Ayet-i kerimede Cenab-ı Hak; "Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır" (Lokman, 31/20) buyuruyor. Bütün bu mükevvenat sana hizmet için verilmiştir. Bir gaye olmazsa, bu verilen şeyin hesabını vermek de çok zordur. Her şeyin hesabı sorulacaktır. Her nefesin, hatta her zerrenin dahi hesabı sorulacaktır. O manada insanın Vacibü'l Vücud olan Rabbinin maksadını bilerek elindeki malzemeyi değerlendirmesi, kainattaki varlıkları şekilden şekle sokup, O'nun rızasını kazanacak tarzda kompoze etmesi, çocuklarının rızkını kazanması, düşmanına karşı direnmesi, insanıyla, milletiyle geçinmesi, düşkünlere yardım etmesi, fakiri-fukarayı gözetmesi, kısaca bütün bu hallerin tamamı ibadet olmuş oluyor. O ruhu yakaladığın zaman halin de, ruhun da, fikrin de, bedenin de ahsen-i takvim bir mahiyet arzediyor. Ayet-i kerimede; "İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emîn beldeye yemin ederim ki, biz insanı ahsen-i takvîm/en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik" (Tîn, 95/1-5) buyuruluyor. O'ndan uzaklaşırsa insan, ayet-i kerimede buyurulduğu veçhile "hayvandan da aşağı" bir konuma düşüyor. Allah korusun, kaybolup gidiyor. Madem bir maksat için yaratıldık. O halde o maksat için bu alemde bulunan insan deneniyordur. "Sadece dünyanın geçici olan nimetleri ile hayatını sür" maksadı yoktur. Zaten Cenab-ı Vacibu'l Vücud Hazretlerinin buyurduğuna göre dünya bir oyundur, oyuncaktır. "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?" (En'am, 6/32 ve diğer ayetler).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.