Siyasal ve toplumsal histeri

Türk aile yapımız SOS verme dönemini de aştı. Aile içi şiddet ve seri cinayetler almış başını gidiyor. Aile fertleri birbirini kırıyor.Gazetelerin toplum ve asayiş sayfalarında aile facialarından geçilmiyor, ekranlar haberleri cinayet kusuyor? Baba evlatlarını katlediyor? Ana cani kesikmiş. Evlat, ebeveynini öldürüyor. Akrabalar, birbirlerini boğazlıyor. Üç kişi, beş kişi, on kişi, on beş, yirmi, hatta kırk kişi bir anda öldürülebiliyor.Toplumsal histeriye yakalandı fert ve cemiyet!Teksas'ta bile yaşanmıyor bu histeri!Kimse basite alamaz. Üç-beş akılsızın işi olarak niteleyemez bu cinayetler serisini! Dahası, hiç kimse, böylesi cinayet ve vahşetin vebalini, sadece cinayetlerin faillerinin sırtına yükleyerek, mesuliyetten kurtulamaz!Toplumsal histerinin arka planındaki "siyasal histeri"yi de görmek durumundayız? Şayet gerçekten bu musibetlerden kurtulmak istiyorsak!Ne oldu bu millete ki, bir zamanlar biz, insanoğlu için yaptığı vakfiyeler bir tarafa, caddede-sokakta kalmış kurt-kuş, kedi köpek için serçe saray, kuş köşkü ve kuş evi adı verilen yuvalar inşa eden bir medeniyet sahibiydik. Leyleklerin bile korunması için tahsisat ayrılmış, vakfiyeler oluşturmuştuk. Yolda kalmış ve yaralanmış göçmen kuşları koruma vakfiyeleri kurmuştuk. İstanbul Anadolu Hisarı'nda Keyfî Nazım Ağa vakfiyesinde olduğu üzere sokakta kalmış-kedi ve köpekler için, hatta yolcuların binek hayvanlarının yemleri için tahsisat ayıran bir medeniyet ve iman duyarlığı yaşamış millet idik? Yüzü kızaran sokaktaki gureba için sadaka taşları oluşturmuştuk! Şimdi ne oldu ki, kendi evladımız boğazlar hale geldik! Kendi çoluk-çocuğumuzu aç-sefil vaziyette kurşuna dizer olduk!Bize ne oldu?! Ne hale geldik biz?! Nasıl geldik?!Bu halimizi nasıl "hayr"a çeviririz?!Hepimiz, sivil-asker, genç-ihtiyar, okumuş-okumamış her birimiz bu sorunun cevabını vermek durumundayız.Bu tablo sadece bir kaç tırlatmışın işi, denilip geçilecek bir durum mudur? Değildir?Kimse kendini kandırmasın, milletimizi avutmaya kalkışmasın!Türk ailesi çökertiliyor? Devlet-millet el birlik hep beraber aile yapımızı kökten sallıyoruz! Köklerimizi söküyoruz.Ankara'da bu işi dert edinen var mı?! Aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ne yapar?! Milyonlarca Türk ailesini hangi derdine çare üretmiş, hangi problemi Meclis'e taşıyarak halletmiş! Hangi dağınmış aileye nefes aldırmış?! Çöken ve dağılman Türk aile yapısının neresine neşter vurmuş?!Türk aile yapısını sürüklendiği nokta, temel bir devlet ve millet meselesidir, Milli Güvenlik meselesidir. Türk ailesinin korunması, aynı zamanda Anayasal bir görevdir.Noksanıyla fazlasıyla Anayasa'mızın 41. maddesi "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar" demiyor mu?'Diyor? Kim, kimi koruyor, neyi koruyor, nasıl koruyor?Koruyorsa, bu vaziyet neyin nesi?!Ailelerimizde yaşanan bu vahim ahval neyin ve kimlerin semeresi?!İşte tam bu noktada "siyasal histeri" kendini gösteriyor.Aile ile ilgili ne derdi olan kaldı, ne çözümü ve projesi olan var?! Maalesef kim kime, dumduma!BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, bir toplumun "millet" olarak var olabilmesi ve yaşayabilmesinin dört temel esası var diyor, korunması gereken dört ana rükün? Aile, devlet, ordu ve din! Ne pahasına olursa olsun, bu dört temel rüknü, hiç kimse örseleyemez, sallayamaz, taarruz edemez; hepimiz bunları korumakla mükellefiz! Hiç kimse, etki ve yetkisini bu temelleri sarmada kullanamaz. Zira bunları sarsmaya kalkışmak, milleti ortadan kaldırmak demektir!Prof. Dr. Baş, Türk milletinin ilelebet var olabilmesi için, bu dört temel esası koruyup yüceltecek projeler ortaya koydu, modeller geliştirdi. Ankara'da var mı böyle bir Allah kulu?! Ankara dışında var mı, böyle bir akıl, görüş, proje, fikir ve siyaset sahibi?! Keşke olsa?Olsa Türkiye bu vahim ahvali yaşamaz!O halde, eteklerimizdeki tüm taşları bir tarafa koyarak, sivil-asker, genç-ihtiyar hep beraber Prof. Dr. Baş'a kulak vermek durumundayız! Aksi halde, aile yapısı dağılan millet ayakta kalamaz? Benden hatırlatması?!