(dünden devam?)
Ali radiyallahu anh'dan:
"Bedir savaşında, Utbe b. Rebia öne atıldı, onu oğlu ve kardeşi takip etti. 'Benimle kim düello edecek?' diye nara attı.
Ensâr'dan gençler hemen öne atıldılar. Utbe onlara, 'Kimlerdensiniz?' diye sordu. Kimlerden olduklarını bildirdiler. Bunun üzerine, 'Sizinle bir işimiz yok! Biz, amcaoğullarımızı istiyoruz' dedi.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, 'Haydi kalk ey Hamza! Kalk Ali! Kalk ey Ubeyde b. el-Hâris!' diye emir verdi.
Hamza, Utbe'ye karşı çıktı; ben de Şeybe'ye karşı çıktım. Ubeyde ile Velîd arasında birbirini takip eden iki değişik darbe cereyan etti. Her birimiz rakibini yere serdi. Sonra Velîd'e hücum edip öldürdük. Ubeyde ile Velid ise karşılıklı olarak birbirlerini ağır yaralamışlardı. Ubeyde'yi yüklenip getirdik." (Ebû Dâvud, no. 2665).
Ali radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Kıyamet gününde davalaşmak için Allah'ın önünde diz çöken ilk insan ben olacağım."
Râvi Kays b. Abbâd dedi ki:
"Onların (yani Bedir'de çatışan ilk grubun) hakkında şu âyet inmiştir:
'İşte Rableri hakkında birbirleriyle davalaşan iki hasım taraf...' (Hac, 22/19)." Dedi ki: "İşte Onlar Bedir günü karşı karşıya gelen Ali, Hamza, Ubeyde b. el-Hâris tarafıyla, Şeybe b. Rebîa, Utbe b. Rebîa ve el-Velîd b. Utbe tarafıdır." (Buhârî, tefsîr Hac 3/2, V, 242).
Ali radiyallahu anh'dan:
"Bedir kuyusunun yanındaydım. Su çekip dağıtıyordum. Şiddetli bir rüzgâr geldi. Ardından şiddetli bir rüzgâr daha geldi. Ardından bir şiddetli rüzgâr daha geldi. Birincisi bin melekle gelen Mikâil'di. Gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sağında yer aldı, ikincisi bin melekle gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in solunda yer alan İsrâfil idi, üçüncüsü bin melekle gelen Cibrîl idi. Ebû Bekr, onun sağında, ben de solundaydım. Allah kâfirleri hezimete uğratınca, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem beni atına bindirdi. Üzerinde tam yerleşince, beni öyle bir zıplattı ki atın boynuna vardım. Allah'a dua ettim de bir daha düşecek gibi olmadım. Mızrağımı (düşmana) fırlatıyordum. Kan nerdeyse koltuğumun altına ulaşmıştı." (Ebû Ya'lâ).
"Mü'minlerin salihi Ali bin Ebi Tâlib'dir." (es-Suyuti, Durr'ül-Mensur; Tirmizî).
Ali radiyallahu anh'dan:
"Süheyl b. Amr ile müşriklerden bir kısım insanlar şöyle dediler: 'Ey Allah Resûlü! Çocuklarımızdan, kardeşlerimizden ve kölelerimizden bazıları kaçıp sana geldiler. Onların din hususunda en ufak bir bilgileri yoktur. Sırf mallarımızdan ve topraklarımızdan (işten) firar etmek için sana geldiler, bu nedenle onları bize geri ver! Eğer onların dinde bilgileri yoksa onlara bir şeyler öğretiriz.'
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Ey Kureyş topluluğu! Ya bundan (kötü davranışlardan) vazgeçersiniz ya da din hususunda Allah boyunlarınıza kılıç vuracak birini gönderir. Allah, onların (bilgisiz oldukları iddia edilenlerin) kalplerini iman üzerinde imtihan etmiştir.'
'Kimdir o ey Allah Resûlü?' diye sordular. Ebû Bekr ile Ömer, 'Ey Allah Resûlü! O kimdir?' dediler.
'Pabuç tamir eden kişi" buyurdu.
O anda pabucunu Ali'ye tamir etmesi için vermişti. Sonra Ali bize dönüp, 'Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştu: Kim benim hakkımda kasıtlı olarak yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın' dedi." (Tirmizî, no. 3715).
(devam edecek?)
