Pireyi deve, öküzü düve yapmada üstümüze yoktur.
Durur dururuz sonunda bir şey buluruz.
Ülkesinin yarısını kaybeden ABD'li bizden çok daha soğukkanlı.
Her işin altından bir Çapanoğlu çıkarmada da üstümüze yoktur hani.
Oysa ki, her işin bir izahı,
Her hüznün bir mizahı,
Her mazlumun bir ahı,
Her saltanatın bir padişahi vardır ve olmalıdır da.
"Mazlumun ahı indirir şahı". Dünyada şah kalmadığı için tedavülden kaldırılan boş sözlerden biri.
Şu kürre-i arzda her saniye, hatta her salise binlerce olay olur.
Umursamayız.
Umursanacakları umursamayız, Umursanmayacakları umursarız.
Biraz; "Topkapılı Topal Osman, topu ayağıyla parlatırsa..." gibi oldu ama olsun, siz ne demek istediğimi anladınız eminim.
Son taktığımız şey, güzide vekillerimizin ortalama 3 milyar oluveren maaşları
Alt tarafı üç milyar.
Üst tarafını kimse bilmiyor.
Üç milyar yani 2 bin dolar bile etmiyor.
Hayatının en verimli çağını; vatanın yücelmesi, amcanın kalkınması, sülalenin refahı ve kayınvalidenin siftahı için harcayan insanın maaşının ne olmasını istiyorsunuz?
100 dolar, yani 150 milyon mu?
Size bir soru; 150 milyon mu çok, 2 bin mi?
Bu insan, bir vekil, müvekkilinin Mutlu veya Anamurlu olması için çalışırken gönlü rahat olmalı.
Maaştır, geçimdir bu işlerle uğraşmamalı.
Başka şeyler düşünürse, memleketi nasıl düşünsün?
Bir vekil düşünün (sade düşünün) sabaha kadar gözüne bir damla uyku girmemis. Ne olacak bu vatanın hali diye bir sağa bir sola dönmüş yatağında.
Aynı saatlerde biz mışıl mışıl uyumuşuz.
Sabah erken saatte yola koyulup işbaşı yapacak.
Vatan için.
Bizim için yani.
Tam ceketini giyip evden çıkacağı sırada mutfaktan bir ses yankılanır:
- Selami, pazar parasi bıraktın mı?
Hayda, Atilla Mayda.
Oldu mu şimdi?
Olmadı.
Adam memleketi mi düşünsün, pazar parasını mı?
Böyle bir vekilden değil, müvekkilden bile hayır gelmez bu vatana.
Sade bu kadar mı?
Değil tabi.
Mutfaktan gelen sese yaramaz yumurcak, cak, cak, cakın sesi karışır:
Baba defteyim yıytıldı.
Bana paya vey.
Defter bu yırtıltıysa ne yapayım, Ace ile yıkasaydın o zaman yırtılmazdı diyemezsin.
Ya da ne bileyim, bir vekilin oğlunun yırtık ayakkabı ile dolaştığını düşünün.
Hem de Ankara'da, Ankara'nın göbeğinde.
Hergün müfettişlerin biri gidiyor, diğeri geliyor.
Oğlu yırtık ayakkabı giyen bir vekilin ülkesinin kredi notu ne olur?
Tabi ki eksi olur.
Hatta iyi haber alan bir kaynaktan duydum, "bana ne ben de isterim" diye ayağını yere vurduğu için ayakkabısı patlayan kızını, devlete zarar verdiği için bir vekilimiz evlatlıktan çıkarmış.
Ya!
Yok efendim Çemiskezek'te otursun vekiller diyemezsiniz.
Derseniz, öyle her istediğinizi yiyemezsiniz.
Patronu bir başka patronla; sen az çaldın, ben çok çaldım tatlı rekabeti içinde olan bir TV'nin haber spikeri bir aslan vekile soruyor:
- Efendim 50 milyon eğitim yardımı almak için Ankara'nin göbeğinde saatlerce insanlar sırada beklerken...
Lafa bak, hizaya gel.
Ankara'nin göbeğinde beklemeyecek de Bâlâ'da mi bekleyecek.
Yardım Ankara'nın göbeğinde verildiği için insanlar da orada bekliyor, Ankara'nın kalçasında, göğsünde ya da diz kapağında bekleseler iyi mi olacaktı?
