"Siz haddi aşan kimseler oldunuz diye..."

Siz, İslam ile şereflendiği günden beri o rütbelerin en üstünü olan Tevhid rütbesini korumak için her şeyini feda etmiş bir milleti şirk vadilerine sürüklemek için adımlar atıyorsunuz diye...Tarih boyunca şerefle taşıdığı, izzet ve şerefini borçlu olduğu o rütbeden bu milleti ayırmak için, kendilerine benzetmek için haçlı seferlerine hiç ara vermeden devam eden haçlı dünyasını bu milletin önüne rol model olarak takdim ediyorsunuz diye...Tarihte ve günümüzde Müslüman Türk milletine amansız düşman olmayı varlık sebebi olarak kabul eden, nesillerine de bu fikri aşılayan milletleri, "bulunmaz Bursa kumaşı" gibi takdim ediyorsunuz, onlara muhabbet beslemeyi teklif ediyorsunuz diye...Bin yıldan beri şehit kanları ile sulayarak vatan yaptığımız bu toprakların yer altı ve yer üstü kaynaklarını bu milletin ve bu vatanın ezeli düşmanlarına peşkeş çekmeye çalışıyorsunuz diye...Hem bu vatanın hem de bölgemizin amansız düşmanları olan milletler ve devletler için, onların çıkarları için bu milleti gözden çıkarma anlamına gelecek adımlar atıyorsunuz diye...Üst üste yanlışlar, ard arda hatalar, peş peşe düşüşler kaydederek ilerde tamiri imkansız kırılmaların-dökülmelerin önünü açıyorsunuz diye...Sizi uyarmayalım mı?"El insaf" demeyelim mi?"Allah'tan korkun ve kullardan utanın" hatırlatması yapmayalım mı?"Hem Müslümanlık iddiası hem de müslümanlara, İslam dünyasına bunca kötülük..." Bu ne perhiz bu ne turşu demeyelim mi?"Hem müslümanlık iddiası hem de Müslümanlar aleyhine düşmanlarla iş birliği, gönül birliği..." Bu ne saçmalıktır demeyelim mi?"Elinizi vicdanınıza koyun, aklınızı başınıza alın, başınızı ellerinizin arasına alın ve inandığınızı iddia ettiğiniz Son kitap Kur'an'a, Son Elçi'nin mesajlarına bir bakın" ikazını yapmayalım mı?"Zuhruf Suresi'nin 5. ayet-i kerimesini kulağınıza küpe yapın" demeyelim mi?"Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'anla uyarmaktan vaz mı geçelim?" (Zuhruf, 5)