Rahatsız oldular.
"Milliyet" şaibeliler rahatsız oldular.
Karanlık sermayenin yerli piyonları,
Her türlü yalanın şampiyonları,
Rahatsız oldular.
Şu ana dek,
dedikleri "dedik"
çaldıkları "düdük"
özellikleri "hödük" olanlar rahatsız oldular.
Yirmi yıldır "yemsiz" kalanlar rahatsız oldular.
Hevesleri "kursaklarında",
Gayeleri "bağırsaklarında" kalanlar rahatsız oldular.
Son şansları "kopyalanmak" olanlar rahatsız oldular.
Neden mi?
Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın millet tarafından adeta bir "millî kahraman" ilan edilmesinden.
20 seneden fazla bir zamandır konuşan, yazan bir insanın ağzından bu ülke aleyhinde bir tek kelimelik sözün çıkmamasından.
Hemen her fırsatta, vatan sevgisini işlemesinden.
Her konuşmasında birlik ve beraberlikten bahsetmesinden.
Rahatsız oldular.
Doğruya, ülkenin ve ülke insanının yararına olan her şeye, her ne pahasına olursa olsun sahip çıkmasından.
Ülkeyi vatanıyla milletiyle bölmeyi amaçlayan, "Dinlerarası diyalog" maskeli "misyonerlik" faaliyetlerine ne pahasına olursa olsun karşı çıkmasından rahatsız oldular.
Rahatsız oldular.
Her teklifi onur kırıcı,
Her şartı karalayıcı,
Her beyanı milleti aşağılayıcı,
Bir yandan bizi, iki milyon Ermeni'nin katili ilan eden, bir yandan da 35 bin insanımızın katiline dokunma yasağı koyan ve ona ayda 50 milyar masrafla bakmayı emreden AB'ye tek başına karşı çıkan Prof. Dr. Haydar BAŞ olduğu için rahatsız oldular.
Yıllardır, her fırsatta devlete, bayrağa düşman olarak gösterdikleri insanların, aslında devlete ve bayrağa düşman değil, tam aksine sevdalı olduğunu ispat ettirdiği için Prof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Bunu ispat sadedinde, kadın-erkek, genç, ihtiyar, kapalı-açık, yüz binleri;
Ellerinde bayrak,
Dillerinde "bu vatan bizimdir bizim kalacak" sloganı ile meydanlara doldurduğu için Prof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Saatlerce süren bu mitinglerde ülke aleyhinde, değerlerimizi aşağılayacak bir kareyi yakalayamadıkları için, yani "yemsiz kaldıkları" için rahatsız oldular.
Miting meydanlarında "konmak için müsait bir leş" bulamadıkları için rahatsız oldular.
Rahatsız oldular.
Kurtuluş Savaşı yıllarından daha kötü bir dönemi geçirdiğimiz bir zamanda "yeniden Kuvayi milliye" hareketini başlattığı için Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Ortaya koyduğu ve tamamı kendisine ait, orijinal ve ülkenin kurtuluşu için tek ve son çare tezleri yüzünden Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Kamuoyu araştırmalarından "gümbür gümbür" gelmekte olan BTP'nin mimarı olduğu için Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Yılların yanlışına meydan okuyarak, "milletin gözbebeği" olan askerle milletin düşman değil dost olduğunu ve sonsuza dek dost kalması gerektiğini her ortamda haykırdığı için Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Yüz binlerin bir ağızdan;
"Bu vatan bizimdir, bizim kalacak"
"İşte lider, işte başbakan"
"Hocamız bizim her şeyimizsin"
dediği için rahatsız oldular.
Bu saldırıların "Ermeni soykırım iddialarını ret ve ulusal bütünlük" mitinglerinden sonra başlaması çok düşündürücüdür.
O mitingler sonrası, sanki her biri Ermenistan'dan gelmiş onlarca müfettişi her gün, her saat kurumlarımıza gönderdiler.
