Kur’an’ı kişisel görüşler ile tefsir etme konusu -1-
İmam Bâkır (a.s.) döneminde, bazı çevrelerde Kur’an tefsirini kişisel görüşlere göre yapma hali söz konusu idi
11.11.2023 09:52:00
Haber Merkezi- Hasan Parlak
Haber Merkezi- Hasan Parlak





İmam Bâkır (a.s.) döneminde, bazı çevrelerde Kur'an tefsirini kişisel görüşlere göre yapma hali söz konusu idi.
Muhammed b. Sâlim, Ebu Câfer'den (İmam Bâkır) şöyle nak¬letmektedir:
"Bazı insanlar Kur'an hakkında herhangi bir bilgiye sahip ol¬madan konuşuyorlar. Oysa Allah Tebareke ve Teâlâ, bir ayette şöyle buyurmuştur: 'Sana, Kitabı indiren O'dur. O'nun bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için O'ndaki müteşâbih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki O'nun tevili¬ni ancak Allah bilir.' (Âl-i İmran, 7)
Allah Azze ve Celle, Nuh'u kavmine gönderdi. 'Allah'a kulluk edin, O'ndan korkup sakının ve bana itaat edin' diye... Sonra onları tek Allah'a kulluk etmeye davet etti. Sırf O'na ibadet edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Sonra bu ilke doğrultusunda peygamberleri peş peşe gönderdi, tâ Muhammed (s.a.v.) gönderilinceye kadar.
Muhammed (s.a.v.) insanları Allah'a ibadet etmeye ve O'na hiç¬bir şeyi ortak koşmamaya davet etti.
Nitekim Allah Azze ve Celle, şöyle buyurmuştur: 'Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye Nuh'a tavsiye ettiğini, Sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi, Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu din, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.' (Şûra, 13)
Allah, peygamberleri, kavimlerine, Allah'tan başka ilah olma¬dığına şehadet etmek ve Allah katından geleni ikrar etmek üzere gönderdi.
Kim bu ilkeye içtenlikle, ihlasla iman etmiş ve bu inancı üzere ölmüşse, Allah onu bu haliyle cennete koymuştur. Bu böyledir, çünkü Allah Azze ve Celle kullarına zulmedici değildir.
Allah'ın mütekebbirleri için cehennem ateşini vâcib kıldığı, adam öldürme ve büyük günahları işleme gibi gazabını gerekti¬ren bir suç işlemediği sürece bir kula azap etmez.
Her peygambere kavminden mü'minler icabet edince, Allah, her bir peygamber için bir şeriat ve bir hareket metodu kılmıştır. Aslında şir'ah (şeriat) ve minhac (metod) yol ve sünnet anlamına gelir.
Allah, Muhammed'e (s.a.v.) şöyle vahyetmiştir: 'Nuh'a ve on¬dan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi Sana da vahyettik.' Her peygambere yolu ve sünneti takip etmesini emretmiştir.
Allah'ın (Azze ve Celle) Mûsa'ya (a.s.) emrettiği yolun ve sün¬netin bir gereği, onun ümmeti için cumartesi gününe hüküm bağlaması idi.
Bir kimsenin cumartesi hükmüne gereken saygıyı göster¬mesi, onun saygınlığını çiğnememesi ve bunu da Allah korkusu ile yapması durumunda Allah onu cennete koyacağını bildirmişti.
Bir kimse de cumartesi gününe gereken saygıyı göstermeyip, Allah'ın o günle ilgili olarak koyduğu haramları çiğnese, Allah Azze ve Celle onu da cehenneme koyacağını açıklamıştı.
Nitekim cumartesi günü balık avlamayı helal saymış ve o gün balıkları tutup yemişlerdi. Bunun üzerine Allah'a ortak koşmadık¬ları halde Allah Azze ve Celle onlara gazap etmişti.
