Suriyenin farklı gerçekleri!

Suriye'nin "kimyasal silah kullandığı" iddiaları dâhil bu ülkedeki iç çatışma bahsinde Erdoğan ve Davutağlu ile ABD ve AB'den çok farklı şeyler de söyleyenler var. Tabi, duymak isteyene? Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan Vagust.TV. Yayın Yönetmeni Serdar Akinan da farklı şeyler söyleyenlerden biri. 3 Eylül 2013 tarihli Hürriyet'te Akinan bakınız neler diyor: 'Akşam saatlerinde Şam'da yaşayan gazeteci arkadaşlarımla buluşuyoruz. Dış göç bir yana yaklaşık 3.5 milyon insan ülke içinde evlerini terk etmek zorunda kalmış. Bunca yıkım, bunca ekonomik zorluk, Alevi bir dikta ile hâlâ nasıl iç savaş çıkmadı' diyorum. 'Demek ki rejim Alevi bir dikta değilmiş. Davutoğlu bunu göremedi. Sünni orta sınıf, Hıristiyanlar ve diğer azınlıklar ÖSO ve Nusra'cıların ülkeyi ne hale getireceğini gördü. Fakat şu anda Suriye'de bir başka şey hızla yükseliyor. Suriye milliyetçiliği? Ayrıca onca ekonomik ambargoya rağmen bir başka tuhaf ekonomik denge oluştu. Körfez sermayesi Kaideci binlerce cihatçıya milyonlarca dolar para akıtıyor. Bu para nerede harcanıyor? Suriye'de. Tuhaf bir kara ve kanlı para girişi oldu." Serdar Akinan'ın bu satırlarını defalarca okuyup Türkiye-Suriye ilişkilerinin geleceği hakkında yüzlerce ders çıkarmak mümkün. Milliyetçiliğin tavan yaptığı bir Suriye, Türkiye'nin insanlarını öldüren katillere yataklık yaptığını ve onlara her türlü silah, teçhizat sağladığını ve eğitim verdiğini unutur mu? * * * Türk basınının ne kadar "korkutulduğunu" ve ne kadar "yandaşlaştığını" görmemizi sağlayan bir başka yazı da Sayın Ümit Özdağ'ın Yeniçağ'da kaleme aldığı aşağıdaki satırlar: "Suriye Ordusu'nun Birleşmiş Milletler gözlemcileri Şam'da iken Şam'ın stratejik önemi olmayan bir semtindeki direnişçilere yönelik olarak kimyasal silah saldırısı yaptıkları iddiası üzerine dönmeye başlayan Suriye'ye askeri müdahale çarkları, dönmeye devam ediyor. ABD'nin Irak'ı işgali öncesinde BM dâhil her platformda söylenen yalanları unutmamış olan dünya kamuoyu Suriye'nin kimyasal silah saldırısı yaptığına inanmıyor. Bir İngiliz milletvekilin söylediği gibi, 'Baas rejiminin kimyasal silah kullanacak kadar kötü olduğunu biliyorum, ancak gerçekten o kadar aptallar mı?' Bu soruya İngiliz parlamentosu üyelerinin çoğu 'Hayır' cevabını verdikleri için İngiliz parlamentosu Suriye'ye müdahaleye  'Hayır' dedi. Üstelik kimse Amerikalı gazeteci Dale Gavlak'ın kimyasal silahın Suudi kaynaklı olduğu ve silahı kullanmayı bilmeyen isyancılar tarafından yanlışlıkla patlatıldığı şeklindeki çok önemli haberi üzerinde durmak istemiyor. Savaş haberleri konusunda uzman bir site olan infowar.com ve lifeleak.com başta olmak üzere değişik haber sitelerinde ve Türkiye'de Taraf gazetesinde çıkan bu haber sessizlikle öldürülüyor. Üstelik Dale Gavlak, kimyasal silahı patlatanların adlarını veriyor, silahı patlatan isyancının babası ile yaptığı söyleşi de babanın silahı gördüğünü açıklıyor. Batılılar, Suudi Arabistan'ın kimyasal silah bağlantısının ortaya çıkmaması için olayı bastırıyorlar. Çünkü bu olayın arkasında Suudi istihbarat servisi başkanı Prens Bandar var. Ve Prens Bandar çok uzun yıllar Washington'da büyükelçilik yapmış, çok güçlü bağlantıları olan bir isim. (Ümit Özdağ, 6.9.2013) Ne gazeteler, ne televizyonlar bu satırlardan hiç bahsetti mi, bahsedebildi mi? * * * Şimdi ABD, BM'ye rağmen Suriye'yi vuracak ve masrafı misliyle 1,5 trilyon dolar olarak Körfez ülkelerinden alacak. Körfez ülkeleri bu parayı niye veriyor? Kimyasal gazı isyancıların eline kendileri tutuşturdu da ondan veriyor. Suçüstü olmamak için buna mecburlar. Kendileri birer "dikta rejimi" olarak " burunlarının dibinde "Suriye'deki diktayı" yarın başlarına belâ olacak demokrasi  ile niye değiştirtsinler?.. Elleri kanlı olmasaydı, yani muhaliflerle göz-gez-gaz ilişkisi olmasaydı, bunu asla istenmezlerdi?