Korkma! Şafak vaktidir

Susun Beğler!Susun, seyredin!Biliyoruz ki sükût, ikrardandır!Ayakkabı kutularından yayılan, abdest(!)li Emevist ayak kokularından mide bulanırken; Allah rızası için abdestli ve sağ ellerle rüşvetler alınıp aklanır-pâklanırken; yıllardır fısıltıyla "Dar-ül harp" ilan edilen nüfusunun % 99'u Müslüman olan bir ülkenin; "Vergilendirilmiş kazanç, kutsaldır" tarifli hazinesi, çar-çur edilirken; Beyt'ül Mâl, "Babalar gibi" satılıp üleşilirken de seyretmiştiniz!Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında Göktürkler'in Ergenekon'dan çıkışı ve baharın gelişi olarak kutlanan Nevruz Bayramı'nı, bölücülük gövde gösterisi olarak kullananları da seyredin!Ders kitaplarından çıkarılan "Bayrak Şiiri"nin acısı daha taptazeyken, seçim sath-ı mailine girildiğinde; güya düşmeye başlayan, çok yüksek bir göndere çekili Türk Bayrağı'nı, milletin göndere tırmanıp yeniden yüksettiği ve Ay-Yıldız yerinde "Millet eğilmez, Türkiye yenilmez" sloganının yazıldığı AKP reklamını da seyredin!Gönderden düşenin Türk Bayrağı, göndere çekilenin AKP sloganı olduğunu, görmezden gelin, seyredin!Kapalı kapılar ardında, Haçlı'nın hâkemliğinde yapılan görüşmeler ve anlaşmalarda "Çözüm Süreci" adıyla maskelenerek Doğu ve Güneydoğu İllerimizde Türk Bayrağı'nın, tahrik nedeni sayılıp özellikle askerlere toplatıldığını görmezden gelenler, bayrak yerine göndere çekilen AKP sloganını da seyredin!Başka bir ülkeymiş gibi Diyarbakır Meydanı'na zorla toplanan, Türk Devleti'ne karşı ve düşmanmış gibi gösterilen yüz binlerce Kürdümüze ve Millete canlı yayında izlettirilerek, bebek katili bir psikopatın mektubunu Türk asıllı bir kanı bozuğa Türkçe, bölücü bir Kürde de Kürtçe okutulmasını, seyredin!Türk asıllı haramzâde bir nankörün ağzından, birkaç gün önce; "Eğer siz bizi şehirlerinize almazsanız, bir Başçavuş kapınızı çalar ve başınız sağ olsun, der!" diye yaptığı tehdidi duymazdan gelin veya bu tehdidi duyup, etkisinde kalarak Diyarbakır'da yapılanları seyredin!Seyredin Efendiler!Susun, seyredin Beğler!Eğer ben bu Milleti tanıyorsam; eğer ben, bin yıllık komşularımızı, kirvelerimizi, hısımlarımızı, Kürtlerimizi; Hasso'yu, Hüsse'yi, Appo'yu tanıyorsam ve onların, kırk yılda alınan intikama "Tez oldu!" dediklerini biliyorsam; sizin bütün seyirciliğinize, sizin bütün teslîmiyetçiliğinize rağmen Devlet'e ve Türk milletine sâdık Kürtlerimizle kundaktaki bebeği kaleşnikofla tarayan, yaşlı-genç demeden Kürtleri katleden, zengin-fakir ayırt etmeden Kürtleri haraca bağlayan bölücü hâinlere neler yapacaklarını, 30 Mart Yerel Seçimleri'nin sonucunu bekleyen AKP ve PKK'dan daha çok onların beklediklerini, çok şiddetli çatışmaların olacağını, çok kan akacağını da biliyorum!