Savcıyı niye öldürdüler!

Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'a Allah'tan rahmet, yakınlarına, adalet camiamıza ve milletimize başsağlığı diliyoruz. İnşallah bir daha böyle acılar yaşamayız.Avrupa, özellikle Alman merkezli terör örgütünün Berkin Elvan'ın öldürülmesini Kiraz'ı katletme bahanesi olarak görmesi, göstermesini ise tam bir "hedef saptırma" olarak değerlendirdiğimizin bilinmesini istiyoruz. Başbakan, savcının başına dayanmış namluyla gazetelerde yer alan resimler için, "Teröristlerin propagandasını yapmak" diyor. Biryandan Çağlayan Adliyesine şehit savcının isminin verilmesini doğru bulurken diğer yandan da bu işin de terör örgütü için bir propaganda vesilesi olabileceği endişesini taşıyoruz. Adliyeye yolu düşen yahut kapısı önünden geçenler, "Selim Kiraz ki, onu kim şehit etmiş" dediklerinde, "DHKP şehit etmiş" derler mi, demezler mi? Örgüt, yeni eylemler için beynini yıkayacağı kimselere, "Öyle bir eylem yap ki, hem senin, hem örgütün adı yaşasın, işte şu örnekle olduğu gibi" der mi, demez mi? Gelelim, asıl meselemize?Adı malûm bu örgüt istihbarat birimleri tarafından dakika dakika izlenilen bir örgüt. Nereden biliyorsun derseniz, bir bildiğim yok, böyle olması gerektiği için böyle söylüyorum. Aksi halde Türkiye tıpkı ülkenin tamamının siber bir operasyon yahut beceriksiz kadrolarca tam gün karanlığa gömülmesi gibi, güvenlik bakımından da karanlığa gömülmüş, felç olmuş demektir. "Önleyici güvenlik" tıpkı "önleyici tıp" gibidir. Siz önleyici tıpla ilaç bir yandan milletin sağlığını diğer yandan devletin bütçesini uluslararası ilaç çetelerinden korurken, terörü önleyici gayretinizle de bir yandan gençlerinizin geleceğini, diğer yandan da yabancı güçlerin ülke topraklarında yapacakları operasyonların önüne geçersiniz.Selim Kiraz'ın şehit edilmesinde hükümetin bu konuda büyük bir zaaf içersinde olduğunu görüyoruz. "Avukat cübbesiyle" girmişler demek, tam bir acizlik beyanı. "Adam vurmaya gidiyorum, savcı rehin alacağım" diyecek hali yok, elbette bir kılığa bürünecek. Önemli olan, o dakikaya kadar sen nerdesin? Başka örgütlerin elinde olan örgütün tam listesi senin elinde yok mu? Bir güvenlik yasası çıkarttın, yüzü maskeli, eli sapanlıyı vurma yetkisi verdin, ya maskesizler? Onlar ne olacak? Polis kılığına girecek, asker kılığına girecek. Belli ki, devletin güvenlik ve istihbarat birimleri başka şeyleri korumak, başka izleri sürmek yahut silmekle meşguller. Yoksa Türk evladı vatanını koruyacak, iç ve dış hainleri nefes alışlarından, bir Türk manisinde olduğu gibi yüzlerindeki (yabancı istihbaratların) göz izlerinden tanıyacak kadar yetişmiş, mahir ve hassastırlar.Esas meseleye gelince?Bu cinayet niye işlendi?İlk akla gelen, "Hükümeti zaaf içinde göstermek" ihtimali. Öyle görünüyor. Yalnız, Eski MİT Müsteşarı rahmetli Mahir Kaynak böylesi olaylarda sorulması gereken sorunun; "Bu işten kim kârlı çıkar?" diye sorulmasının gerektiğini söyler ve sonra derdi ki:"-İlk akla gelen, son ihtimaldir!"Bu olayda ilk akla gelen, "Hükümeti zaaf içinde göstermek" ise ve Mahir Kaynak'a göre, bu ihtimal aslında" son ihtimal" ise, DHKP-C bu cinayeti acaba niçin işledi? Tepeden tırnağa hükümet kanadının bütün iddiası, "Çözüm sürecini baltalamak için yapılmıştır" yönünde.Bu cinayetin PKK ile müzakerelere bağlanması konusu üzerinde birkaç sayfa görüş, endişe, şüphe ve ihtimal sıralayabilir ve ondan sonra parmağımızı mecburen başka suçlular üzerine çevirebiliriz?Lâkin?Zaten altından kalkamayacağımız miktarda tazminat davası ile uğraşırken, hakimlere ve savcılara güvenmemize rağmen, yeni yüklerin altına girecek kadar da cesur olmadığımızı bilerek, bizi hoş görmenizi dileriz..Savcımız şehit oldu.Defalarca Fatiha okuduk.Gerçekten çok ama çok acı veriyor!