Bir kanunsuzluk bulamayanlara, sizin gözünüzden kaçmış olabilir diyerek bekleyen diğer ekibi devreye soktular.
Konu uzmanlarının dudaklarını uçuklatacak komik gerekçelerler önceden karalaştırılan "hedefe" varmaya çalıştılar.
Hevesleri kursaklarında kaldı.
Sayın Pof. Dr. Haydar BAŞ her fırsatta kanunlara son derece bağlı kaldığı için rahatsız oldular.
Olsunlar, olmalılar ve hep olacaklar.
Onlar rahatsız olmasaydı, biz rahatsız olurduk.
Rahatsız olmasalardı, kendimizden şüphe ederdik.
Bu milletle paylaşacak hiçbir değeri olmayanların, bu milletin bağrına bastığı Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız olmamaları bizi rahatsız ederdi.
Damarlarında dolaşan yetim hakkı kanla hayatlarını sürdürenlerin Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız olmamaları bizi rahatsız ederdi.
Rahatsız olmalılar, olacaklar.
Çünkü "Nisan yağmuru nebatata can verir, kobra yılanlarının da gözünü kör eder".
Çok rahatsız oldular.
Olsunlar, olmalılar ve hep olacaklar.
Çünkü; "Köpeklerin havlaması bulutlara zarar vermez".
Daha da ileri gidebilirler.
Bu kalleşlik onların karakterinde meknuzdur/saklıdır.
Salon organizelerimizi sabote edebilirler.
Aramıza karışıp bazı adilikler de yapabilirler.
Ama bu millet,
Ak süte düşmüş bir kıl,
Hamura düşmüş bir sinek,
Çiti geçmiş bir inek,
Boşa havlayan bir köpek,
için ne yapıyorsa onlar için de aynısını yapar.
Cinsine göre, önce "hoşt" der, olmazsa cımbızla alır "uygun" yere, gübreliğe atar.
"Milliyet" şaibeliler rahatsız oldular.
Karanlık sermayenin yerli piyonları,
Her türlü yalanın şampiyonları,
Rahatsız oldular.
Şu ana dek,
dedikleri "dedik"
çaldıkları "düdük"
özellikleri "hödük" olanlar rahatsız oldular.
Yirmi yıldır "yemsiz" kalanlar rahatsız oldular.
Hevesleri "kursaklarında",
Gayeleri "bağırsaklarında" kalanlar rahatsız oldular.
Son şansları "kopyalanmak" olanlar rahatsız oldular.
Neden mi?
Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın millet tarafından adeta bir "millî kahraman" ilan edilmesinden.
20 seneden fazla bir zamandır konuşan, yazan bir insanın ağzından bu ülke aleyhinde bir tek kelimelik sözün çıkmamasından.
Hemen her fırsatta, vatan sevgisini işlemesinden.
Her konuşmasında birlik ve beraberlikten bahsetmesinden.
Rahatsız oldular.
Doğruya, ülkenin ve ülke insanının yararına olan her şeye, her ne pahasına olursa olsun sahip çıkmasından.
Ülkeyi vatanıyla milletiyle bölmeyi amaçlayan, "Dinlerarası diyalog" maskeli "misyonerlik" faaliyetlerine ne pahasına olursa olsun karşı çıkmasından rahatsız oldular.
Rahatsız oldular.
Her teklifi onur kırıcı,
Her şartı karalayıcı,
Her beyanı milleti aşağılayıcı,
Bir yandan bizi, iki milyon Ermeni'nin katili ilan eden, bir yandan da 35 bin insanımızın katiline dokunma yasağı koyan ve ona ayda 50 milyar masrafla bakmayı emreden AB'ye tek başına karşı çıkan Prof. Dr. Haydar BAŞ olduğu için rahatsız oldular.
