Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ankara İl Başkanlığı'nın düzenlediği partiye katılım programında, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların tavsiye ettikleri ekonomik programlarda emisyonun arttırılmasını ciddi bir tehlike unsuru olarak gösterdiklerine dikkat çekerek, bu sebeple nakit kıtlığı yaşanan piyasalarda üretim ve kalkınmadan söz edilemediğini belirttiBağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ankara İl Başkanlığı'nın düzenlediği partiye katılım programında, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların tavsiye ettikleri ekonomik programlarda emisyonun arttırılmasını ciddi bir tehlike unsuru olarak gösterdiklerine dikkat çekerek, bu sebeple nakit kıtlığı yaşanan piyasalarda üretim ve kalkınmadan söz edilemediğini belirtti. Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)'nın, toplam mal ve hizmet üretiminin belli bir dönem içerisinde ne kadar arttığını gösteren ölçü olduğunu belirten BTP Genel Başkanı, "Bir ekonominin büyümesi, GSMH' nın artışı ile orantılıdır. Dengeli bir gelir dağılımında, GSMH'nın artması ülke vatandaşlarının refah seviyesinin artması demektir. GSMH' nın artması yani ekonominin sağlıklı büyümesi, işsizliğin azalması, tüketim gruplarının alım gücünün yükselmesi ve TL'nin talep edilir hale gelmesi gibi olumlu makro ekonomik sonuçlar doğurur. Bunun yanında firmalar kâr ettikleri için daha fazla gelir ve satış vergisi öder, devlet bütçesinin de gelirler yükselir" şeklinde konuştu.
Tedavülde GSMH'nin yüzde 30'u kadar para şart
GSMH'nın yüzde 30'unun piyasalarda para olarak bulunmasının zaruretinin iktisatta bilinen bir gerçek olduğunun altını çizen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, "Piyasada tedavülde bulunması gereken bu para, insan vücudundaki kan gibidir. Nasıl vücutta olması gereken kan miktarı zaruri ise, bu nispette paranın da tedavülde olması bir zarurettir. Bu, iktisadın bir kuralıdır; devlet, ticari hayatın sağlıklı bir şekilde işlemesi için bu oranı korumalıdır" dedi.
IMF'nin para oyunu rantiyeciye yarıyor
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların tavsiye ettikleri programlarda emisyonun arttırılmasını ciddi bir tehlike unsuru olarak göstermeye çalıştıklarına dikkat çekerek "Bu anlayışın bir neticesi olarak piyasada mutlak bir para kıtlığı görülmektedir. Paranın kıt oluşu faizleri yükseltmektedir. Böyle bir ortamda girişimciler emek ve üretime yatırım yapmak yerine, servetlerini devlete kiraya vererek, parayla para kazanma gibi rantiyeci bir gelir yöntemini benimsemektedirler. Böyle bir durum parayı belli ellerde bloke etmiş ve tekelleştirmiştir. Kıymeti olmayan parayı faiz yoluyla pahalı hale getirmiştir. Bu durum parayı belli ellerde toplamanın yanında, ülke ekonomisi açısından hayati öneme sahip emisyonun piyasadan çekilmesine sebep olmaktadır" şeklinde konuştu. Milli Ekonomi anlayışına göre ekonomideki durgunluğu aşmak ve ticari hayatı hareketlendirmek için öncelikle piyasada bulunması gereken emisyon hacminin yüzde 3'lerden yüzde 30'lara çıkartılacağını söyleyen Prof. Dr. Baş, "Böylece ekonominin büyüme oranı çerçevesinde emisyon hacmi arttırılarak piyasadaki para dengesi korunacaktır" dedi.
Tedavülde GSMH'nin yüzde 30'u kadar para şart
GSMH'nın yüzde 30'unun piyasalarda para olarak bulunmasının zaruretinin iktisatta bilinen bir gerçek olduğunun altını çizen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, "Piyasada tedavülde bulunması gereken bu para, insan vücudundaki kan gibidir. Nasıl vücutta olması gereken kan miktarı zaruri ise, bu nispette paranın da tedavülde olması bir zarurettir. Bu, iktisadın bir kuralıdır; devlet, ticari hayatın sağlıklı bir şekilde işlemesi için bu oranı korumalıdır" dedi.
IMF'nin para oyunu rantiyeciye yarıyor
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların tavsiye ettikleri programlarda emisyonun arttırılmasını ciddi bir tehlike unsuru olarak göstermeye çalıştıklarına dikkat çekerek "Bu anlayışın bir neticesi olarak piyasada mutlak bir para kıtlığı görülmektedir. Paranın kıt oluşu faizleri yükseltmektedir. Böyle bir ortamda girişimciler emek ve üretime yatırım yapmak yerine, servetlerini devlete kiraya vererek, parayla para kazanma gibi rantiyeci bir gelir yöntemini benimsemektedirler. Böyle bir durum parayı belli ellerde bloke etmiş ve tekelleştirmiştir. Kıymeti olmayan parayı faiz yoluyla pahalı hale getirmiştir. Bu durum parayı belli ellerde toplamanın yanında, ülke ekonomisi açısından hayati öneme sahip emisyonun piyasadan çekilmesine sebep olmaktadır" şeklinde konuştu. Milli Ekonomi anlayışına göre ekonomideki durgunluğu aşmak ve ticari hayatı hareketlendirmek için öncelikle piyasada bulunması gereken emisyon hacminin yüzde 3'lerden yüzde 30'lara çıkartılacağını söyleyen Prof. Dr. Baş, "Böylece ekonominin büyüme oranı çerçevesinde emisyon hacmi arttırılarak piyasadaki para dengesi korunacaktır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.