Türkiye, bugüne kadar IMF reçetelerine dayalı bir kalkınma ve istikrar modelini uygulamakta ve bu uygulamadan hayırlı bir netice beklenmekte idi. Avrupa Birliği'ne girme beklentileri ile beraber de hayal dünyasından öteye geçemeyecek bir kalkınma düşüncesi siyasi iradenin hedefi durumunda idi.
IMF'nin Türkiye'ye sunduğu ekonomik istikrar programının tamamen aleyhimize işleyişi kısa zamanda ortaya çıktı. Fakir daha da fakirleşip alım gücünü kaybetti. Talep olmadığından dolayı da enflasyon, sahte bir düşüş gösterdi ve bir adım ötesinde bu manzaranın ülkeyi tamamen iflasa sürüklemesi bu hakikati gösterdi.
Bu politikaların iflası, halkımızın mağduriyetini katlayarak artırmıştır.
Siyasi iradenin ve mevcut iktidar ve muhalefet partilerinin IMF politikalarını derhal terk etmesi halkın yararına olacağı apaçık iken, halen bu kurumla ilişkilerin pekiştirilmeye çalışılması, halka rağmen politika üretmek demektir. Bunun neticesinde milletçe verilecek kararlar, bu partileri rafa kaldıracaktır.
AB hülyası devam eden partilerin, bu hülyaya halkı da davet etmeleri ise pek yaramadı. Zira, onları kendilerine getiremeyen AB İlerleme Raporları halkın nazarında zaten itibarı olmayan siyasilerin durumunu da bir kez daha ortaya çıkardı.
AB'ye girme masalları anlatarak halkı uyutmaya gayret gösteren bu AB'ci partiler, hem AB kapısının yüzlerine bir kez daha kapanmasıyla, hem de halkın kendilerine vereceği 3 Kasım dersinin panikliğiyle başbaşa kaldılar.
Yirmi yıldır "Bizi AB'ye almazlar" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı tarih hep haklı çıkardı.
Halk bu sebepten O'nu dinliyor. "Sözüne itibar edilir tek lider O'dur" diyen halkımızın gözü aydın olsun, başına "O" geliyor.
IMF'nin Türkiye'ye sunduğu ekonomik istikrar programının tamamen aleyhimize işleyişi kısa zamanda ortaya çıktı. Fakir daha da fakirleşip alım gücünü kaybetti. Talep olmadığından dolayı da enflasyon, sahte bir düşüş gösterdi ve bir adım ötesinde bu manzaranın ülkeyi tamamen iflasa sürüklemesi bu hakikati gösterdi.
Bu politikaların iflası, halkımızın mağduriyetini katlayarak artırmıştır.
Siyasi iradenin ve mevcut iktidar ve muhalefet partilerinin IMF politikalarını derhal terk etmesi halkın yararına olacağı apaçık iken, halen bu kurumla ilişkilerin pekiştirilmeye çalışılması, halka rağmen politika üretmek demektir. Bunun neticesinde milletçe verilecek kararlar, bu partileri rafa kaldıracaktır.
AB hülyası devam eden partilerin, bu hülyaya halkı da davet etmeleri ise pek yaramadı. Zira, onları kendilerine getiremeyen AB İlerleme Raporları halkın nazarında zaten itibarı olmayan siyasilerin durumunu da bir kez daha ortaya çıkardı.
AB'ye girme masalları anlatarak halkı uyutmaya gayret gösteren bu AB'ci partiler, hem AB kapısının yüzlerine bir kez daha kapanmasıyla, hem de halkın kendilerine vereceği 3 Kasım dersinin panikliğiyle başbaşa kaldılar.
Yirmi yıldır "Bizi AB'ye almazlar" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı tarih hep haklı çıkardı.
Halk bu sebepten O'nu dinliyor. "Sözüne itibar edilir tek lider O'dur" diyen halkımızın gözü aydın olsun, başına "O" geliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002