Kürt başka, Kürtçü başka, PKK bambaşka

Yok ya!Bu kadar kolay mı? Siz Türk Yurdu'nu sahipsiz mi zannediyorsunuz?Otuz yıl, çoluk-çocuk, kadın-erkek, sivil-resmî demeden, yaşlı-genç, kundak bebeği ayırmadan Kürt'ü katledecek; sabi sübyan Kürt kızlarını dağa kaldırıp harem kuracak; teslîm olmayan kızlardan "özeleştiri" isteyip infâz edecek; trilyonlarca kayıt dışı kara parayı yönetecek; Boğaz'ın, sahillerin en seçkin bölgelerinde yaşayacak; milyon dolar-eurolarla yaygın basında-medyada transferler yapacak veya yaptıracak; Meclis'te edilen yemine ihânet ederek dokunulmazlık zırhını kullanıp saltanat sürecek; emniyet müdürü tokatlayıp, asker taşlayacak ve Kürtler'in hakkını savunduğunuzu söyleyecek ve çoğunuz Kürtçe bilmeyecek, çoğu Kürt olmayacaksınız! Biz de seyredeceğiz öyle mi?! Yok ya!Yıllardır; ayda defalarca adı değiştirilen açılım paketleriyle ve aylardır medyatik gürültülerle, "âkil adam"lar adlı kapı kolları artistlere, şantörlere, şantözlere, şantöz-dansöz karışımı sahne popülerlerine gûya Kürt korumacılığı yaptırıyorlar! İlginç bir ileti paylaşacağım. Bir vatandaş, bana kızarak; "Baba tarafım Berberî, anne tarafım Kürt! Annemin anne tarafı Arap, baba tarafı Çerkez! Peki ben neyim?" diye soruyor, peşine de; "21 yıl bu ülkede polislik yaptım. Ülkemi de herkesten daha çok seviyorum ama bırakın ben de özgür irademle ne olduğumu da haykırabileyim!" diyor!Türk'çe Andımız kaldırıldı ya! Şimdi, aç tavuğun rüyasında kendini darı ambarında görmesi gibi bir sayıklama ile ne olduğunu haykırmak istiyormuş! Hem ne olduğunu bilmiyor, hem ne olacağına karar verememiş, hem de ne olduğunu özgür irâde(!)siyle haykırmak istiyormuş!Ba ba ba baa! Yerli fransız tarzana bak! Soyu belli olmayana ne denir biliyoruz artı, bir insanın kendini ne hissederse o olduğunu da kesinlikle biliyoruz!Bu yüzden Türk Milletçileri olarak; "Kendini Türk hisseden herkes Türk'tür" diyoruz. Bununla yetinmeyip Anayasa'ya koyduğumuz; "Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" diye belirlemişiz. Bununla da yetinmeyip; "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk Milleti denir" demişiz! Bununla da yetinmemiş Muhteşem Türk Atatürk'ün ağzından ve Türk'çe; "Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye kükremişiz! Dikkat edin; "Ne mutlu Türk olana" değil! "Ne mutlu, Türk'üm diyene."Yüzlerce yıl; kız alıp-verdiğimiz, hısımlarımız, dünürlerimiz, kirvelerimiz, dayılarımız, yeğenlerimiz, komşularımız Kürtler var. Hepsi ülkede ve yurtdışında göğüslerini gere gere "Türk'üm" derler! Halbuki Kürt olduklarını kendileri de, biz de biliriz! Ne bizim Türklüğümüzden, ne de onların Kürtlüğünden zerre kadar rahatsızlığımız olmadı hiç! Olmaz da!Seçim sath-ı mahallinde sık sık Türk adını söylemeye başlayan BOP Eş Başkanı, Şükrî Bitlisî'nin; "Kürt ile Türk, Türk ile Kürt/ Evde koyun, yabanda kurt!" dizeleriyle anlattığı bin yıldan da eski komşuluk hakkını da suistimal etmeğe niyetli! Dîn gibi komşuluk hakkını