Maliye Bakanlığı 2002'in ilk 7 aylık dönemine ilişkin bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı.
Açıklamaya göre, yılın ilk 7 aylık döneminde 41 katrilyon 895 trilyon lira bütçe geliri elde edilirken; giderler 62 katrilyon 514 trilyon lira düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde bütçe açığı 20 katrilyon 619 trilyon lira oldu.
Açıklamaya göre 41.9 katrilyon liralık bütçe gelirlerinin 30.5 katrilyon kadar bir miktarı vergi gelirlerinden oluşturuldu. 62.5 katrilyon lira olan bütçe harcamalarının yüzde 49'luk miktarı faiz harcamalarına gitti.
Bu tablodan anlaşılan o ki; Türkiye'de vatandaştan vergi olarak toplanan paranın tamamına yakın miktarı devletin faiz borçlarına gitmektedir. Ekonomik dengelerin bu şekilde belirlemek, vatandaşın ezilip zarar görmesinin en önde gelen nedenidir.
Dünyada kalkınmanın formülleri bizde uygulanandan çok çok farklıdır. İdarecilerimiz bu noktada ya bilgisizdirler ya da millete bu eziyeti reva görmektedirler.
Prof. Dr. Haydar Baş ise milletin huzur ve rahatını temin adına uygulayacağı ekonomi modelinin bir bölümünü şöyle açıklıyor. "Kalkınmaya karar veren ülke önce vatandaşını kalkındırır. Vatandaşı kalkınmadan, çalıştırmadan dünyada hiç bir ülkenin kalkındığı görülmemiştir. Sen vatandaşı devre dışı bırakacaksın, "pamuk, şekerpancarı, tütün, buğday ekme" diyeceksin ve kalkınacaksın. Bu mümkün değildir. Biz emisyonu genişletecek, emeği devreye koyacak, üretimi arttıracağız. Faizi rafa kaldıracağız. Çünkü; devletin vatandaşın sırtından geçinmesi kadar yanlış bir şey olamaz. Devlet, vatandaşına dönecek, sermayesine yardımcı olmak için faizsiz kredi verecek. IMF'den % 12 faizle para satın alıyoruz. IMF bize para satıyor. Ardından da yardım ettim diyor. Bizim bu borç faizleriyle ödediğimiz tutar 55 katrilyon TL. Bütçemizin % 60'ını faize veriyoruz. Böyle bir ülkede ucuzluk, kalkınma olur mu? Biz dünyadan tek kuruş kredi almayacağız. 24 saat gece gündüz çalışacağız. Türkiye'yi şantiyeye çevireceğiz. Cumhuriyet tarihinde ilk defa uygulanacak reform paketleriyle doğan çocuğumuzdan ölüm anındaki ihtiyarımıza kadar herkese, standardı yüksek bir hayat temin edeceğiz. Biz bu işi hiç kimsenin yapamayacağı kadar çok güçlü bir irade ile yapacağız. Hiç kimsenin tahmin edemediği kadar kısa bir sürede, 24 saatte bunalımı atlatacak, 4 yılda dünya liderliğini ele geçireceğiz".
Bu somut projeleri ile Prof. Dr. Haydar Baş Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıyla milletin karşısına çıkıyor. Türkiye'nin dört bir yanında millet tarafından düğün, bayramla karşılanıyor. Anlaşılan o ki;
Bu günden sonra vatandaşın yüzü gülecek.
Açıklamaya göre, yılın ilk 7 aylık döneminde 41 katrilyon 895 trilyon lira bütçe geliri elde edilirken; giderler 62 katrilyon 514 trilyon lira düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde bütçe açığı 20 katrilyon 619 trilyon lira oldu.
Açıklamaya göre 41.9 katrilyon liralık bütçe gelirlerinin 30.5 katrilyon kadar bir miktarı vergi gelirlerinden oluşturuldu. 62.5 katrilyon lira olan bütçe harcamalarının yüzde 49'luk miktarı faiz harcamalarına gitti.
Bu tablodan anlaşılan o ki; Türkiye'de vatandaştan vergi olarak toplanan paranın tamamına yakın miktarı devletin faiz borçlarına gitmektedir. Ekonomik dengelerin bu şekilde belirlemek, vatandaşın ezilip zarar görmesinin en önde gelen nedenidir.
Dünyada kalkınmanın formülleri bizde uygulanandan çok çok farklıdır. İdarecilerimiz bu noktada ya bilgisizdirler ya da millete bu eziyeti reva görmektedirler.
Prof. Dr. Haydar Baş ise milletin huzur ve rahatını temin adına uygulayacağı ekonomi modelinin bir bölümünü şöyle açıklıyor. "Kalkınmaya karar veren ülke önce vatandaşını kalkındırır. Vatandaşı kalkınmadan, çalıştırmadan dünyada hiç bir ülkenin kalkındığı görülmemiştir. Sen vatandaşı devre dışı bırakacaksın, "pamuk, şekerpancarı, tütün, buğday ekme" diyeceksin ve kalkınacaksın. Bu mümkün değildir. Biz emisyonu genişletecek, emeği devreye koyacak, üretimi arttıracağız. Faizi rafa kaldıracağız. Çünkü; devletin vatandaşın sırtından geçinmesi kadar yanlış bir şey olamaz. Devlet, vatandaşına dönecek, sermayesine yardımcı olmak için faizsiz kredi verecek. IMF'den % 12 faizle para satın alıyoruz. IMF bize para satıyor. Ardından da yardım ettim diyor. Bizim bu borç faizleriyle ödediğimiz tutar 55 katrilyon TL. Bütçemizin % 60'ını faize veriyoruz. Böyle bir ülkede ucuzluk, kalkınma olur mu? Biz dünyadan tek kuruş kredi almayacağız. 24 saat gece gündüz çalışacağız. Türkiye'yi şantiyeye çevireceğiz. Cumhuriyet tarihinde ilk defa uygulanacak reform paketleriyle doğan çocuğumuzdan ölüm anındaki ihtiyarımıza kadar herkese, standardı yüksek bir hayat temin edeceğiz. Biz bu işi hiç kimsenin yapamayacağı kadar çok güçlü bir irade ile yapacağız. Hiç kimsenin tahmin edemediği kadar kısa bir sürede, 24 saatte bunalımı atlatacak, 4 yılda dünya liderliğini ele geçireceğiz".
Bu somut projeleri ile Prof. Dr. Haydar Baş Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıyla milletin karşısına çıkıyor. Türkiye'nin dört bir yanında millet tarafından düğün, bayramla karşılanıyor. Anlaşılan o ki;
Bu günden sonra vatandaşın yüzü gülecek.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002