Üstelik Mûsa'nın (a.s.) Allah'ın katından getirdiği herhangi bir hüküm hak-kında bir kuşkuya düşmemişlerdi. Allah Azze ve Celle bu hususta şöyle buyuruyor: 'İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine, 'aşağılık maymunlar olun' dediklerimizi elbet¬te bilmektesiniz.'
Sonra Allah, İsa'yı (a.s.), Allah'tan başka ilah olmadığına iliş¬kin şehadetle ve Allah katından getirdiğinin tasdik edilmesi ilkesi ile gönderdi. Onlar için bir şeriat ve hayat metodu koydu. Böylece daha önce İsrailoğulları'ndan saygı göstermeleri istenen cumartesi yasağını kaldırdı ve Mûsa'nın (a.s.) getirdiği kural ve sünnetlerin genelini yürürlükten kaldırdı.
Bundan sonra, İsa'ya (a.s.) uymayanları Allah cehennemle ceza¬landırdı. Bütün peygamberlerin getirdikleri ortak mesajları Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın olsa bile...
Sonra Allah, Muhammed'i (s.a.v.) gönderdi. O, peygamber ol¬duktan sonra Mekke'de on sene kaldı. Mekke'de kaldığı bu sene içinde Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederek ölen herkesi bu ikrarla¬rından dolayı cennete soktu. Buna 'tasdik düzeyinde kalan iman' denir.
Allah Azze ve Celle, Rahman'a ortak koşanların dışında, bu şe¬kilde Muhammed'e (s.a.v.) tâbi olan hiç kimseyi azaba çarptırmamıştır.
Nitekim Allah, Mekke'de nâzil olan İsra süresinde Peygam¬berine (s.a.v.) şöyle vahyetmiştir: 'Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti... Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları çok iyi görür.'
Bu ayetlerde terbiye amacı güdülüyor, öğüt veriliyor, mü'minler eğitiliyor ve hafif yollu yasaklama dile getiriliyor.
Ama herhangi bir söze ve yasakları çiğneyenlere yönelik herhangi bir tehdide yer verilmiyor. Bazı şeylerin yasaklandığına ilişkin açıklamalar vahyediliyor fakat kesinlikle sert ifadeler kullanılmıyor ve bu yasakları çiğneyenlere karşı herhangi bir tehdit dile getirilmiyor. Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam muhammed Bakır eserinden)
Muhammed b. Sâlim, Ebu Câfer'den (İmam Bâkır) şöyle nak¬letmektedir:
"Bazı insanlar Kur'an hakkında herhangi bir bilgiye sahip ol¬madan konuşuyorlar. Oysa Allah Tebareke ve Teâlâ, bir ayette şöyle buyurmuştur: 'Sana, Kitabı indiren O'dur. O'nun bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için O'ndaki müteşâbih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki O'nun tevili¬ni ancak Allah bilir.' (Âl-i İmran, 7)
Allah Azze ve Celle, Nuh'u kavmine gönderdi. 'Allah'a kulluk edin, O'ndan korkup sakının ve bana itaat edin' diye... Sonra onları tek Allah'a kulluk etmeye davet etti. Sırf O'na ibadet edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Sonra bu ilke doğrultusunda peygamberleri peş peşe gönderdi, tâ Muhammed (s.a.v.) gönderilinceye kadar.
Muhammed (s.a.v.) insanları Allah'a ibadet etmeye ve O'na hiç¬bir şeyi ortak koşmamaya davet etti.
Nitekim Allah Azze ve Celle, şöyle buyurmuştur: 'Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye Nuh'a tavsiye ettiğini, Sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi, Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu din, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.' (Şûra, 13)
Allah, peygamberleri, kavimlerine, Allah'tan başka ilah olma¬dığına şehadet etmek ve Allah katından geleni ikrar etmek üzere gönderdi.
Kim bu ilkeye içtenlikle, ihlasla iman etmiş ve bu inancı üzere ölmüşse, Allah onu bu haliyle cennete koymuştur. Bu böyledir, çünkü Allah Azze ve Celle kullarına zulmedici değildir.
