logo
28 MART 2024

Milli yapımızın çözülüşünde bir illet: Bireycilik-II

08.06.2012 00:00:00
Türk tarihinde gayr-i meşru yollardan zengin olma düşüncesi ve mekanizması olmamıştır. Bütün bir Türk tarihi bunun şahididir. Koca Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey, diğer Türkmen vatandaşlarıyla aynı şartlarda yaşamış, aynı imkanları paylaşmış, aynı çadırlarda yaşamış, mahalle arkadaşlarıyla birlikte halleşip gülleşmiş, birlikte gazaya gitmişler, hep beraber yaylaya çıkmışlar vs.
Osmanlı devlet yönetiminde idareciler, görevde bulundukları sürece mülkün bekçisi olmuşlar, idareden ayrılınca mülk devlette kalmış. Zengin olanlar da vakıflar kurarak, hayır işleyerek zenginliklerini başkalarını sömürme ve ezme değil, yardım etme ve paylaşma amacıyla kullanmışlar. Yani bizde başkalarının mahrumiyeti rağmına zenginlik elde etme (Karunî sistem) ve bununla despotluk taslama, imtiyazlı bir konum elde etme (Firavnî sistem) amacı taşıyan bir bireycilik kültürü yoktur.
Bütün mülk, üretim araçları, padişahın temsilciliğinde devletin olduğu için ekonomik ve sosyal anlamda sınıflaşma olmamış, hiyerarşik imtiyaz doğmamış, herkes aynı milletin değişik görev ve işlerde bulunan eşit vatandaşları olmuşlar. Onun için Osmanlı toplumu sınıflı toplum yapısı olarak görülmemiş, Marksizmde bile Asya Tipi Üretim Tarzı diye buralara özgü farklı bir kuram geliştirme ihtiyacı duyulmuştur.
Günümüze gelince, Tanzimat’tan beri illet hâline gelen batılılaşma serüvenimiz, tamamen tek taraflı olarak batının siyasî, askerî, kültürel, ekonomik saldırısına maruz kalmak şeklinde akıp gelmiş. Bu bombardıman hâlâ devam ediyor. Batının her türlü istilasına açık hâlde tutulan milletimizin çocukları mankurtlaştırılıyor ve kafalarına vura vura, sersemlete sersemlete köle ruhlu garp-perest insanlar yapılıyor, insanlıktan çıkarılıyorlar.
Bugün Avrupa Birliği işbirlikçilerinin kör olmuşçasına, tek taraflı platonik Avrupa Birliği hayranlıkları, batılıların her türlü hakaretlerine, aşağılamalarına rağmen yalvar yakar, süklüm püklüm hâlde Avrupa Birliği’nin ayaklarına kapanmaları, ruhî açıdan sıhhat alameti değil. Her Allahın günü, gece gündüz her yerde, siyaset kurumunda, eğitimde, basın yayın organlarında, her kurumda Avrupa’yı kutsama ayinleri ile sersemletilenler, o hâle gelmiş ki yüzüne de tükürülse, öptüğü ayaklar tarafından tekme de yese, sırnaşık bir hâlde Avrupa’ya tapınır hâle getirilmiştir. Bu zillet hâlinden süratle kurtulmamız gerekiyor.
Bugün maalesef Roma’nın çocukları ne pahasına olursa olsun zenginleşme ve soylu bir sınıfa mensup olma yani seçkin sınıfa dahil olma anlamındaki kendi sefil ve rezil değerlerini Attila’nın çocuklarına benimsetmişler ve asil değerleri olan soylu bir millete mensubiyet şuurunu kaybettirmişler. Günümüz Türk gençliğinin hayattan beklediği şey, yaşamasının amacı ve en büyük hedefi, Romalıların bu değerleri olmuştur. Çok para kazanacak, zengin olacak, lüks ve israf içinde yaşayacak, tüketmiş olmak için tüketecek ve imtiyazlı elit bir sınıf içinde yer alacak, vatan, millet, namus, din iman düşünmeyecek, sade bencil bir fert olarak dünya nimetlerinden sonuna kadar yararlanmakla yetinecek.
Bu amaca ulaşmak için gerektiğinde milletini çiğneyecek, vatanını satacak, ülkesini yabancılara peşkeş çekecek, yerli ve yabancı ihanet şebekeleriyle işbirliği yapacak, kendi millî varlığını ve millî devletini kendi elleriyle yok edecek, siyasetini, hukukunu, idaresini, ekonomisini, topraklarını batılılara teslim edecek ve bu tutumunu da dünyayla birlikte hareket etmek, içine kapanmamak, dışa açılmak, uygar dünyayla birlikte olmak, çağa ayak uydurmak olarak pazarlayacaktır.
Böyle bir Türkiyeli vatandaş, Türklüğünden çıkmış, kafası ve gönlü millî şuurdan boşaltılmış, özgüvenini kaybetmiş, ötekine tapınma mazoşizmine tutulmuş, kozmopolit, silik, renksiz, ufuksuz, tarihsiz ve geleceksiz, sıradan, cesediyle yaşayan bir mankurt olmuştur. Bugün mankurt Türkiyeliler, iğdiş edilmiş bireysel kimlikleriyle bencilleştirilip ruhsuzlaştırılarak millî değerlere bağlılık, milletine hizmet, milletini emperyalist Batı âleminin saldırılarından korumak, emperyalizme karşı soylu bir millî direniş ortaya koymak, kendisi olmak ve kendisi kalmak gibi asil değerlerden uzaklaşmış vaziyettedirler.