Olmayacaktı.
Cüzdanlar da dolmayacaktı.
Aslan vekil kükredi: Ben sizin patronun şu kadar milyon dolar çaldığını söylesem iyi mi olur?
Spikerin suratı şamdan,
Badanalı kalmış akşamdan.
İçinden; ayyy ben ne yaptım diyor ve susuyor.
Tabi denilenleri de yutuyor.
Devam ediyor aslan vekil; biz sizin patronların götürdüklerine susuyoruz siz de susun.
Hem sonra vatandaş para için sırada beklerken, vekillerimiz nerede bekliyor?
Onlar da sırada bekliyor, oy vermek için.
Saatlerce.
Hem sonra, vatandaş ömründe defaetle 50 milyon kuyruğunda bekleme şansına sahip, ama vekillerin birden çok seçilme olasılıkları fazla değildir.
Bu atasözü de Ankara yöresine ait; "Haram helal ver Allah, Hasan kulun yer Allah."
Ben teklif ediyorum;
Sayin vekillerin eşleri ve çocukları da maaşa bağlansın.
Alsın yengemiz maaşını, marul mu alacak, maydanoz mu seçecek, manikür pedikür mü yaptıracak, yaptırsın da vekillerin iş günü zayolmasın.
Huzur içinde gitsin işine,
Çay neskafe ısmarlasın eşine,
Protez taksın dişine,
Bazan gitsin ihale peşine
Bakmasın üçüne beşine,
Birseyler düşer sana ve kardeşine.
Tebrikler vekiller.
Ve dahi baklagiller,
Son bir not; vekalet verdigimiz avukatın ne kadar maaş aldığını sorguluyor muyuz da vekalet verdiğimiz vekilin maaşını sorgulamaya kalkışıyoruz?
Hadi son bir not daha; Bu yaz sayın Demirel'in Kibarcıkla yaptığı TV konuşmasından sonra kaleme alınmıştır.
***
Kılçık:
Yakalanan bunca kaçak işçi, iki de bir yurt dışına yardım için giden Kemal Derviş'ten etkilenip de bu yola başvurmasın.
Durur dururuz sonunda bir şey buluruz.
Ülkesinin yarısını kaybeden ABD'li bizden çok daha soğukkanlı.
Her işin altından bir Çapanoğlu çıkarmada da üstümüze yoktur hani.
Oysa ki, her işin bir izahı,
Her hüznün bir mizahı,
Her mazlumun bir ahı,
Her saltanatın bir padişahi vardır ve olmalıdır da.
"Mazlumun ahı indirir şahı". Dünyada şah kalmadığı için tedavülden kaldırılan boş sözlerden biri.
Şu kürre-i arzda her saniye, hatta her salise binlerce olay olur.
Umursamayız.
Umursanacakları umursamayız, Umursanmayacakları umursarız.
Biraz; "Topkapılı Topal Osman, topu ayağıyla parlatırsa..." gibi oldu ama olsun, siz ne demek istediğimi anladınız eminim.
Son taktığımız şey, güzide vekillerimizin ortalama 3 milyar oluveren maaşları
Alt tarafı üç milyar.
Üst tarafını kimse bilmiyor.
Üç milyar yani 2 bin dolar bile etmiyor.
Hayatının en verimli çağını; vatanın yücelmesi, amcanın kalkınması, sülalenin refahı ve kayınvalidenin siftahı için harcayan insanın maaşının ne olmasını istiyorsunuz?
100 dolar, yani 150 milyon mu?
Size bir soru; 150 milyon mu çok, 2 bin mi?
Bu insan, bir vekil, müvekkilinin Mutlu veya Anamurlu olması için çalışırken gönlü rahat olmalı.
Maaştır, geçimdir bu işlerle uğraşmamalı.
Başka şeyler düşünürse, memleketi nasıl düşünsün?
Bir vekil düşünün (sade düşünün) sabaha kadar gözüne bir damla uyku girmemis. Ne olacak bu vatanın hali diye bir sağa bir sola dönmüş yatağında.
Aynı saatlerde biz mışıl mışıl uyumuşuz.
Sabah erken saatte yola koyulup işbaşı yapacak.
Vatan için.
Bizim için yani.
