allah’a nasıl hizmet edecektir veya etmelidir?
İnsanın Allah’a hizmeti, insanın nefis tezkiyesi yaparak kendini ilahi çerçevede eğitmesi ve şekillendirmesidir. İnsanın Allah’a hizmeti Allah’ın kullarına hizmet etmesidir. İnsanın Allah’a hizmeti, Allah’ın mülküne hizmet etmesidir. Her hak sahibine hakkını vererek hizmet etmektir.
İnsan bunları yaparken sadece Allah’ı hoşnut etmek için yapmalıdır. Çünkü insan da, diğer varlıklar gibi Allah’a aittir. İnsan da, Allah’ın mülkündendir. Tasarrufu da, Allah’ın yetkisi dâhilindedir.
Dolayısıyla insan, mülk sahibi nasıl istiyorsa öyle hareket edecektir. Bu nedenle Allah’ın dinine, mahlûkatına hizmet, Allah’a hizmettir. Aksi halde bu, mülk sahibine zulümdür, haksızlıktır. Açıkça, O’nun hakkını gasp etmektir. Ancak insan mahlûka hizmet ederken “mahlûka hizmet hakka hizmettir” sloganları atar ve hizmet ederken de kendisi ve etrafındakilerin dünyasını abad eder ve işleri ehline vermez, hak edene hakkını teslim etmez ise, böyleleri maddeye köle olmuşlardır demektir…
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012