Şimdi Haçlı taşeronu hâin PKK'ya destek veren Batılıların, o gün her iki tarafa da sınırsız silah ve mühimmat vereceğini de biliyorum!Bu söylediklerim, kehânet falan değil! Sadece Perşembe'nin gelişini Çarşamba'dan bilmemden kaynaklı! Altmış yılı aşkın ömrümü birlikte yaşadığım, varlıklarıyla müftehîr olduğum Kürt Dostlarımın karakterlerini bilmemden kaynaklı!Güneydoğu illerimizin birinde olan bir Zaza Dostum; dede-babasından kalan evini, tarlalarını, meyve bahçelerini, taşınmazlarını satılığa çıkardığında, yüzüne karşı; "Senin yerlerini niye parayla alalım? Günü geldiğinde seni ya öldürüp, ya da buradan kovarak hepsini zaten alacağız!" dediklerini, o Dostumun da öyle kuru gürültüye pabuç bırakacaklardan olmadığını, bilmemden kaynaklı!Yıllardır; bütün yollar denenmesine rağmen Millet ferâseti ve Türk Milleti'nin tarihi tecrübelerinin engellemesi yüzünden becerilemeyen Türk-Kürt çatışmasını; Devlet yanlısı Kürtler ve bölücüler arasında çıkararak; seçildiği ilk günlerde Meclis Açılış Konuşmasında; "Eğer bir şeyleri biz değiştirip düzeltmezsek, birilerinin gelip düzeltmesine davetiye hazırlarız!" şeklinde teslimiyetçiliğini itiraf eden Cumhurbaşkanı Makamı'da oturan ABDullah ve "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var" diyen Recep Tayyip'in BM Barış Gücü'nü davete hazırlandıklarını da biliyor, görüyorum! Yıllardır gölgesine sığındıkları Haçlı'nın arkasına saklanmaktan başka çâreleri yok çünkü! Onu da biliyorum!Bu endişelerimi, bir özel toplantıda arz ettiğim Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, Baştürk Haydar Hoca'nın; "Bu kanı engellemek için ne yapabiliriz?" diye, millî üzüntüsünü bizzat gördüm! Cevabım olmasına rağmen o Sevgi Süvarisi Güzel Adam'ı, daha fazla üzmemek için; "Bu sorunun cevabı, bende yok Efendim!" sözümün, canımı nasıl yaktığını da biliyorum!Siz seyredin!Siz, günü kotarın! Siyâsetin bulandırılan suyunda balıkçılığa soyunan kurnazlar, siz seyredin!Taze necâsete üşüşen karasineklerden yağ çıkarmayı uman kirli siyâset kurnazları, siz seyredin!Türk Milletçisi biri olarak, tarihten bildiğim; "Dört yanda düşman kalmayacak! Başlı baş eğecek, dizli diz çökecek! Başlı baş eğip, dizli diz çöktükten sonra, yoksul, bay edilecek; aç doyurulacak; çıplak giyindirilecek; adâlet asla geciktirilmeyecek. Türk Yurdunda fakirlik suç sayılacak" şeklinde özetlenecek Türk Devletçiliği ile İmam Ali (k.v.)'nin; "Zûlmeden birisinin, ümmetin başında bir ân bile bulunmasına râzı olamam" kararlılığı; daha önce Halife Osman tarafından Ümeyyeoğulları'na verilen yerlerin, paraların, ihsânların hepsinin geri alınarak Beyt'ül-mâl'a toplaması ve hiç kimseyi, hiç kimseye üst tutmaksızın ne varsa halka dağıtması şeklindeki, Sosyal Devletçilik'ten başka çâremiz yoktur!Yine biliyorum ki Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Millî Devlet Projesi ile dünya insanlığına yol gösteren Prof. Dr. Haydar Baş'tan başka, bu tehlikeye tedbîr ve çâre arayan da yoktur!Hülâsa; ferâsetine güvendiğim Türk Milletinin sonunda mutlaka Baştürk Haydar Hoca'yı duyacağını, göreceğini ve bu belâları savacağını da biliyorum!Allah'tan (c.c.) niyâzım ve duâm, bu millî tekâmülün, uyanışın gecikmemesidir...Türk Milleti! Korkma! Şafak vaktidir..."OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...