Powell no't very well

Kendine hayran kalmanın orijinal tabiri var; Narsizm.

Fakat vallaa da billaa da narsist değilim.

Olaylar, bende böyle bir hissin oluşmasına sebep oluyorsa bunda da benim suçumun olmadığını herkes kabul eder.

Bu serenatın sebebi ne diye soran olursa.

Dünkü yazım. Hani şu "Sad dam'ın gazı" başlıklı yazım.

Ben o yazıda bütün meselenin "Saddam'ın gazından" ibaret olduğunu yazdım.

Yazımın matbaadaki mürekkebi henüz kurumadan, saat 15:30'da, yani M. Ali Birand'ın 'Manşet' programından 30 dakika sonra, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell Irak'a açacakları savaşın sebebini oluşturacak delilleri sıralıyordu.

Her biri birbirinden sağlam belgelere dayanan(!) bu deliller dönüp dolaşıp "gaz" olgusunda düğümleniyordu.

İşte beni narsist olmaya sevk eden şey, bu tarihî gerçeği koskoca ABD Dışişleri Bakanı'ndan yaklaşık 12 saat önce tespit etmiş olmam.

İmdi siz söyleyin, benim yerimde olsanız, narsist olmaz mısınız?

Hadi diyelim mevsim yüzünden narsist olmadınız, ayvasist, ya da, armudist olmaz mısınız?

Şöyle bir savunma yapmak isteyebilirsiniz;

Sen de yazdın bu "gaz" konusunu ama, Powell bir de ses kaydı sundu cümle aleme diye bir kontrsavunma yapmak isteyen olursa, ben de hooop derim.

Aynı ses bandı bende de vardı, ama yayınlamadım.

İlle de bant derseniz, ben de bol limonlu kant derim.

İşte bant, işte kant.

-Merhaben bik, ya İbrahim!

-Merhameben ya merhaben ya Abuzittin! Niddin?

-İsma' lî yâ İbrahim. İsma' min fadlık yâ İbrahim.

-Esmaü bik yâ Abuzittin, tafaddal.

-Ehlen ve sehlen yâ İbrahim, ehlen ve sehlen.

-Ayva yâ Abuzittin ehlen ve sehlen, ufak ufak dehlen yâ Abuzittin! (Yazar Türk okuyucunun selameti için bant kaydının bundan sonrasını Türkçe'ye tercüme ederek veriyor. Etrafa verdiğimiz rahatsızlıktan özür dileriz)

-Yâ İbrahim beni duyuyor musun?

-Duyuyorum ya Abuzittin.

-Ya İbrahim gazın var mı?

-Anlayamadım ya Abuzittin, masraf olmayacaksa tekrar eder misiniz?

-Ya İbrahim gaz dedim, gaz, gazın var mı?

-Sorduğun suale bak ya Abuzittin, o kadar kuru fasulyeden sonra gaz olmaz mı? O aşçının canı cennete! Kaç kez dedim kuru fasulyeyi suda beklet, sonra süt ile pişir, pişir ki, gazını alsın. Bilmiyorsan Rize Pazar'da Hüsrev'e sor.

-İmdi beni dinle ya İbrahim!

-Dinliyorum ya Abuzittin.

-Ya İbrahim, şimdi müsait bir bölgeye git, amma ve lakin, beni dinle sakin sakin, casus uçaklarından, radarlardan saklanarak git. Git ve o "gazı" havaya sal!

Kaset bu minval üzre uzar gider.

Bu çok önemli ve derin ispatlı, en önemlisi de en fazla CIA'den doğma CNN'i ve Dışişleri Eski Bakanı İlker Türkmen'i ve CNN Dış politika danışmanı Yalım Eralp'ı ikna eden Powell, doğuştan esmer olan yüz rengi, utancından mı bilinmez konuştukça kızarıyordu.

Daha ilmî ifadeyle, sütlü neskafe olan yüz rengi, konuşmanın ortalarında sütsüz kahveye yerini bırakıyordu.

Powell konuşmasını yaparken arkasında uzmanları vardı.

Biri sürekli salonu gözlerken, bir diğeri de, konseydeki değişik ülke temsilcilerinin konuşma esnasında yüzlerinin aldığı şekli not ediyor olsa gerekti.

"Tamam bize bu kadar delil yeter" diyenlere söylenecek bir şey yoktu.

Belki de sadece İngiltere temsilcisi için söz konusu idi bu.

Geri de kala kala, bu kadar ispatlı delile karşı utancından yüzü kızaranlar kalıyordu.

İşte elinde kağıt kalem bunları not ediyor olsa gerekti, Powell'ın arkasındaki görevli.

Bu durumda olanlara "ikna odalarında" el atılacaktı.

Dün yazdım, yine tekrar edeyim.

ABD şeyini yırtsa Türkiye gibi sadık müttefik bulamaz.

Powell bu kadar delile rağmen, çok az ülkeyi ikna edebilirken, bizimkiler, delile melile gerek kalmadan çoktan ikna olmuştu bile.

Unutmadan şunu ben yazayım, siz de aklınızın bir köşesine iyice kayıt edin, Colin Powel'in sunduğu "deliller", özellikle de bant kaydı, ABD'nin kafasına taktığı her ülke için ve özellikle de Arapça konuşan ülkelere savaş açma gerekçesi içeriyordu.

Bu delilleri hazırlayan "uzamanlar" bu formatı esas almış olsa gerekti.

Aynen 42 numara ayakkabı gibi.

O numaradaki her ayağa uygun.

Maazallah, eğer Irak'a savaş açılır, hedefe varılırsa, sırada hangi ülke varsa, aynı deliller, üzerlerinde ufak tefek oynamalar yapılarak piyasaya sürülecek.

Nasıl bir değişiklik?

Coğrafî değişiklik. Ağaç, nehir, yeşillik.

Tabii asıl sebep, petrol ve diğer yer altı zenginlikleri.

Türk medyasının "köşe taşları" Powell'in konuşmasına puan verdi.

"Bu kadar paraya bu kadar turşu" özdeyişini hatırlatan ve insanı tırlatan, köşe taşlarımızın yaptığı tahliller, Powell'e verdiği puanlar üç aşağı beş yukarı aynıydı.

Son söz; ABD'nin niyeti, "Bütün dünyaya rağmen Irak'a savaş açmak olmasın!?"

Ne de olsa bu bir kowboy filmidir ve sheriff hürdür.