Allah'ın mütekebbirleri için cehennem ateşini vâcib kıldığı, adam öldürme ve büyük günahları işleme gibi gazabını gerekti¬ren bir suç işlemediği sürece bir kula azap etmez.
Her peygambere kavminden mü'minler icabet edince, Allah, her bir peygamber için bir şeriat ve bir hareket metodu kılmıştır. Aslında şir'ah (şeriat) ve minhac (metod) yol ve sünnet anlamına gelir.
Allah, Muhammed'e (s.a.v.) şöyle vahyetmiştir: 'Nuh'a ve on¬dan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi Sana da vahyettik.' Her peygambere yolu ve sünneti takip etmesini emretmiştir.
Allah'ın (Azze ve Celle) Mûsa'ya (a.s.) emrettiği yolun ve sün¬netin bir gereği, onun ümmeti için cumartesi gününe hüküm bağlaması idi.
Bir kimsenin cumartesi hükmüne gereken saygıyı göster¬mesi, onun saygınlığını çiğnememesi ve bunu da Allah korkusu ile yapması durumunda Allah onu cennete koyacağını bildirmişti.
Bir kimse de cumartesi gününe gereken saygıyı göstermeyip, Allah'ın o günle ilgili olarak koyduğu haramları çiğnese, Allah Azze ve Celle onu da cehenneme koyacağını açıklamıştı.
Nitekim cumartesi günü balık avlamayı helal saymış ve o gün balıkları tutup yemişlerdi. Bunun üzerine Allah'a ortak koşmadık¬ları halde Allah Azze ve Celle onlara gazap etmişti.
Üstelik Mûsa'nın (a.s.) Allah'ın katından getirdiği herhangi bir hüküm hak-kında bir kuşkuya düşmemişlerdi. Allah Azze ve Celle bu hususta şöyle buyuruyor: 'İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine, 'aşağılık maymunlar olun' dediklerimizi elbet¬te bilmektesiniz.'
Sonra Allah, İsa'yı (a.s.), Allah'tan başka ilah olmadığına iliş¬kin şehadetle ve Allah katından getirdiğinin tasdik edilmesi ilkesi ile gönderdi. Onlar için bir şeriat ve hayat metodu koydu. Böylece daha önce İsrailoğulları'ndan saygı göstermeleri istenen cumartesi yasağını kaldırdı ve Mûsa'nın (a.s.) getirdiği kural ve sünnetlerin genelini yürürlükten kaldırdı.
Bundan sonra, İsa'ya (a.s.) uymayanları Allah cehennemle ceza¬landırdı. Bütün peygamberlerin getirdikleri ortak mesajları Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın olsa bile...
Sonra Allah, Muhammed'i (s.a.v.) gönderdi. O, peygamber ol¬duktan sonra Mekke'de on sene kaldı. Mekke'de kaldığı bu sene içinde Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederek ölen herkesi bu ikrarla¬rından dolayı cennete soktu. Buna 'tasdik düzeyinde kalan iman' denir.
Allah Azze ve Celle, Rahman'a ortak koşanların dışında, bu şe¬kilde Muhammed'e (s.a.v.) tâbi olan hiç kimseyi azaba çarptırmamıştır.
Nitekim Allah, Mekke'de nâzil olan İsra süresinde Peygam¬berine (s.a.v.) şöyle vahyetmiştir: 'Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti... Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları çok iyi görür.'
Bu ayetlerde terbiye amacı güdülüyor, öğüt veriliyor, mü'minler eğitiliyor ve hafif yollu yasaklama dile getiriliyor.
Ama herhangi bir söze ve yasakları çiğneyenlere yönelik herhangi bir tehdide yer verilmiyor. Bazı şeylerin yasaklandığına ilişkin açıklamalar vahyediliyor fakat kesinlikle sert ifadeler kullanılmıyor ve bu yasakları çiğneyenlere karşı herhangi bir tehdit dile getirilmiyor. Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam muhammed Bakır eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.