Tac-ül-Arifin, bir kabın içinin bir tarafına ateş, bir tarafına pamuk, bunların ortasına da kar koyarak, Muhammed Kadiri ile halifeye gönderdi. Ebu'l-Vefa hazretleri bununla halifeye; "İşte erkeklerin şehveti ateş, kadınların ki ise pamuk gibidir. Ateşin pamuk bir arada durmaz. Bu kabda karın, ateşin pamuğu yakmasına mani olduu gibi, araya bir velinin himmeti girerse, ateşin pamuğu yakmasına mani olur" demek istedi. Halife kabı açıp içindekileri görünce, Seyyid Ebu'l-Vefa hazretlerinin ne demek istediğini çok iyi anladı. Kabın içindekileri boşalttırarak içine yılan yavrusu koydurdu ve Muhammed Kadiri'ye; "Bu kabı alıp Ebu'l-Vefa'ya götür. İçinde ne olduğunu kimseye söyleme!" dedi. Muhammed Kadiri o kabı alıp, Ebu'l-Vefa hazretlerinin huzuruna getirip önüne koydu. Seyyid Ebu'l-Vefa o zaman; "Ey Muhammed Kadiri! O mahcub halifeden getirdiğin kab nedir? O hiç utanmaz mı?" dedi. Muhammed Kadiri: "Ya Seyyid! Halife bunun içinde olanı söylemememi ve senin keşif yoluyla bilmeni istedi" dedi. O zaman Seyyid Ebu'l-Vefa; "Halifeniz evliyayı böyle adi bir şeyle mi imtihan eder? Bu çok çirkin bir harekettir" buyurdu. Küçük bir çocuk olan kardeşinin oğlu Seyyid Matar'a dönerek; "Ya Matar! Bu kabın içinde ne olduğunu keşif yoluyla bunlara söyle!" buyurdu. O da; "Ya Seyyid! Bütün makamları, yerleri keşif yoluyla inceledim. Bir yılan yavrusunu, annesinin yanında göremedim. Meğer o yavru tutulup, bu kaba konmuş. Bu kabın içindeki yılan yavrusudur!" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.