Tam ceketini giyip evden çıkacağı sırada mutfaktan bir ses yankılanır:
- Selami, pazar parasi bıraktın mı?
Hayda, Atilla Mayda.
Oldu mu şimdi?
Olmadı.
Adam memleketi mi düşünsün, pazar parasını mı?
Böyle bir vekilden değil, müvekkilden bile hayır gelmez bu vatana.
Sade bu kadar mı?
Değil tabi.
Mutfaktan gelen sese yaramaz yumurcak, cak, cak, cakın sesi karışır:
Baba defteyim yıytıldı.
Bana paya vey.
Defter bu yırtıltıysa ne yapayım, Ace ile yıkasaydın o zaman yırtılmazdı diyemezsin.
Ya da ne bileyim, bir vekilin oğlunun yırtık ayakkabı ile dolaştığını düşünün.
Hem de Ankara'da, Ankara'nın göbeğinde.
Hergün müfettişlerin biri gidiyor, diğeri geliyor.
Oğlu yırtık ayakkabı giyen bir vekilin ülkesinin kredi notu ne olur?
Tabi ki eksi olur.
Hatta iyi haber alan bir kaynaktan duydum, "bana ne ben de isterim" diye ayağını yere vurduğu için ayakkabısı patlayan kızını, devlete zarar verdiği için bir vekilimiz evlatlıktan çıkarmış.
Ya!
Yok efendim Çemiskezek'te otursun vekiller diyemezsiniz.
Derseniz, öyle her istediğinizi yiyemezsiniz.
Patronu bir başka patronla; sen az çaldın, ben çok çaldım tatlı rekabeti içinde olan bir TV'nin haber spikeri bir aslan vekile soruyor:
- Efendim 50 milyon eğitim yardımı almak için Ankara'nin göbeğinde saatlerce insanlar sırada beklerken...
Lafa bak, hizaya gel.
Ankara'nin göbeğinde beklemeyecek de Bâlâ'da mi bekleyecek.
Yardım Ankara'nın göbeğinde verildiği için insanlar da orada bekliyor, Ankara'nın kalçasında, göğsünde ya da diz kapağında bekleseler iyi mi olacaktı?
Olmayacaktı.
Cüzdanlar da dolmayacaktı.
Aslan vekil kükredi: Ben sizin patronun şu kadar milyon dolar çaldığını söylesem iyi mi olur?
Spikerin suratı şamdan,
Badanalı kalmış akşamdan.
İçinden; ayyy ben ne yaptım diyor ve susuyor.
Tabi denilenleri de yutuyor.
Devam ediyor aslan vekil; biz sizin patronların götürdüklerine susuyoruz siz de susun.
Hem sonra vatandaş para için sırada beklerken, vekillerimiz nerede bekliyor?
Onlar da sırada bekliyor, oy vermek için.
Saatlerce.
Hem sonra, vatandaş ömründe defaetle 50 milyon kuyruğunda bekleme şansına sahip, ama vekillerin birden çok seçilme olasılıkları fazla değildir.
Bu atasözü de Ankara yöresine ait; "Haram helal ver Allah, Hasan kulun yer Allah."
Ben teklif ediyorum;
Sayin vekillerin eşleri ve çocukları da maaşa bağlansın.
Alsın yengemiz maaşını, marul mu alacak, maydanoz mu seçecek, manikür pedikür mü yaptıracak, yaptırsın da vekillerin iş günü zayolmasın.
Huzur içinde gitsin işine,
Çay neskafe ısmarlasın eşine,
Protez taksın dişine,
Bazan gitsin ihale peşine
Bakmasın üçüne beşine,
Birseyler düşer sana ve kardeşine.
Tebrikler vekiller.
Ve dahi baklagiller,
Son bir not; vekalet verdigimiz avukatın ne kadar maaş aldığını sorguluyor muyuz da vekalet verdiğimiz vekilin maaşını sorgulamaya kalkışıyoruz?
Hadi son bir not daha; Bu yaz sayın Demirel'in Kibarcıkla yaptığı TV konuşmasından sonra kaleme alınmıştır.
***
Kılçık:
Yakalanan bunca kaçak işçi, iki de bir yurt dışına yardım için giden Kemal Derviş'ten etkilenip de bu yola başvurmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024