Oval Ofis'te geyik muhabbeti

Başbakan R. T. Erdoğan'ın Amerika ziyaretini Türkiye adına "fiyasko" diye nitelemek dahi mümkün değildir. Keşke "fiyasko" şeklinde bir nitelemeyi yapmak mümkün olsaydı? Zira Fiyasko da iddia şarttır. İddia olacak ki, iş, fiyasko ile sonuçlanmış olsun. Nitekim Venedik'te şişe işçileri, şişede en ufak bir hata olduğu vakit, onu alelade şişe olarak kullanılması için kenara koyuyorlardı. Böylece, meselâ "güzel" olabilecek bir vazo "fiyasko" ile neticeleniyordu...Erdoğan'ın W. G. Bush'u ziyaretini tanımlamak öyle kolay değil.Erdoğan, ABD'ye niye gitti, Washington'u neden su yoluna çevirdi?Şunun için gittim demiyor Başbakan.Türk devleti veya Türk milleti namı hesabına herhangi bir "talepte bulunma iddiası" yok Erdoğan'ın.İki stratejik ortak, Oval Ofis'te, şöyle bir kahve yudumlayalım, cigara tellendirelim, geyik yapalım diye mi gitti Erdoğan?! Elbette değil tabii.Ajandasında pek çok başlık vardı; ama Bush-Erdoğan arasındaki muhabbet sebebiyle "ziyaret", "geyik muhabbeti"ne dönüşü verdi. Kıbrıs ve AB başlıkları, geyik muhabbetinde "çerez" sayılabilir. Arkanızdayız, haklısınız demiş Bush? Öyle çok da laf etmemiş; daha ziyade "işari" konuşmuş.Kerkük için "özel statü" istemiş Erdoğan; Bush kafa sallamış.PKK terörü mü? PKK'nın adını bile ağızlarına almadılar. Söz "terör" kavramı etrafında dönüp dolaşmış; ama PKK'nın adı-sanı dahi geçmemiş. Öyle diyor Erdoğan. PKK'nın reklamını yapmamak içinmiş? Şu "üst düzey algılama"ya bakın Allah aşkına.İşgalin taşeronları Talabani ve Barzani'nin diplomatik manevralarıyla "Ankara-PKK ateşkesi" veya "PKK koordinatörlüğü" seviyesinde "terör aşını pişiren" ABD değil mi? Talabani kendinden konuşabilir mi? Ya Barzani?Kim PKK terörü hususunda hangi Bush'tan ne bekliyor o halde?!Ama Başbakan Erdoğan, "Bush'un kararlılığını gözlerinin içinden bizzat okumuş". Basın toplantısında dünyanın huzurunda işte bu ifadeyi kullanabiliyor; geyik muhabbetinin düzeyini varın siz hesap edin.Erdoğan'ın, sayın Bush, onlarca şehit verdiğimiz şu PKK terörü işinde "sınır ötesi operasyon"umuza dahi rıza göstermediniz, bu ne biçim ortaklık diyecek hali yoktu elbette? Siz "hayali bir tehdit" uğruna dünyanın öbür tarafından kalkıp Afganistan'ı, Irak'ı işgal ediyorsunuz, Lübnan'ı tarümar ettiriyorsunuz; ama iş bize gelince "gerçek-reel ve somut terör olan PKK" hususunda geçen haftalarda arz ettiğimiz en basit operasyonlarımıza dahi göz yummadınız, diyecek pozisyonu yoktu Erdoğan'ın.Kimse, şu Amerikalı subaylar, "bölünmüş Türkiye'li ve Kürdistan'lı BOP haritaları"nı dağıtıp duruyorlar, hayırdır inşallah, demesini beklemiyordu Erdoğan'dan? Zaten öyle bir soruyu aklından bile geçirmedi. Çünkü, Bush'un şu cevabının hazır olduğunu biliyordu: Bu haritalar, sadece bizim askeri kurmaylarımızın elinde dolanmıyor, bizzat BM haritaları bunlar. Annan'ın haritaları? Nitekim BM denetimindeki Kosova'da bu haritalar okullardaki coğrafya derslerinde okutuluyor.Başkan Bush'un bu cevabı vermesi doğaldı; çünkü bu haritaları Kosova'da bizzat BM yayıyor, eğitim araçları olarak kullanıyor.Diyeceksiniz ki, madem öyle, o zaman, terör üstüne ne geyik yaptılar ortaklar?Erdoğan, terör konusunda epeyce uzun konuşulduğunu açıkladı.Terör derken, bizim hergün üç-beş şehit verdiğimiz terör değil? Küresel terör.Ne miymiş o?Ortadoğu'da İran'ın nükleer tırmanışı, Afganistan'da ecnebi askerlerine karşı artan direniş, İsrail'in tecavüz ve taarruzları karşısında demir yumruk gibi işleyen müdafaa ve intifada?Bush'a göre terör bu, BOP'a göre terör bu.Erdoğan, eş başkanı olduğu BOP'un tanımlarına aykırı davranacak, "bunlar terörden ziyade "müdafaa direnişleridir", asıl terör PKK'nınkidir" diyecek değildi herhalde? BOP başkanı Bush'un dediklerini tekrarladı, tabii biz de İran'ın nükleer çalışmalarından rahatsızız, bizi de tehdit ediyor, türünden destek çıktı.Tam bu nokta "geyik muhabbeti"nin bam telidir.BOP'un eş başkanı olarak Erdoğan'ın "BOP'lu tecdid-i nikah" sadedinden ikrar ve beyanları sergilediği andır. Bush sevinmiştir, cesaretlenmiştir, kuvvet toplamıştır.Erdoğan, Bush'un bu vaziyetinden ve gözlerinden, Çankaya'ya doğru adım adım yürüyebilirsin müsaadesini okumuştur. Lakin bu okuma, harfsiz ve kelimesiz olmuştur. Erdoğan'ın "gözlerinin içinden okudum" cümlesi öylesine bir ifade değildir.Bush'un harfsiz ve kelimesiz destek konuşmalarını, kafa kulağıyla değil, gönül kulağıyla dinlemiştir, Bush'un gözlerinden okumuştur? Çekilen fotoğraflara bakınız; Bush bile buna şaşırmıştır.Bundan sonrasında olup-bitecekleri varın siz hesap edin?Siz de gönül terazinizle tartın bakalım BOP'u, eş başkan Erdoğan'ı ve işgalci Başkan Bush'u? Koyun bakalım gönül kefenize Erdoğan'ın bu ziyaretini ve "geyik muhabbeti"ni, ne çıkacak?!Yooo? Hiç gerek yok.BOP'tan bugüne kadar işgal, kan ve gözyaşından gayrı ne gördü insanlık ki, bundan sonra ne görsün.Ama Erdoğan için ufukta görünen somut bir gerçek daha var ki, bundan böyle artık öyle kolay kolay dilediği gibi iş göremeyecek? Bush'un BOP'una "eklenti"lemeye çalıştığı Türkiye'nin ve Türk Medeniyeti'nin sahipsiz olmadığını eş başkan Erdoğan da anlayacak? O zaman işte bu "geyik muhabbeti" zihnine çullanmış karabasan bir hatıra olarak kalacak.