Ali radiyallahu anh'dan:
"Bedir savaşında, Utbe b. Rebia öne atıldı, onu oğlu ve kardeşi takip etti. 'Benimle kim düello edecek?' diye nara attı.
Ensâr'dan gençler hemen öne atıldılar. Utbe onlara, 'Kimlerdensiniz?' diye sordu. Kimlerden olduklarını bildirdiler. Bunun üzerine, 'Sizinle bir işimiz yok! Biz, amcaoğullarımızı istiyoruz' dedi.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, 'Haydi kalk ey Hamza! Kalk Ali! Kalk ey Ubeyde b. el-Hâris!' diye emir verdi.
Hamza, Utbe'ye karşı çıktı; ben de Şeybe'ye karşı çıktım. Ubeyde ile Velîd arasında birbirini takip eden iki değişik darbe cereyan etti. Her birimiz rakibini yere serdi. Sonra Velîd'e hücum edip öldürdük. Ubeyde ile Velid ise karşılıklı olarak birbirlerini ağır yaralamışlardı. Ubeyde'yi yüklenip getirdik." (Ebû Dâvud, no. 2665).
Ali radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Kıyamet gününde davalaşmak için Allah'ın önünde diz çöken ilk insan ben olacağım."
Râvi Kays b. Abbâd dedi ki:
"Onların (yani Bedir'de çatışan ilk grubun) hakkında şu âyet inmiştir:
'İşte Rableri hakkında birbirleriyle davalaşan iki hasım taraf...' (Hac, 22/19)." Dedi ki: "İşte Onlar Bedir günü karşı karşıya gelen Ali, Hamza, Ubeyde b. el-Hâris tarafıyla, Şeybe b. Rebîa, Utbe b. Rebîa ve el-Velîd b. Utbe tarafıdır." (Buhârî, tefsîr Hac 3/2, V, 242).
Ali radiyallahu anh'dan:
"Bedir kuyusunun yanındaydım. Su çekip dağıtıyordum. Şiddetli bir rüzgâr geldi. Ardından şiddetli bir rüzgâr daha geldi. Ardından bir şiddetli rüzgâr daha geldi. Birincisi bin melekle gelen Mikâil'di. Gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sağında yer aldı, ikincisi bin melekle gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in solunda yer alan İsrâfil idi, üçüncüsü bin melekle gelen Cibrîl idi. Ebû Bekr, onun sağında, ben de solundaydım. Allah kâfirleri hezimete uğratınca, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem beni atına bindirdi. Üzerinde tam yerleşince, beni öyle bir zıplattı ki atın boynuna vardım. Allah'a dua ettim de bir daha düşecek gibi olmadım. Mızrağımı (düşmana) fırlatıyordum. Kan nerdeyse koltuğumun altına ulaşmıştı." (Ebû Ya'lâ).
"Mü'minlerin salihi Ali bin Ebi Tâlib'dir." (es-Suyuti, Durr'ül-Mensur; Tirmizî).
Ali radiyallahu anh'dan:
"Süheyl b. Amr ile müşriklerden bir kısım insanlar şöyle dediler: 'Ey Allah Resûlü! Çocuklarımızdan, kardeşlerimizden ve kölelerimizden bazıları kaçıp sana geldiler. Onların din hususunda en ufak bir bilgileri yoktur. Sırf mallarımızdan ve topraklarımızdan (işten) firar etmek için sana geldiler, bu nedenle onları bize geri ver! Eğer onların dinde bilgileri yoksa onlara bir şeyler öğretiriz.'
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Ey Kureyş topluluğu! Ya bundan (kötü davranışlardan) vazgeçersiniz ya da din hususunda Allah boyunlarınıza kılıç vuracak birini gönderir. Allah, onların (bilgisiz oldukları iddia edilenlerin) kalplerini iman üzerinde imtihan etmiştir.'
'Kimdir o ey Allah Resûlü?' diye sordular. Ebû Bekr ile Ömer, 'Ey Allah Resûlü! O kimdir?' dediler.
'Pabuç tamir eden kişi" buyurdu.
O anda pabucunu Ali'ye tamir etmesi için vermişti. Sonra Ali bize dönüp, 'Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştu: Kim benim hakkımda kasıtlı olarak yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın' dedi." (Tirmizî, no. 3715).
(devam edecek?)
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016