Küresel kriz: Depresyon
Uzmanlar depresyonun, uzun süre devam eden derin üzüntü hali, durgunluk, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık, konuşma ve hareketlerde yavaşlama şeklinde ortaya çıktığını belirtiyorlar
15.10.2012 00:00:00
Psikiyatri Uzmanı Dr. M. Ceyhan Balcı,
dünyada 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim'in 'Ruh Sağlığı Günü' olarak
kutlandığını belirterek, halkın ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda
aydınlatılmasına hizmet etmek üzere oluşturulan bu özel günde, ruh sağlığının
insan yaşamındaki öneminin temel alındığını ifade etti. Balcı, Dünya Ruh
Sağlığı Federasyonu’nun bu yılın ana konusunu ‘Küresel Kriz: Depresyon’ olarak
belirlediğini belirterek, “Depresyon, uzun süre devam eden derin üzüntü hali,
durgunluk, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık, konuşma ve hareketlerde
yavaşlama şeklinde ortaya çıkar. Kadınların yüzde 20'sinde, erkeklerin yüzde
10'unda, ergenlerin de yüzde 5'inde görülür. Depresyonun başlıca belirtileri:
Neşesiz ve bitkin bir ruh hali, karamsarlık ve ümitsizlik, uykusuzluk veya
aşırı uyuma, kilo kaybı veya kilo alımı, cinsel istekte azalma, hiçbir şeyden
hoşlanmamak, istek ve ilgilerde azalma, düşünce veya konsantrasyon yetisinde
azalma veya kararsızlık, ölüm veya intihar düşünceleri olarak sayılabilir”
dedi.
Depresyonun
belirtileri
‘Depresyonda’ sözcüğünün çoğunlukla hayal
kırıklığına uğramış, sinirli ya da benzer olumsuz duygulara işaret eden terimlerin
yerine kullanıldığını belirten Balcı, aslında depresyon denilebilmesi için,
belirtilerin en az 2-3 haftadır devam ediyor olması gerektiğini kaydetti.
Depresyonun çok farklı sebeplere bağlı ortaya çıkabileceğini vurgulayan
Psikiyatri Uzmanı Dr. M. Ceyhan Balcı, “Depresyon nedeni bazen bir yakının
kaybı, ayrılık, iş kaybı, aile sorunları, maddi nedenlerden biri olabilir.
Bazen ise herhangi bir sebep olmaksızın kişi depresyona girer. Bu durumda kişi
herhangi bir sorunu olmaksızın niçin bu duruma düştüğüne bir anlam veremez. Bu
durumlarda sorunun kaynağı diğer hastalıklarda olduğu gibi, örneğin yüksek
tansiyon, şeker gibi biyolojik sebeplerdir. Bazı kişilerde de ise ırsi olarak
depresyon görülebilir. Yakın akrabalarında depresyon olan kişilerin depresyona girme
oranı daha yüksektir” diye konuştu.
Hastanın
yakınlarına düşen vazifeler
Psikiyatri Uzmanı Dr. M. Ceyhan Balcı, depresyonun,
sadece hastanın kendisi üzerinde değil çevresi üzerindede, baskı
oluşturabileceğini kaydederek, depresyondaki bir kişinin yakınlarının öncelikle
bu durumun hastalık olduğunu kabul etmeleri gerektiğini söyledi. Bu hastalığın,
beyindeki metabolizmanın belli bir bozukluğundan doğduğunu ifade eden Balcı,
şunları söyledi:
“Hastalanan kişi ise, bu bozukluğun meydana gelmesinden sorumlu değildir. Bu
sebeple hastalıktan dolayı utanmak, suçlanmak ya da hastanın kendisini suçlamak
doğru olmaz. Öncelikle yapılması gereken hastayı doktora gitmeye ikna etmektir.
Depresyonlu hastaların yüzde 15'inde intihar görülebilmektedir. Ayrıca kişinin
huzuru ve hayat kalitesi düşmektedir. Bu nedenle, tedavi edilebilen ve tam
olarak düzeltilebilen bir hastalık olan depresyonun, tedavi edilmesi önemlidir.
Ancak tedavisi zaman ister. O sebeple sabırlı ve anlayışlı olmak gerekir.
