O da bilmiyo!

Üç yaşındaki oğlunun bir kâğıda dikkatle bir şeyler çiziktirdiğini gören Anne:- Oğlum! Ne yapıyorsun? Diye muhabbetle sorar:-  Aykadasım Ayse'ye mektup yazıyoyum!Anne, gülümser. Tombul yanağından bir makas alarak:- Ama Oğlum; sen okuma-yazma bilmiyorsun ki!- Önemli değil Anne! Ayse de bilmiyooo! Bos vey! Atalar; "Çocuktan al haberi!" Demişler ya, Vallahi boşa değilmiş!Okuma-yazma bilmeyen çobanların; usta-çırak ilişkisiyle öğrendikleri dilsiz kaval nağmeleriyle bir arada tuttuğu, suya götürüp getirdikleri, yüzlerce koyun içinden en besilisini ve onun da etinin en lezzetli yerini, çoban sığırtmacından kopya alarak seçmeye mecbûruz!Okuma-yazma bilmez çoban yancısının sığırtmacından alınan kopya ile de seçim ancak bu kadar oluyor!Kızsak da, öfkeden kudursak da, küfrün binini bir solukta sıralasak da; İleri Demokrasi adlı bölücü-ayrıştırıcı-öteleyici-ötekileştirici sistem sayesinde; "Bizden olmayan" birini, bizden olmayanlar seçtiler!Demokrasi'likten İleri Demokrasi'liğe terfi ettirilen; "Gücü yeten yetene!" kurallı İleri sistem sayesinde artık Köşk'te, "Bizden olmayan" biri var!Talih Kuşu; on iki yılda on kere, Bizden olmayan'ın başına kondu! Başımıza kuş cırtladığında, "Talihim döndü, şans yüzüme gülecek!" saflığıyla Milli Piyango alıp, amorti çıkmayınca, cırtlayan kuşa küfreden demokrat bir toplum olduk!Duyduğumuz; yanık, dilsiz kaval nağmesi hep aynı! Yanık dilsiz kavalı çalan Dilsiz Çoban, aynı! Dilsiz Çoban'ın, dilsiz kavalla çaldığı yanık ezgi ile suya susuz götürüp, susuz getirdiği; "Go..nün gılıyııxx!" böğürtülü kalabalık aynı!Çobanımız aynı, cırtlayan kuş aynı, dilsiz kaval aynı, dilsiz kavala üfleyen nefesi kuvvetli okur-yazar olmayan; "Dokunmanın bile ibadetten" sayıldığı kavalcı aynı!Benden Pes!Benden; selamsız sabahsız, vedâsız eyvallahsız bir veda!Artık benden söz:Eyy Başımın belâsı benden olmayanların başı!Eyy takmadığım yüzüğümün kirlenmiş kaşı!Eyy öfkemin gözyaşı!Eyy benden oy almadan seçilen Cumhurun Başı!Söz, artık hakkında bir şey yazmayacağım!Artık sana kızmayacağım da, söz!Çünkü ayrı dillerden konuşuyor, yazışıyoruz! Sen konuşuyorsun ben dinlemiyorum; ben yazıyorum, sen okumuyorsun!"Okuyup özetini getirenler"den birine; on iki yıldır aynı makamla çaldığın dilsiz kavalla yönettiğin; "Lider uçurumdan atlarsa peşinden atlamak töredir!" ezberindeki zavallıları teslim ederek çıkabileceğin en son yere çıktın!Sıfır Sorun'lu Sırf Sorun danışmanın; son toplantıda yaptığı selamlamadan, beni okuduğunu, kapasitesi kadar taklit ettiğini, -canım çok acısa da- istihza ile gülümseyerek seyrettim, gördüm!Beni, kimliğimi, kapasitemi ve karakterimi mutlaka bilirsin de; bilmeyen dilsiz kaval dinleyicileri de bilsinler diye bir daha kendimi de tanıtayım:Ben, Türk'üm Elhamdülillah!"Ne mutlu Türk'üm diyene" diyeni baş tacı eden Türk Milletindenim!Benim ayaklarımın altında, senin aksine; "Her türlü milliyetsizlik, kansızlık, cibilliyetsizlik, her türlü melezlik" var!Kurda kıyamam, kurt köpeği ayaklarımın altındadır!Kürt başımın tâcıdır, "Kürtçü" diye dolaşan bölücü PeKeKe'li keneler ayaklarımın altındadır!Müslümana, mü'mîne kıyamam hâşâ; Allah ile aldatanlar, Mâûn mücrîmleri, kindar dinciler, camilerde gölgelenen, erkek deveye dişi diyen 21.yy. Muâviye taraftarları, ayaklarımın altındadır!Bir daha aynı yerden geçmeyeceğimize göre; bir daha hiç bir kavşakta yollarımız kesişmeyeceğine göre, hiç beraber yürümediğimize ve asla yürümeyeceğimize göre; senin ayaklarının altındaki sana, benim ayaklarımın altındaki bana!Hadi bakalım kolay gelsin!Ölesiye istediğin piramitin sivri zirvesinde; tek başına oturabildiğin kadar otur artık! Beni, Sen'den kurtarana şükürler olsun!Ben artık Eric Hoffer'ın, "Kesin İnançlılar"da tarif ettiğini inandığım bir kanaat önderinin makalesinde okuduğum; "Bir tanrıya inanmayan kitle hareketleri, doğup yayılabilir ama bir şeytana inanmayanın şansı yoktur!" şüphe ve dikkati ile okuyup özet getirenlerden birini, seyredeceğim! Bana da kolay gelsin! Çünkü o da okuma-yazma bilmiyo!"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...