"Trabzon'un 1950'li yıllarda nüfusu 27-28 bindi. Ama bu yıllarda Trabzon'da bulunan sinemalara pazar günleri ortalama 10 bin kişi giderdi. Bugün yaklaşık 350 kişilik salon dolmuyor. Bu doluluk 1974 yılına kadar devam etti. O yıllarda üniversitede yoktu. Tamamen halk sinemaya gelirdi. Şimdi en iyi filmi, 5-6 hafta oynatıyorsunuz 20 bin kişi geliyor. Sinema, geçmişte çok önemliydi. Şimdi ise Trabzon'un yüzde 1'i gitse sinemalar dolar, fakat dolmuyor."
Selçuk, sinemanın evrensel bir sanat olduğunu, kitlelere medyanın etkisiyle kısa sürede ulaşabildiğini belirterek, "Eskiden yeni çevrilen filmleri birkaç ay beklemeden Trabzon'da izleyemezdik. Oysa bugün, tam tersi Amerika'da ve Avrupa'da galası yapılan her yeni film, İstanbul ve Ankara ile birlikte Trabzon'da da izlenebiliyor" dedi.
AİLELER SİNEMADAN KOPTU
Sinemacılığın hiçbir zaman ölmeyecek bir işletme olduğunu ifade eden Selçuk, şunları söyledi:
"Türk filmleri 1948'de tutulmayı başlandı. Kemal Film diye bir firma vardı ve Kanuna Namına filmini yaptı. Başrolünde Ayhan Işık oynuyordu. Film Türkiye'de çok tutuldu ve para kazanmaya başlandı. 1950'den önce de çok film yapıldı, ama para kazanılamadı. Daha sonra İngiliz Kemal yapıldı. Yine başrolünde Ayhan Işık oynuyordu. Ondan sonra Zeki Müren ile filmler yapılmaya devam edildi. Türk filmlerinin tutulması, 1976 yılına kadar devam etti. O yıllarda televizyonun ortaya çıkması ve müstehcen filmlerinin yapılmaya başlanmasıyla sinemacılıkta yavaş yavaş ölmeye başladı. Müstehcen filmler oynatılmaya başlayınca, aileler sinemadan uzaklaştılar. 1980'li yılların başında Türk sinemacılığı çok kötü duruma düştü."
Selçuk, 1980'li yılların sonuna doğru Amerikalıların Türkiye'de büro açtığını hatırlatarak, "Türkiye'ye 1980 yılından önce yılda 30-40 tane Amerikan filmi geliyordu, onların da en yenisi 5 yıllıktı. Filmler çıkardı, daha sonra da unutulurdu ve Türkiye'ye gelirdi. O yıllarda Amerikalılar iyi filmleri zamanında Türkiye'ye göndermeye başladı ve sinemacılık tekrar canlanmaya yüz tuttu. Ayrıca 1984'den sonra bir de sinemaların ses düzeni, dekoru değişmeye başladı. Bu da seyircinin tekrar sinemaya gelmesinde çok etkili oldu" dedi.
MAKSAT E?LENCE OLSUN
1950-1975 yılları arasında sinemanın çok tutulmasının en önemli nedenlerinin başında "eğlence" unsurunun ön planda tutulması olduğunu kaydeden Selçuk, şöyle devam etti:
"Halkın, sinemadan başka gidip eğlenebileceği başka bir şey yoktu. Halk, yazlık sinemalara akın ederdi. 'Bugün ne yapıyorsunuz?' sorusuna, 'sinemaya gidiyoruz' cevabı alınırdı. Burada mühim olan sinemada oynayan film değildi, sinemaya gitmekti. Şimdi artık, iş özellikle üniversitelerden sonra kültür haline geldi. Bugün eğlence televizyonlarda."
SİNEMA ÇOK ÖZELDİ...
Selçuk, sinema bilet fiyatlarının normal olduğunu, ama halkın yine de sinemaya fazla ilgi göstermediğini belirterek, "Bugün sinemalar istediği bilet fiyatını verebilirler. Geçmişte belediyeler sinemaya zam yapmaktan korkarlardı. Çünkü halkın tepkisinden çekinirlerdi. 100 kuruşluk sinemaya 5 kuruş zam almak için göbeğimiz çatlardı. Çünkü sinema çok özeldi" dedi.
Trabzon'da, uzun zamandır sinema biletlerine zam yapmadıklarını anlatan Selçuk, "Benim sinemacılığım para kazanmaktan çok, sinemayı yaşatmak. Sinemaya saygı, sinemaya hizmet vermek" diye konuştu.
Selçuk, kendisi gibi Türkiye'de 1950'li yıllardan beri sinema işleten bir işletmecinin de Eskişehir'de bulunduğunu sözlerine ekledi.
TRABZON'DAKİ SİNEMALAR
Trabzon'da 1923'de Turan, 1925'de Yıldız, 1932'de Yıldız Yazlık, 1931'de Güzelhisar, 1933'de Yazlık Asri Türk, 1936'da Panorama Bahçesi, 1933'de Kışlık Şark, 1944'de İpek, 1947'de Halkevi, 1948'de Lale, 1954'de Saray, 1958'de İnci, 1960'da Atlas, 1960'da Sahil, 1965'de Konak, 1967'de Melek, 1968'de Fuar, 1969'da As, 1970'de Atapark, 1974'de Renk ve 1975 yılında Hisar sinemaları açıldı. Trabzon'da, günümüzde sadece Saray ve Konak sinemalarında Trabzonlular film izleyebiliyor.