Tedavide en önemli unsur hastanın durumunu iyi anlaması ve depresyonu aşacağına
inanarak buna göre hareket etmesidir. Hastalığın doğası gereği karamsar ve
umutsuz olan depresyonlu kişiye umut verici sözlerle yaklaşmalı, durumun
tedavisinin mümkün olduğu sık sık hatırlatılmalıdır.” İHA
dünyada 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim'in 'Ruh Sağlığı Günü' olarak
kutlandığını belirterek, halkın ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda
aydınlatılmasına hizmet etmek üzere oluşturulan bu özel günde, ruh sağlığının
insan yaşamındaki öneminin temel alındığını ifade etti. Balcı, Dünya Ruh
Sağlığı Federasyonu’nun bu yılın ana konusunu ‘Küresel Kriz: Depresyon’ olarak
belirlediğini belirterek, “Depresyon, uzun süre devam eden derin üzüntü hali,
durgunluk, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık, konuşma ve hareketlerde
yavaşlama şeklinde ortaya çıkar. Kadınların yüzde 20'sinde, erkeklerin yüzde
10'unda, ergenlerin de yüzde 5'inde görülür. Depresyonun başlıca belirtileri:
Neşesiz ve bitkin bir ruh hali, karamsarlık ve ümitsizlik, uykusuzluk veya
aşırı uyuma, kilo kaybı veya kilo alımı, cinsel istekte azalma, hiçbir şeyden
hoşlanmamak, istek ve ilgilerde azalma, düşünce veya konsantrasyon yetisinde
azalma veya kararsızlık, ölüm veya intihar düşünceleri olarak sayılabilir”
dedi.
Depresyonun
belirtileri
‘Depresyonda’ sözcüğünün çoğunlukla hayal
kırıklığına uğramış, sinirli ya da benzer olumsuz duygulara işaret eden terimlerin
yerine kullanıldığını belirten Balcı, aslında depresyon denilebilmesi için,
belirtilerin en az 2-3 haftadır devam ediyor olması gerektiğini kaydetti.
Depresyonun çok farklı sebeplere bağlı ortaya çıkabileceğini vurgulayan
Psikiyatri Uzmanı Dr. M. Ceyhan Balcı, “Depresyon nedeni bazen bir yakının
kaybı, ayrılık, iş kaybı, aile sorunları, maddi nedenlerden biri olabilir.
Bazen ise herhangi bir sebep olmaksızın kişi depresyona girer. Bu durumda kişi
herhangi bir sorunu olmaksızın niçin bu duruma düştüğüne bir anlam veremez. Bu
durumlarda sorunun kaynağı diğer hastalıklarda olduğu gibi, örneğin yüksek
tansiyon, şeker gibi biyolojik sebeplerdir. Bazı kişilerde de ise ırsi olarak
depresyon görülebilir. Yakın akrabalarında depresyon olan kişilerin depresyona girme
oranı daha yüksektir” diye konuştu.
Hastanın
yakınlarına düşen vazifeler
Psikiyatri Uzmanı Dr. M. Ceyhan Balcı, depresyonun,
sadece hastanın kendisi üzerinde değil çevresi üzerindede, baskı
oluşturabileceğini kaydederek, depresyondaki bir kişinin yakınlarının öncelikle
bu durumun hastalık olduğunu kabul etmeleri gerektiğini söyledi. Bu hastalığın,
beyindeki metabolizmanın belli bir bozukluğundan doğduğunu ifade eden Balcı,
şunları söyledi:
“Hastalanan kişi ise, bu bozukluğun meydana gelmesinden sorumlu değildir. Bu
sebeple hastalıktan dolayı utanmak, suçlanmak ya da hastanın kendisini suçlamak
doğru olmaz. Öncelikle yapılması gereken hastayı doktora gitmeye ikna etmektir.
Depresyonlu hastaların yüzde 15'inde intihar görülebilmektedir. Ayrıca kişinin
huzuru ve hayat kalitesi düşmektedir. Bu nedenle, tedavi edilebilen ve tam
olarak düzeltilebilen bir hastalık olan depresyonun, tedavi edilmesi önemlidir.
Ancak tedavisi zaman ister. O sebeple sabırlı ve anlayışlı olmak gerekir.
Tedavide en önemli unsur hastanın durumunu iyi anlaması ve depresyonu aşacağına
inanarak buna göre hareket etmesidir. Hastalığın doğası gereği karamsar ve
umutsuz olan depresyonlu kişiye umut verici sözlerle yaklaşmalı, durumun
tedavisinin mümkün olduğu sık sık hatırlatılmalıdır.” İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.