Yıllardır, her fırsatta devlete, bayrağa düşman olarak gösterdikleri insanların, aslında devlete ve bayrağa düşman değil, tam aksine sevdalı olduğunu ispat ettirdiği için Prof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Bunu ispat sadedinde, kadın-erkek, genç, ihtiyar, kapalı-açık, yüz binleri;
Ellerinde bayrak,
Dillerinde "bu vatan bizimdir bizim kalacak" sloganı ile meydanlara doldurduğu için Prof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Saatlerce süren bu mitinglerde ülke aleyhinde, değerlerimizi aşağılayacak bir kareyi yakalayamadıkları için, yani "yemsiz kaldıkları" için rahatsız oldular.
Miting meydanlarında "konmak için müsait bir leş" bulamadıkları için rahatsız oldular.
Rahatsız oldular.
Kurtuluş Savaşı yıllarından daha kötü bir dönemi geçirdiğimiz bir zamanda "yeniden Kuvayi milliye" hareketini başlattığı için Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Ortaya koyduğu ve tamamı kendisine ait, orijinal ve ülkenin kurtuluşu için tek ve son çare tezleri yüzünden Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Kamuoyu araştırmalarından "gümbür gümbür" gelmekte olan BTP'nin mimarı olduğu için Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Yılların yanlışına meydan okuyarak, "milletin gözbebeği" olan askerle milletin düşman değil dost olduğunu ve sonsuza dek dost kalması gerektiğini her ortamda haykırdığı için Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız oldular.
Yüz binlerin bir ağızdan;
"Bu vatan bizimdir, bizim kalacak"
"İşte lider, işte başbakan"
"Hocamız bizim her şeyimizsin"
dediği için rahatsız oldular.
Bu saldırıların "Ermeni soykırım iddialarını ret ve ulusal bütünlük" mitinglerinden sonra başlaması çok düşündürücüdür.
O mitingler sonrası, sanki her biri Ermenistan'dan gelmiş onlarca müfettişi her gün, her saat kurumlarımıza gönderdiler.
Bir kanunsuzluk bulamayanlara, sizin gözünüzden kaçmış olabilir diyerek bekleyen diğer ekibi devreye soktular.
Konu uzmanlarının dudaklarını uçuklatacak komik gerekçelerler önceden karalaştırılan "hedefe" varmaya çalıştılar.
Hevesleri kursaklarında kaldı.
Sayın Pof. Dr. Haydar BAŞ her fırsatta kanunlara son derece bağlı kaldığı için rahatsız oldular.
Olsunlar, olmalılar ve hep olacaklar.
Onlar rahatsız olmasaydı, biz rahatsız olurduk.
Rahatsız olmasalardı, kendimizden şüphe ederdik.
Bu milletle paylaşacak hiçbir değeri olmayanların, bu milletin bağrına bastığı Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız olmamaları bizi rahatsız ederdi.
Damarlarında dolaşan yetim hakkı kanla hayatlarını sürdürenlerin Pof. Dr. Haydar BAŞ'tan rahatsız olmamaları bizi rahatsız ederdi.
Rahatsız olmalılar, olacaklar.
Çünkü "Nisan yağmuru nebatata can verir, kobra yılanlarının da gözünü kör eder".
Çok rahatsız oldular.
Olsunlar, olmalılar ve hep olacaklar.
Çünkü; "Köpeklerin havlaması bulutlara zarar vermez".
Daha da ileri gidebilirler.
Bu kalleşlik onların karakterinde meknuzdur/saklıdır.
Salon organizelerimizi sabote edebilirler.
Aramıza karışıp bazı adilikler de yapabilirler.
Ama bu millet,
Ak süte düşmüş bir kıl,
Hamura düşmüş bir sinek,
Çiti geçmiş bir inek,
Boşa havlayan bir köpek,
için ne yapıyorsa onlar için de aynısını yapar.
Cinsine göre, önce "hoşt" der, olmazsa cımbızla alır "uygun" yere, gübreliğe atar.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024