da siyâset malzemesi etmeye hevesli!Değil mi ki biz Türkler, Ziya Gökalp'in ağzından; "Türkü sevmeyen Kürt, Kürt değildir; Kürdü sevmeyen Türk, Türk değildir!" demişiz!.. Ve yine değil mi ki Lozan'da galip Haçlı ülkelerin bütün dayatmalarına rağmen, devrin Kürt Büyükleri, "azınlık" statüsüne sokulmak istenmelerine şiddetle itiraz etmiş; "Kürtler asla azınlık değildir. Müslümandırlar ve Türk'türler!" diye telgraflar çekerek Haçlı'nın hevesini kursağında bırakmışlardır!Ama Kürt olmayan, Kürtçe bilmeyen, bütün yazılarını ve kitaplarını Türkçe yazan ve mazlûm Kürt kanıyla beslenen katil PKK'lıların, ucuz, satılık veya kiralık dolma kalemlerin, işbirlikçilerin; 1983'te -sadece tahrik amaçlı koyulan- Kürtçe konuşma yasağının arkasına saklanarak utanmadan haklar talep edilir ve BOP Eş Başkanı'nca da bu haklar(!)ın verileceği va'dedilir!Türk Milleti'nin verdiği Ülke yönetimi yetkisiyle bütün halkları birleyerek Millet etmekle yükümlü olmasına rağmen, bir başka ABD ve AB yandaşının Genel Başkanlığındaki AKP Hükümetleri, milleti 36 etnik parçaya bölmeğe niyetlenirler!Bunların kırk yıldır, gizli cemaat evlerinde, yer-altı mahfillerinde ve camilerde fısıltıyla konuştukları hayalleri; "YÖK Başkanı'ndan İmam Hatipliye esas duruş almak" değil miydi? Rektörlerden türbana esas duruş almak değil miydi? Bunların hayalleri; "generallerden imam-hatiplilere selam almak" değil miydi? Şövenist-ırkçı-faşist-bölücü Kürtçülük ne zamandan beri bunların işi oldu?Türk Milleti tarihte; Bizans'a, Persler'e, Farslar'a, Ruslar'a, Haçlılar'a karşı, hatta daha dün Baasçı Saddam'a karşı yalnız ve sahipsiz bırakmadığı Kürt hısımlarını, komşularını, Haçlı İşbirliği'ne terk eder mi?Heeey! Gereken durakta inilecek Demokrasi tramvayının vatman koltuğundaki demokrat despotlar!Heeey! "Farklılıkların farkındalıkla ülke yönetimi" heveslisi, milliyetsiz milliyetçiler!Heeey! Hıyar adı duyar duymaz bir avuç tuzla bıçak alarak koşan, kapı kulu fıtratlı zavallılar!Heeey! Aç açına ölüme gönderilen zavallı Kürtlerin inadına yatlarda, katlarda, sahillerde, günlerini gün eden, kan emici vampir Kürtçülük taşeronları!Heeey! Ne renk mürekkep doldurulursa o renk yazan, yandaş dolma kalemler!Bilmelisiniz ki: Ne bir Kürdümüzün saçının telinden, ne de bir çakıl taşımızdan vazgeçmeyiz! Bir Kürdümüzün saçının teli için, dünyayı size dar ederiz.Biz, kurduğumuz Devletin Anayasası'na yazdığımız için Türk değiliz! Biz, Türk olduğumuz için devlet kuran ve anayasasını yazan milletiz!Silmeğe hevesleniyorsunuz ya! Gerçi asla gücünüz yetmez ama ola ki becerseniz de biz yeniden; "Dört yanda düşman kalmayacak! Başlı baş eğecek, dizli diz çökecek! Sonra çıplak giydirilecek, aç doyurulacak, yoksul bay edilecek ve Türk Ülkesinde fakirlik suç sayılacak!" teamülümüzle yeniden Anayasa yazdığımızda, sizin bunlardan haberinizin olması, mümkün olmayacak! Anlatabildim mi?"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN!" vesselam... Selâm, sevgi, duâ...