MİT düzenlemesine Yüksek Mahkeme'de muhalefet
Anayasa Mahkemesinin, MİT mensup-ları veya bazı kamu görevlileri hakkında ceza soruşturması yapılmasını Başbakanın iznine bağlayan Kanun'un iptal isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne 2 üye katılmadı
12.05.2013 00:00:00
Anayasa Mahkemesinin, MİT mensup-ları veya görevlendirilen bazı kamu görevlileri hakkındaki ceza soruşturmalarında Başbakanın izni şartını yeniden düzenleyen 6278 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptal isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne
2 üye katılmadı. Karara katılmayan Anayasa Mahkemesi Üyeleri Mehmet Erten ve Zehra Ayla Perktaş'ın karşı oy gerekçeleri de Resmi Gazete'de yayımlandı.
Mehmet Erten'in karşı oy gerekçesinde, "2937 sayılı MİT Kanunu'nun 26. maddesinde değişiklik yapma ihtiyacı duyulmasının temel nedenin, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca daha önce kamu görevlisi iken Milli İstihbarat Teşkilatına intisap eden müsteşarın her iki görev yerindeki eylemleri nedeniyle ve çalışma arkadaşları da dahil olmak üzere haklarında başlatılan soruşturmanın yapılabilmesini Başbakanın iznine tabi kılarak, bu kişilerin yargı önüne çıkmalarını engellemek suretiyle korunmalarını sağlanmak olduğunun, Kanun TBMM görüşülmesi sırasında Adalet Komisyonu raporlarına konan muhalefet şerhlerinden ve tutanaklara yansıyan konuşmalardan anlaşıldığı" görüşüne yer verildi.
Üye Pektaş'ın gerekçeleri
Üye Zehra Ayla Perktaş da karşı oy gerekçesinde, yeni düzenlemede MİT mensupları yanında belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin de Başbakanın iznine bağlı olarak soruşturma yapılabilecek olanlardan sayıldığı, diğer taraftan bu görevlilerin 5271 sayılı Kanunun 250. maddesinin birinci fıkrasına göre, kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılmasının da Başbakanın iznine tabi tutulduğu hatırlatıldı.
Böylece "soruşturma izninin" hem kişiler hem de olası suç unsuru yönünden kapsamının belirsiz hale geldiğinin anlaşıldığı belirtilen gerekçede, Anayasanın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik bir hukuk devleti olup, buna göre Devletin tüm organlarının Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı olması görev ve yetkilerinin bu çerçevede konulan yasalarla belirlenmesi, yürütme organına bırakılan yetkilerin açıkça gösterilmesi gerektiği kaydedildi.
2 üye katılmadı. Karara katılmayan Anayasa Mahkemesi Üyeleri Mehmet Erten ve Zehra Ayla Perktaş'ın karşı oy gerekçeleri de Resmi Gazete'de yayımlandı.
Mehmet Erten'in karşı oy gerekçesinde, "2937 sayılı MİT Kanunu'nun 26. maddesinde değişiklik yapma ihtiyacı duyulmasının temel nedenin, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca daha önce kamu görevlisi iken Milli İstihbarat Teşkilatına intisap eden müsteşarın her iki görev yerindeki eylemleri nedeniyle ve çalışma arkadaşları da dahil olmak üzere haklarında başlatılan soruşturmanın yapılabilmesini Başbakanın iznine tabi kılarak, bu kişilerin yargı önüne çıkmalarını engellemek suretiyle korunmalarını sağlanmak olduğunun, Kanun TBMM görüşülmesi sırasında Adalet Komisyonu raporlarına konan muhalefet şerhlerinden ve tutanaklara yansıyan konuşmalardan anlaşıldığı" görüşüne yer verildi.
Üye Pektaş'ın gerekçeleri
Üye Zehra Ayla Perktaş da karşı oy gerekçesinde, yeni düzenlemede MİT mensupları yanında belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin de Başbakanın iznine bağlı olarak soruşturma yapılabilecek olanlardan sayıldığı, diğer taraftan bu görevlilerin 5271 sayılı Kanunun 250. maddesinin birinci fıkrasına göre, kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılmasının da Başbakanın iznine tabi tutulduğu hatırlatıldı.
Böylece "soruşturma izninin" hem kişiler hem de olası suç unsuru yönünden kapsamının belirsiz hale geldiğinin anlaşıldığı belirtilen gerekçede, Anayasanın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik bir hukuk devleti olup, buna göre Devletin tüm organlarının Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı olması görev ve yetkilerinin bu çerçevede konulan yasalarla belirlenmesi, yürütme organına bırakılan yetkilerin açıkça gösterilmesi gerektiği kaydedildi.