Demokratik ülkelerde yapılan her seçimin önemi büyüktür. Halk tercihini sandıklara yansıtma hakkını iyi değerlendirdiği taktirde kendi isteklerine kavuşma şansını elde edecektir. Ancak bizim ülkemizde halk medyanın yönlendirmesine daha açık bir tavır sergilediğinden sonuç pek de iç açıcı olmamaktadır.Bildiğiniz gibi 30 Mart 2014 tarihinde Belediye Başkanlığı seçimi yapılacak ve yerel yöneticiler seçilecektir. Yaklaşan seçimlerle birlikte ülkemizde gayet karışık işler cereyan etmektedir. Buna rağmen, Milletimizin kendisini bekleyen kaderle ne kadar yakından ilgilendiğini kestirmenin biraz da zor olduğu bir dönemden geçmekteyiz.Toplumun küçük bir kesimini temsil eden mutlu azınlığın dışında maalesef büyük bir çoğunluk olan diğer kesimleri; işini-aşını, gelecek umutlarını kaybetmiş, borçlarını, taksitlerini, banka faizlerini, kredi kartlarını nasıl ödeyeceğinin kaygısından uyku bile uyuyamaz bir halde iken seçimi düşünecek pek de halinin kalmadığını gayet iyi bilmekteyiz.Bu kadar umutsuz vakaya rağmen, seçmenin de şunu asla aklından çıkarmaması gerek ki; yaşadığı bu sıkıntıların sona ermesi için sadece bugününü değil, yarınlarını, gelecek nesillerini, devletinin ve milletinin bekasının devamının sağlanması, kullanacakları oylarla alakalıdır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Bir milleti, o milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır."Evet, maalesef iyi yönetilemiyoruz. İçte ve dışta birkaç tiyatro misali göstermelik tabloların dışında; ekonomik, siyasal, kültürel, hemen her sahada problemler diz boyunu aşmış, iktidar sahipleri hala ülkede işlerin iyi gittiğinden dem vurmaya devam etmektedir. Ama vatandaş cebine ve yaşadığı olaylara bakınca hangi verilerin daha gerçek olduğunu fark etmektedir. Özellikle belediyeler, yandaşların rant kaynağı olmuş; arsalar, araziler, yandaşlara peşkeş çekilmiş; her iş ahbap çavuş ilişkisine dönmüş; "yandaş olan beri gelsin, değilse şöyle geçsin" mantığı hakim olmuştur. Bu seçimde vatandaşa düşen görev; fark ettiği ve her an yaşadığı bu çarpıklıkların hesabını sandıkta sormak, oyları ile hak edenlere gereken dersi vermektir.Evet değerli okurlar, herkesin bir oyu var, oyun değeri ve kıymeti bakımından birbirine hiçbir üstünlüğü yoktur. Cumhurbaşkanın verdiği oy ile en fakir ve en vasıfsız bir kimsenin verdiği oyun değeri aynıdır.Medyada estirilen yalan rüzgârına aldanmayın. Adı büyük, reklamı büyük, hele de iktidarın gücünü yanına alan siyasilere asla kanmayın. Yalancılara asla prim vermeyin. Gönlünüzden geçen, dürüst kadroları olan, milli plan ve projeleri olan, samimi adayları destekleyin. Birilerinin kulağınıza "kazanamaz" diye fısıldadığı sahte sözlere aldanmayın. Sen oy atarsan kazanır. İşin en önemli noktası burasıdır; her zorun başarılması inanmakla olur. Sen inan, dürüst adayına sahip çık ve yoluna öyle devam etki yüzün gülsün.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024