Ramazan-ı şerifimiz mübarek olsun

Dost meclislerinde konuşulurken birbirimize hatırlatırız üç aylara şu kadar vakit kaldı, bu kadar gün kaldı diye. Derken üç aylar geldi ve ilki olan Allah'ın ayı olan Recep yani Şehrullah. Akabinde Şehru Muhammed olan Resulullah'ın ayı Şaban-ı şerif. Nihayet Ümmeti Muhammed'e verilen Ramazan-ı şerife neredeyse eriştik, erişeceğiz inşallah. Gölgesi üstümüzde. Allah hakkıyla idrak etmeyi nasip etsin.

"On bir ayın sultanı" olarak andığımız Ramazana bu değeri veren bizzat Allah'tır. Ramazan, Kur'an-ı Kerim'de adı anılan tek aydır.

Bu ay hem "Kur'an" hem de "oruç" ayıdır.

Ramazan ayı Resulü Ekrem'in ümmetine verilen çok özel bir ay.

Bu ay Allah'ın rahmetinin coştuğu bir ay.

Bu ay Kur'an-ı Kerim'in indiği bir ay.

Bu ay teravih namazlarının kılındığı bir ay.

Resul-i Ekrem, Ramazan gecesi, yatsıdan sonra sahabeye 20 rekât namaz kıldırmıştı. Sonra farz zannedilir de Müslümanlar güç yetiremezler diye, bir kısmını yalnız kılmayı tercih etti. 'Kim teravih namazını inanarak ve sevabını Allah'tan umarak kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır' diyerek teravih adı verilen bu namaza teşvik etti. Ramazan ayında Mescidi-i Nebî'de bu günlerin şerefine daha çok kandil yakılırdı. 

Bu ay iftarların, sahurların olduğu bir ay.

Sahura kalkmazsan sünneti terk etmiş olursun. Zira sahur sünnettir. Hem de sünnet-i müekkededir yani kavi sünnettir. Peygamberimiz sahuru hiç bırakmamıştır. Hatta Resulü-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem"  "İftarı tacil ediniz, sahuru tehir ediniz" buyurmuştur. Yani akşam ezanı okundu, top patladı, "şu namazı kılayım da orucu sonra açayım" dersen olmaz, günahkâr olursun. Ezan okundu mu hemen orucunu açacaksın. Önce orucu açacaksın, sonra eğer açlığa dayanma gücün varsa, namazı kılacaksın. Yok, aklın yemekte kalacaksa, huzursuz namaz olmaz, önce karnını doyur, sonra namazını kıl. Sahur tehir edilecek, yani en nihâyete bırakılacak. Bazısı "hemen yiyeyim de yatayım" diyor, o makbul değil. Azıcık zahmeti var belki ama Resul'ün sünnetine uymak lâzımdır. Çünkü felâh ondadır.

Bu ay bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini içinde saklayan bir ay.

Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. (Kadir Suresi 97: 1-5)  

Ramazan, hayatımızın en bereketli zamanlarından biridir. Kısacık ömrümüze sığan bir yeni ömürdür âdeta. İçinde bulunan Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Bu da seksen küsur yıla tekabül eder. Çoğumuzun görmeyi hayal bile edemediği yaşlara erişmiş, üstelik ömrünü Allah'a ibadetle geçirmiş bir müminin sevapları bağışlanır bu gecede bize.  

Evveli ve ahiri hayır olan bir aydır Ramazan. Allah'ın bize büyük bir lütuf ve ikramıdır.

Bu ay cehennem kapılarının kapanıp Cennet kapılarının açıldığı bir ay.

"Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır." (Buhârî, Savm 5, Bed'ul-halk 11; Müslim, Sıyâm 1, 2, 4, 5)

Bu nimetlerin farkında olan iman sahipleri bu mübarek ayın gelişini dört gözle, sevinçle, heyecanla beklerler.

Bu sevincin bir tezahürü sonucu bu kıymetli misafirin gelişinin şerefine evler, işyerleri temizlenir, süslenir. Bu sevinç gayri iradidir. Kimler bu sevinci yaşar? Elbette ki Allah ile arası iyi olanlar.

Allah ile arası iyi olmayanlara oruç gayet ağır bir ibadettir.

Bunlar belki de Ramazan ayının gelmesini hiç istemezler.

Ancak kalpleri Resulü Ekrem ve Ehl-i Beyt'inin sevgisi ile dolu olanlar Ramazan-ı şerifi muhabbetle, özlemle beklerler, sevinçle karşılarlar.

Bu ay aynı zamanda infak ayıdır, ikram ayıdır.

Çoğu mümin bu ayda malına, mülküne tekabül eden zekât miktarını hesap eder. Ramazan ayı içerisinde zekâtını, hayrını, fitresini dağıtarak müminlerin gönüllerini hoş ederler.

Bilindiği gibi Mümin Allah'ın ismi şerifidir. Allah kendi ismini kalbi Resulü Ekrem ve Ehl-i Beyt sevgisiyle dolu olan kullarına da vermiştir. Bu kullarına da mü'min demiştir, Rabbim layık eylesin. Ne büyük nasip, ne büyük bir şeref.

Bu ayda mü'min kulların gönüllerini hoş edenler aynı zamanda Hak Teâlâ'nın rızasını da kazanırlar.

Ramazan-ı şerif geldiği zaman, başta Hz. Peygamber Sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem olmak üzere tüm mü'minleri bir sevinç ve coşku kaplardı. Herkes bu manevi iklimden olabildiğince istifade etmeye çalışır, her anını dolu dolu geçirmeye gayret ederdi.

Rabbim bizlere de Ramazan-ı şerifi dolu dolu geçirenlerden eylesin. Dua ve sabır ilacı ile Ramazan-ı şerifte Oruç ibadetiyle ötelere uzanıp; bizi haktan uzaklaştıran yolları tüketelim, yolları bitirelim, terk edelim.

Güzelliği örten, örtüleri kaldıralım. 

Bu mübarek ayın bereketi ile ince hikmeti çekip çıkaralım, kendimize gelelim.

Uzayan gecelerde, derinliklerde, Allah (c.c), Resulü ve Ehl-i Beyt'i ile olalım.

 Dillerin, sözlerin durduğu o karanlık, yalnız kaldığımız o yerde, bir yar isteyelim, o karanlıkta yar olsun bize ve Rahmetin sahibine sığınalım o bize merhametiyle sahip olsun.

Ramazan-ı şerifimiz mübarek olsun, Allah bizi nice ramazanlara eriştirsin…