Siyaseti, bin yıllık Türk Devleti'nin kendini tasfiyesi anlamın agelen Avrupa Birliği'ne üyelik sevdasına kilitlenmiş, ekonomisi, tarımı, üretimi, istihdamı IMF'nin insafına terkedilmiş, kültürel hayatının, sanat, faaliyetlerinin üzerine kilise-haç gölgesi düşmüş bir ülkenin insanları olarak çok hassas günlerden geçtiğimize inanıyoruz.
Hızı, her geçen gün biraz daha artan fırtınanın ve oluşan dev dalgaların karşısında yegane dalgakıranlardan biri olarak Safahat'ı görüyor ve öneriyoruz. Safahat'ı okudukça, "Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar"ın daha 80-100 yıl önce bizim vatan topraklarımıza, bizim dedelerimize nasıl canice, hunharca saldırdığını, koca bir imparatorluğu nasıl paramparça ettiğini görüyoruz, tüylerimiz ürpererek şahit oluyoruz.
Bugün maskeli, boyalı-cilalı yüzü ile karşımıza çıkan Avrupa'nın, Avrupalının, insan haklarından, özgürlüklerden yana imiş gibi rollere soyunan haçlı dünyasının; ne kadar yapmacık, ne kadar yalancı hilekar olduğunu Safahat'ın sayfaları bize söylüyor.
Sayı Başbakanımız'dan, Milli Eğitim Bakanı'mızdan istirham ediyoruz, Milli şairimizin vefat yıldönümünde, Aralık ayı içinde Safahat'ı lütfen bir kez daha okusunlar. İl Milli Eğitim Müdürlüklerine yazılar göndererek bütün okullarda Safahat'ı okuma, anlama ve anlatma seferberliği ilan etsinler.
Topyekün millet olarak, ilk meclisimizin defalarca ayakta dinleyip alkışladığı İstiklal Marşımızda:
Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
diye haykıran ceddimiz Mehmet Akif'e kulak verelim:
***
Ey cemaat, yeter Allah için olsun uyanın...
Sesi pek korkunç öter sonra kulaklarda çanın!
***
Hiç sıkılmaz mısınız Hazret-i Peygamber'den
Ki uzaklardaki bir mü'mini incitse diken,
Temiz kalbinde o sıkıntının duyarmış acısını.
Peygamber'in ruhu sizden elbette olur davacı.
Ey cemaat, uyanın! Yoksa hemen gün batacak.
Uyanın! Korkuyorum pişmanlık gecesi gelip çatacak.
***
Peygamber yurdu bu toprak; şehitler burcu bu yer;
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer!
Dışı baştanbaşa bir büyük neslin hatıralarıyla;
İçi de boydan boya milyonla şehit cesediyle doludur.
Şehadete öyle doymuş ki bu öksüz toprak:
Oh, bir sıksa insan otları, kan fışkıracak!
Böyle bir yurdu elinden çıkaran aşağılık nesil,
Yerin üstünde horlanır, yerin altında ise rezil!
Hem vatan gitti mi, size bir başka vatan yoktur;
Çünkü mirasyedi dilenci her kapıdan kovulur!
***
Bağımsızlığın değerini azıcık bilmek için,
Yıkılıp çöküşün uğursuz çehresine bir bakınız:
Yarılıp sanki zemin uğrayıvermiş, yer yer
Bin sefil ordu ki fertleri: Bütün aileler.
Hepsi aç, bir paraları yok, kadın erkek çıplak;
Sokağın ortası ev, kaldırımın sırtı yatak!
Geziyor çiğneyerek bunları yüzlerce köpek,
Satılık namus cevheri arıyor: Kâr edecek!
Sen işin yoksa namaz kılmak için mescit ara...
Kimi camilerin artık kocaman bir opera;
Kiminin göğsüne haç, boynuna takmışlar çan,
Kimi olmuş balo vermek için pek güzel meydan!
Vuruyor bando şu karşımda duran minberde;
O, sizin secdeye baş koyduğunuz mermerde,
Dişi, erkek bir alay murdar ayak dans ediyor;
Kırıtmalar, kahkahalar kubbeyi gümbürdetiyor!
Avlu baştan başa binlerce dilenciyle dolu...
Eski sahipleri ülkenin kapamışlar da yolu,
El açıp yalvarıyor yeni sahiplerine!
"Bir zamandan beri için için ağlayan cemaat, bu levhanın karşısında feryadını tutamadı. Caminin içi, bir mahşer yerine döndü. O kargaşa arasında ihtiyarın ne söylediği bir süre işitilmedi. Bu yüzden o da beş on dakika beklemek zorunda kaldı."
Bu sizin ağlamanız bir başkasınınkine benzedi:
Endülüs tacı elinden alınan bahtı kara
O güzel ülkeyi yabancılara verip savuşurken,
Bir kayanın sırtına tırmanır, etrafa bakar.
Bırakıp çektiği cennet gibi zümrüt ovalar;
Başlar ağlatmaya zavallıyı hüngür hüngür!
Karşıdan valide sultan bunu pek haklı görür,
Der ki: "çarpışmadın erkek gibi düşmanlarla;
Şimdi hiç yoksa kadınlar gibi olsun, ağla"
***
Bırakın matemi yahu! Bırakın feryadı:
Ağlamak fayda verseydi, babam kalkardı.
