Mustafa Kemal'den 'Askere Din Kitabı'

Geçenlerde askere giden bir arkadaşımın yemin töreni için Balıkesir'e gitmiştim. Kışlaya girdiğimde herkesin en çok konuştuğu şey yemekhanede bulunan "Allah'ımıza hamd olsun, milletimiz var olsun" şeklinde değişen yemek duasıydı. 
Her zamanki gibi Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına İslam dinini AKP'nin getirdiğini düşünüyorlardı. "Tanrımıza hamd olsun" duasının Atatürk döneminde değil sonrasında gelen sözde Atatürkçü iktidarlar döneminden getirilen bir uygulama olduğunu da muhtemelen fazla bilen yoktur, biz yine hatırlatmış olalım.
Rahmetli Attila İlhan'ın dediği gibi Atatürk'ün yanlış anlaşılmasındaki en büyük sebep O'nu vefatından sonra yanlış adamların temsil etmesi.
Esasında bu iktidar döneminde bir yere İslam'ın geldiği falan da yok; bir önceki yazımda domuz etiyle ilgili yapılan icraatları yazmıştım, bu, iddiamı sağlamlaştırmak için yeterli olsa gerek.
Gelelim yukarıda bahsettiğim 'Askere Din Kitabı'na?
1925 yılında bizzat Atatürk'ün kontrolünde basılan kitabın içinde; iman esasları, Peygamber Efendimizin örnek kişiliği ve askerliği, İslam'da cihad, ahlak ve vazife şuuru, ruh terbiyesi, hükumet ve vatanımıza karşı vazifelerimiz, Kur'an'da vatan müdafaası gibi onlarca konu vardı.
Atatürk, Mehmetçiğimizi sadece silah bakımından değil, hem maddi hem manevi açıdan hazırlamıştır. Çünkü Atatürk her fırsatta Türk ordusunun Peygamber ocağı olduğunu söylerdi.
Hatta Atatürk'ün vefatına kadar askere, Kur'an'a el bastırılıp yemin ettirilirdi.
Sadece bununla da kalınmamış, örnek olarak 1932 yılının Ramazan ayında Hafız Saadettin Kaynak'ı orduya Kur'an okutulması için görevlendirmiş, askerliğin faziletlerini anlatan bazı surelerin Türkçe ve Arapça olarak okutulmasını emretmiştir.
Mustafa Kemal her yıl Çanakkale şehitleri için mevlid okutmuştur. Bunun için Hafız Yaşar Okur'u bizzat görevlendirmiştir. 1923 yılında Şehit Mehmet Çavuş Abidesi önünde Çanakkale şehitlerine mevlid okurken ansızın yağmur yağmaya başlamış fakat Hafız Yaşar, yağmura rağmen mevlide devam etmiştir.
Sonraki gelişmeleri Hafız Yaşar şöyle anlatmaktadır: "Ertesi akşam Dolmabahçe Sarayı'na gittim. Ata'mın huzurlarına kabul edildim. Çanakkale merasiminin tafsilatını verirken bu fırtına bahsine gelince Atatürk, o yağmur ve rüzgara rağmen mevlide devam edişime o kadar mütehassis oldu ki, hiç unutmam... Elini tekrar masaya vurarak, 'Aferin Hafızım, çok güzel yapmışsın. Vazife başında iken taş yağsa, insan yerinden kıpırdamaz' diye iltifatta bulundular."
Bugün bayrağımızın, vatanımızın, ezanlarımızın daim olması için görev yapan Türk ordusu varsa, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık için milletimizi kenetlemesi ve mayası sapasağlam olan bir Türkiye Cumhuriyeti ve Türk ordusu inşa etmesi sayesindedir.
İşte biz bu yüzden Mustafa Kemal'in askerleriyiz.