(dünden devam…)
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "İmam Hasan" eserinden Mübahale ayeti ile ilgili bölümü aktarmaya devam ediyoruz:
"Bu olay, teferruat ve ayrıntılarını anlatmaya gerek kalmayacak kadar meşhurdur. Tarih, hadis ve tefsir kitaplarında bu olay çok detaylı bir şekilde beyan edilmişti. Burada önemli olan, Allah Teâlâ'nın bu ayette o yüce makama seçtiği kişilerin kimlerin olduğu ve bu ilahî seçimin medlûllarının beyanıdır. Tefsir, hadis ve tarih kitaplarına göre, Resûlullah'ın, Allah'ın emriyle bu ayetin örneklerine seçtiği kişiler, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'dir. Bunlardan başkası bu ayetin kapsamına girmez. (Sahih-i Müslim, c.4, 1871; Sünen-i Tırmizî c.5, s.225; Mesabin'us-Sünne, c.4, s.183; el-Kâmil fi't-Tarih, c.2, s.293; Esbabu'n-Nuzül, Vahidî, s.60; Tefsir'ur-Razi, c.8, s.81; Tefsir-ü Zemahşeri, c.1, s.368; Tefsir'ül Kurtubî, c.4, s.104; Tefsir-ü Nesefi, c.1, s.221).
Sa'd b. Ebi Vakkas der ki:
"De ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım" ayeti nâzil olunca Resûlullah (s.a.v.) Ali'yi, Fâtıma'yı, Hasan ve Hüseyin aleyhimusselam'ı çağırdı ve buyurdu ki: "Allah'ım! Bunlar Benim Ehl-i Beyt'imdir." (Müsned-i Ahmed, c.1, s.185; Müstedrek-u ala's-Sahihayn, c.3, s.150; Fethu'l Bari, c.7, s.105).
Câbir b. Abdullah'tan şöyle nakledilir:
"Kendimiz ve kendiniz'den maksat, Resûlullah ve Ali (a.s)'dır; 'oğullarımız'dan maksat Hasan ve Hüseyin'dir; 'kadınlarımız'dan maksat ise Fâtıma'dır." (Durr'ül Mensur, c.2, s.38,39).
Bu olayda Necran piskoposu da şu itirafı yapmaktadır: "Ben karşımda öyle yüzler görüyorum ki eğer bu yüzlerin sahipleri Allah'tan o dağın yerinden sökülmesini isteseler, Allah o dağı yerinden söker." (Nurü'l-Ebsar, s.122,123; Ruhu'l-Beyan Tefsiri, Beydavi Tefsiri, Sahih-i Tirmizî, c.2, s.166; Sünen-i Beyhaki, c.7, s.63; Sahih-i Müslim, Kitab-u Fedili's-Sahabe, Müsned-i Ahmed, c.1, s.85).
Bu ayet Ehl-i Beyt'in yeryüzünde yaşayan insanların en hayırlıları olduklarını ortaya koyan ilahi bir beyandır. Bu ayet ve ayetin inişine sebep olan olay Hz. Hasan'ın da içinde bulunduğu Ehl-i Beyt'in yüce konumlarına, üstün kişiliklerine, tartışmasız Allah'ın en sevdiği insanlar olduklarına en açık bir işarettir.
Ayette geçen "oğullarımız" ifadesi ile Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in kastedildiği hususunda bütün tefsir bilginleri görüş birliğindedir. (Tefsiru'l-Kummi, c.1, s.104; el-Hayatu's-Siyasiyye li'l-İmami'l Hasan, s.18,19; el-Mizan fi Tefsiri'l-Kur'an, c.3, s.368).
Zemahşeri, "Bu ayet Ashab-ı Kısa'nın üstünlüğü konusunda daha güçlüsü düşünülemeyecek derecede sağlam bir delildir" demektedir. (Mecmau'l-Beyan, c.2,s.452; Tefsir-i Razi, c.8, s.80; Hakaiku't-Tevil, s.114).
Mübahale olayından çıkan sonuçlar:
1- Bu olay göstermektedir ki, mübahale olayında yer alan kişiler tartışmasız Allah Resûlü'ne en yakın olan kimselerdir. Nitekim, Peygamber'le (a.s.) mübahaleye gelen hıristiyan reisleri de bunu kabul etmişlerdir.