Not: Safahat'tan aldığımız şiirler,
Prof. Dr. Ömer Faruk Huyugüzel ve ekibinin
sadeleştirdiği çalışmadan alınmıştır.
Hızı, her geçen gün biraz daha artan fırtınanın ve oluşan dev dalgaların karşısında yegane dalgakıranlardan biri olarak Safahat'ı görüyor ve öneriyoruz. Safahat'ı okudukça, "Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar"ın daha 80-100 yıl önce bizim vatan topraklarımıza, bizim dedelerimize nasıl canice, hunharca saldırdığını, koca bir imparatorluğu nasıl paramparça ettiğini görüyoruz, tüylerimiz ürpererek şahit oluyoruz.
Bugün maskeli, boyalı-cilalı yüzü ile karşımıza çıkan Avrupa'nın, Avrupalının, insan haklarından, özgürlüklerden yana imiş gibi rollere soyunan haçlı dünyasının; ne kadar yapmacık, ne kadar yalancı hilekar olduğunu Safahat'ın sayfaları bize söylüyor.
Sayı Başbakanımız'dan, Milli Eğitim Bakanı'mızdan istirham ediyoruz, Milli şairimizin vefat yıldönümünde, Aralık ayı içinde Safahat'ı lütfen bir kez daha okusunlar. İl Milli Eğitim Müdürlüklerine yazılar göndererek bütün okullarda Safahat'ı okuma, anlama ve anlatma seferberliği ilan etsinler.
Topyekün millet olarak, ilk meclisimizin defalarca ayakta dinleyip alkışladığı İstiklal Marşımızda:
Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
diye haykıran ceddimiz Mehmet Akif'e kulak verelim:
***
Ey cemaat, yeter Allah için olsun uyanın...
Sesi pek korkunç öter sonra kulaklarda çanın!
***
Hiç sıkılmaz mısınız Hazret-i Peygamber'den
Ki uzaklardaki bir mü'mini incitse diken,
Temiz kalbinde o sıkıntının duyarmış acısını.
Peygamber'in ruhu sizden elbette olur davacı.
Ey cemaat, uyanın! Yoksa hemen gün batacak.
Uyanın! Korkuyorum pişmanlık gecesi gelip çatacak.
***
Peygamber yurdu bu toprak; şehitler burcu bu yer;
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer!
Dışı baştanbaşa bir büyük neslin hatıralarıyla;
İçi de boydan boya milyonla şehit cesediyle doludur.
Şehadete öyle doymuş ki bu öksüz toprak:
Oh, bir sıksa insan otları, kan fışkıracak!
Böyle bir yurdu elinden çıkaran aşağılık nesil,
Yerin üstünde horlanır, yerin altında ise rezil!
Hem vatan gitti mi, size bir başka vatan yoktur;
Çünkü mirasyedi dilenci her kapıdan kovulur!
***
Bağımsızlığın değerini azıcık bilmek için,
Yıkılıp çöküşün uğursuz çehresine bir bakınız:
Yarılıp sanki zemin uğrayıvermiş, yer yer
Bin sefil ordu ki fertleri: Bütün aileler.
Hepsi aç, bir paraları yok, kadın erkek çıplak;
Sokağın ortası ev, kaldırımın sırtı yatak!
Geziyor çiğneyerek bunları yüzlerce köpek,
Satılık namus cevheri arıyor: Kâr edecek!
Sen işin yoksa namaz kılmak için mescit ara...
Kimi camilerin artık kocaman bir opera;
Kiminin göğsüne haç, boynuna takmışlar çan,
Kimi olmuş balo vermek için pek güzel meydan!
Vuruyor bando şu karşımda duran minberde;
O, sizin secdeye baş koyduğunuz mermerde,
Dişi, erkek bir alay murdar ayak dans ediyor;
Kırıtmalar, kahkahalar kubbeyi gümbürdetiyor!
Avlu baştan başa binlerce dilenciyle dolu...
Eski sahipleri ülkenin kapamışlar da yolu,
El açıp yalvarıyor yeni sahiplerine!
"Bir zamandan beri için için ağlayan cemaat, bu levhanın karşısında feryadını tutamadı. Caminin içi, bir mahşer yerine döndü. O kargaşa arasında ihtiyarın ne söylediği bir süre işitilmedi. Bu yüzden o da beş on dakika beklemek zorunda kaldı."
Bu sizin ağlamanız bir başkasınınkine benzedi:
Endülüs tacı elinden alınan bahtı kara
O güzel ülkeyi yabancılara verip savuşurken,
Bir kayanın sırtına tırmanır, etrafa bakar.
Bırakıp çektiği cennet gibi zümrüt ovalar;
Başlar ağlatmaya zavallıyı hüngür hüngür!
Karşıdan valide sultan bunu pek haklı görür,
Der ki: "çarpışmadın erkek gibi düşmanlarla;
Şimdi hiç yoksa kadınlar gibi olsun, ağla"
***
Bırakın matemi yahu! Bırakın feryadı:
Ağlamak fayda verseydi, babam kalkardı.
Not: Safahat'tan aldığımız şiirler,
Prof. Dr. Ömer Faruk Huyugüzel ve ekibinin
sadeleştirdiği çalışmadan alınmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025