Üniversiteye ulaşım kolaydır Sarayevo'da geniş tramvay şebekesi mevcuttur. Tramvay ve troleybüs yolu 12 kilometre uzunluğundadır. 3 Ve 4 nolu tramvaylar ise eski Sarayevo bölgesinden doğru ılıcaya gitmektedir. Kısacası tüm Sarayevo'yu boydan boya uzunluğuna geçmek kolayca mümkün olmaktadır. Ayrıca taksiler de oldukça ucuzdur. Üniversitenin yeri yeni gelişen kısımda bulunmaktadır. Ulaşımı da gerek hava yoluyla gerekse diğer yollardan oldukça kolay olmaktadır. Üniversite binasına ulaşmak için her şeyden önce adresini irtibat bürosundan öğrenmek gerekir. İstanbul'daki irtibat bürosu Fatih-Fındıkzade Oğuzhan Cad-Akkoyunlu Sokak No:1 Kat 4. Tel: O212-533 37 71 Faks: (+ 90) 0212 533 19 51'dir. Oradan Sarayevo ile bağlantı da oldukça kolay yapılmaktadır. Yeni üniversite kampüsü satın alınıyorSarayevo'nun en güzel yerlerinden biri olan -Ilıca- turistik ilçesinde havaalanına çok yakın, yeşillikle içinde, belediyeye mensup büyük bir arsa kampüs için alınmaktadır. Orada tüm öğrencilerin büyük yerleşme yerleri olacaktır. Tüm fakülteler, eğitim ve spor tesisleri, kız ve erkek yurtları, spor ve ibadet alanları, tesisler, diğer üniversite kütüphaneleri, laboratuar ve kültür ve eğlence yerleri bu kampüste bulunacaktır. Üniversite öğrencilerinin ve gençlerin tüm ihtiyaçlarını en ileri şekilde karşılayacak tesisleri ihtiva edecek bu kampüsün yakında inşaatı başlayacaktır. Bu tün yapımlar için hali hazırda tüm fedakarlıklar yapılmaktadır. Yerli yönetimlerle anlaşmalar bitmek üzeredir. Anlaşmalardan hemen sonra, Allah nasip ederse inşaatlara başlanacaktır. Unutmayalım ki birçok üniversitenin kampüsleri Türkiye'de ancak yıllardan sonra yapılmaktadır. Mesela İstanbul Üniversite Kampüsü hala yapılmakta ve tamamlanmaktadır. Halbuki kuruluşu 1933 yılında olmuştur. Sarayevo Üniversite Kampüsü ise neredeyse kuruluşu ile birlikte başlamaktadır. Ilıca 15-20 bin nüfuslu bir ilçedir. Sarajevo'nun turistik bölgesi olarak değişik kahveler ve otellerle bezenmiştir. Belki de en iyi Bosna yemeklerini orada yemek mümkün olur. Bosna'nın lezzetli etinden yapılan "Kevaçiçi" orada oldukça boldur. Diğer Bosna yemeklerine de bol bol rastlanmaktadır. Böreklerin her çeşidi ve et yemeklerinin her türlüsü orada bolca bulunmaktadır. Boşnaklar sıcak kanlı insanlardır. Boyları oldukça uzundur. Sokaklarda yakışıklı insanlar dikkat çekmektedir. Bosna hanımları ve kızları da oldukça güzel ve dikkat çekicidir. Fakat en büyük özellikleri unutmayalım, onlar bizden hatta bizde onlardan çok şey almış ve ortak olarak geliştirmiş durumdayız. Kısacası Boşnaklara oradaki yerli halk boşuna "Turçin - Yani Türk" dememektedir. Çünkü onların da konuşma lisanları dışından Türklerden başka farkları yoktur. Hatta Bosna'da başka bir deyim daha vardır: "Niye lako - Turçin biti." Bu da bunu ifade etmektedir: "Türk olmak zordur." Çünkü Bosnalılar Türk denince maneviyatı güçlü, inançlı insanları kastetmektedirler. Müslüman namazını kılan, orucunu tutan, yalan söylemeyen, zekatını veren, ailesine bakan, çocuklarını seven ve iyi yetiştiren, iyi terbiye ve ahlak veren kimsedir. Hiçbir şekilde hile yapmaz, konuşmasından doğrudan başka söylemez, aldatmaz, harama bakmaz, içki içmez, dedikodu yapmaz, insan haklarına saygılı ve insan oğlu insan olmak demektir. Türk olmak için fedakarlık ister, hoşgörü ister, doğruluk dürüstlük ve samimiyet ister demektedirler. Onun için onlar bu kısa deyimi devamlı olarak söyleyip tekrar etmektedirler. Onların düşüncesindeki Türklerin özellikleri bunlardır. Türklerin bu özelliklerinden dolayı Allah İmparatorluklar nasip etmiş, onlara birçok insanın idaresini emanet etmiş. Türkler bu yönetimleri zamanında da tüm bu durumları ispat ederek Osmanlı'nın idaresi altında yaşayanlara eşit davranmış ve adalet dağıtmışlardır. Zaten öyle olmasaydı bir Osmanlı kavimi yaklaşık olarak 22 milyon kilometrekareye yayılıp 500 yıl hakim olabilir miydi? Şimdiki durumlara bakın. Güçlülerin tavırlarına ve zorbalıklarına bir göz atın, göreceksiniz etraflarına nasıl adalet ve eşitlik yerine menfaat için nasıl sadece kan ve barut ile gözyaşı ve acı dağıttıklarını, gittikleri bölgelerin halkından nasıl lanetler yağdığını kolayca göreceksiniz!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006