Avrupa Birliği’ne girme aldanışı ve oyalanışı içinde, Amerika’nın her türlü şeytanî planının uygulanmasında safçasına rol alma konumunda bırakılan milletin çocukları, batılıları üzmemek adına millî tarihlerini öğrenemez olmuşlardır. Millî tarih öğrenilmeden millî şuur kazanılamaz, millî şuur olmadan millet yararına çalışma, millet, devlet ve din adına gerektiğinde olağanüstü fedakarlık gösterme beklenemez, vatanın selameti, milletin geleceği, dirliği, birliği, düzeni kaygısı taşınmaz.
Millî hassasiyet sinirleri alınmış ve kozmopolit bir bireyselleşme sürecine terkedilmiş bu milletin zamanla tasfiye olup gitmesi, tarih sahnesinden çekilmesi istenmektedir. Global oyunun bireycilik, bencillik ruhunu hâkim kılma adına ortaya koyduğu bütün faaliyetlerin hedefi budur. Emperyalist derin küresel devlet istiyor ki, Türk çocukları, kendileri üzerinde oynanan oyunların farkına varmasın, sömürü düzenine çomak sokmasın, zulümlere direnmesin, millî şuurları uyanmasın, batılılar istedikleri her şeyi rahat rahat yapabilsinler, batılılar efendi Türkler köle, böylece şu fani dünyada geçinilip gidilsin.
Bu felakete karşı Türk aydınlarının ve devlet adamlarının geç kalmadan hemen bütün Türk milletini baştan başa yeniden millî şuurla donatması, eğitimini, kültürünü, sanatını, medyasını, ekonomisini, hukukunu, tarımını, iletişimini, siyasetini gayr-i millî, kozmopolit, Avrupa Birlikçi yörüngeden, hızla millî çizgiye çekmesi gerekmektedir.
Attila’nın torunlarının bugün, dedeleri gibi “Fakat soylu bir millettenim.” diyebilmeleri için köklü bir bilgilenme ve bilinçlenme devrimine ihtiyaçları vardır. Türk milleti, kendisine üfürülen global yalanlara karşı uyanık olmalı, özgüveni tam, bağımsız ve olgun bir şahsiyete ulaşarak doğru anlamda bireyleşmeli, yüzyıllar boyunca yoğrula yoğrula, incele incele tekamül etmiş olan millî değerleriyle yeniden buluşmalı, bunları fert ve millet hayatında içselleştirerek adam gibi bir millet olmalıdır. Ancak gerçek anlamda üretken bir fert ve ahenkli bir millet olduğu zaman dünya insanlığına bir dünya vatandaşı olarak katkı sağlayabilecektir.
Ferdî ve millî kimliği ve kişiliği olmayan ve kuru bir yığından ibaret olan insanların salt dünya vatandaşı, global köyün sakini olması demek, dünyanın başka milletlerinin sömürüsüne, paçavra gibi kullanımına, sivil değil sefil değerler bombardımanına açık olmak, zamanla asimile olup silinip gitmek demektir. İç ve dış Türk düşmanlarının Türk çocuklarına her Allahın günü “Türklükten bahsetmeyin, ırkçı olursunuz ha!, Türk mürk yok hepimiz insanız, kardeşiz, hepimiz küçük bir köy hâline gelen bir dünyada yaşıyoruz”, tavırlarıyla atmosferimizi zehirlemeleri hiçbir zaman iyi niyetli hümanist bir söylem ve yaklaşım değildir.
Emperyalizm, sömürmek, yutmak ve imha etmek istediği milletin önce millî kimliğini yok etmekle işe başlar. Millet çözülürse artık orada emperyalist sömürü düzenine direnecek mevziler kalmamış demektir. Onun için ülkemize dönük oluk oluk akan Avrupa Birliği ve Amerika kaynaklı fonlara, harcamalara, faaliyetlere bakarsak, bunların tamamına yakınının yüzyıllar boyunca inşa ettiğimiz millî yapımızı çözmeye, bölüp parçalamaya, milletimizi kozmopolit, bencil, milliyetsiz yapmaya, batılıların projelerini uygulayan mekanik birer memur hâlinde tutulmalarına yönelik olduğunu görürüz.
Son söz: Birey olunmadan millet, millet olunmadan dünya vatandaşı olunmaz.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Bahçeli'den yerel seçim öncesi mesaj
'Riskli ve tehlikelerle dolu'
Erdoğan'a 'beka sorunu' göndermesi
'Perdelik kumaştan kefen giyen 7 zibidi'
"İstanbul’u yapay zeka devriminin gözbebeği yapacağız"
BTP İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Diyarbakır mitinginde İstanbul mesajı verdi
'CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize...'
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Bahçeli'den yerel seçim öncesi mesaj
'Riskli ve tehlikelerle dolu'
Erdoğan'a 'beka sorunu' göndermesi
'Perdelik kumaştan kefen giyen 7 zibidi'
"İstanbul’u yapay zeka devriminin gözbebeği yapacağız"
BTP İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Diyarbakır mitinginde İstanbul mesajı verdi
'CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize...'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.