2- Bu olay Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in çocuk yaşta ilahi emaneti yüklenmeye ehil olduklarının en açık kanıtıdır. "Hidayet Önderleri" adlı eserde Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in mübahale olayındaki durumu Hz. İsa ve Hz. Yahya'nın çocukluk dönemlerinde yüklendikleri vazifelere benzetilmektedir: "Bunun üzerine Meryem eli ile oğlunu göstererek onunla konuşmalarını önerdi. Onlar da, 'Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?' dediler. O sırada beşikteki çocuk dile gelerek, 'Ben Allah'ın kuluyum, O, bana kitap vererek beni peygamber yaptı' dedi." (Meryem: 29,30).
Yahya Peygamberin durumu da böyle… Nitekim yüce Allah onun hakkında şöyle diyor: "Allah ona, 'Ey Yahya, tüm gücünle bu kitaba sarıl' dedi. Ona daha çocukken hikmet verdik." (Meryem,12).
Bu olay yüce Allah'ın sadece Peygamberinin Ehl-i Beyt'ine özgü kıldığı menkıbelerin en faziletlilerinden biridir." (el-Mizan Tefsiri, c.3, s.224; Delailu's-Sıdk, c.3, bölüm 1, s.84).
3- İslam âlimleri bu mübahale olayından İmam Hasan ile İmam Hüseyin'in ne kadar faziletli oldukları sonucunu çıkarmışlardır. Bu âlimlerden biri olan İbn Ebi Hayyan bu konuda şöyle der: "Bu olay, (mübahale olayı) Hasan ile Hüseyin'in mübahale için ortaya çıkarıldıkları sırada mükellef sayıldıklarına delalet eder. Çünkü mübahale ancak buluğ çağında olan kişiler ile yapılır." (Bkz. İbn Ebi Hayyan, el-Bahru'l-Muhit, Mübahale ayetinin tefsiriyle ilgili bölüm).
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin; Peygamberimizin Sakif kabilesi ile zımme anlaşması yaptığı zaman şahit gösterildiler. (Burada imamların yanısıra Hz. Ali'nin şahitliği de kayda geçirildi). Rıdvan biatına iştirak ettiler. Peygamberin vefatından sonra, Fedek meselesinde bizzat Hz. Fâtıma tarafından şahit gösterildiler. Sakif kabilesiyle yapılan anlaşma ve imamların bu hadisede şahit gösterilmesi olayı hakkında Ebu Ubeyd şunları söyler: "Fıkıh ile ilgili bu hadis Hasan ile Hüseyin'in şahitliklerini ispat ediyor. Bu hadisin benzeri, bazı Tabiin'den de rivayet ediliyor. Bu rivayete göre çocuk yaştaki kişilerin şahitlikleri yazıya geçirilir, bu çocukların nesebleri sorgulanarak kabullenilir. Ve bu uygulama beğeni ile karşılanır. Şimdi de onun Peygamberimizin sünnetinde yer aldığını görüyoruz." (el-Emval, 279,280; İbn-i Şehraşub, c.4, s.12; İkdu'l-Ferid ve Medaini'den naklen).
Bilindiği gibi bu olay cereyan ettiği sırada imamlar bu sırada henüz beş yaşlarına bile basmamışlardı. Buradan bu iki zatın nasıl bir üstünlüğe sahip olduklarını daha iyi anlayabiliriz. Kaldı ki, "Bu yazı yazılırken sahabelerden Hâlid b. Said b. As, Peygamberimizin yanında idi. Ve yazının katibi Hâlid b. Velid idi. Buna rağmen bu iki kişi bu yazının şahitleri olarak kayda geçirilmemiştir." (el-Hayatu's-Siyasiyye li'l-İmamil Hasan, Allame Amili, s.44).
Öte yandan, imamların Rıdvan biatına da iştirak etmeleri de üzerinde durulması gereken bir olaydır. Bu bağlamda Şeyh Müfid şöyle der: "Bu iki imamın kemallerinin ve yüce Allah nazarındaki ayrıcalıklarının delillerinden biri, Peygamberimizin onlardan biat almış olmasıdır. Elimizdeki bilgilere göre Peygamberimiz geleceğin bu iki imamından başka hiçbir çocuktan biat almadı…" (el-İrşad, s.219, Fedek,Kazvini, Hamiş, s.16).
Hz. Fâtıma da Peygamberimizin uygulamalarının aynısını yerine getirerek oğullarını Fedek meselesinde şahit göstermiştir. Zira Hz. Peygamberin uygulaması bu yöndeydi."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020