ANALİZ - HABER / KAHİRE Mısır’da önceki gece Tahrir, bir başka ifadeyle Özgürlük Meydanı, 25 Mart - 11 Şubat 2011 tarihleri arasında eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e karşı yapılan gösterilere benzer sahnelere tanık oldu. Bu kez hedefte halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yer alıyordu. Protestocular, çıkardığı kararnameleri bütün kanunlardan üstün görecek mevzuat düzenlemesi yapan Mursi’yi demokrasi açısından tehdit olarak gördüklerini ifade ediyorlardı. İlginçtir meydanda toplanan protestocular tıpkı 2 yıl önce olduğu gibi ama bu kez yeni  Cumhurbaşkanı’na “Git, Git” ve “Rejimin devrilecek” diyorlardı! Hem İçişleri Bakanlığı, hem de ABD Büyükelçiliği Tahrir Meydanı’na oldukça yakın!..   Demokrasi yerine otorite geldi! Hava karardıkça; okullar, fabrikalar ve işyerleri kapandıkça Tahrir Meydanı adeta dolup taştı. Gerçi iki yıl önceki kalabalık yoktu ama toplanan insanlar Mısır’da ciddi bir Mursi karşıtlığı olduğunu yansıtıyordu. Mursi’yi devlet başkanlığı makamına taşıyan Müslüman Kardeşler örgütü ise karşı bir protesto gösterisini, gruplar arasında çıkabilecek çatışmalardan kaçınmak için iptal etti. Ülkede genelde hakem rolünü üstlenen El-Ezher Üniversitesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve anayasal meclis üzerine çıkan siyasi çıkmaza bir çözüm getirmek amacıyla siyasi liderleri topladı ancak buradan bir sonuç çıkmadı.  Cumhurbaşkanı Mursi de Pazartesi günü artan kamuoyu baskısı üzerine kendisine “tüm mahkemeleri aşan bir yetki sağlayan” girişiminden vazgeçer gibi oldu, hatta Mısır Anayasa Mahkemesi Üyeleri ile 4 saat süren bir toplantı yaptı ancak “yayınlayacağı kararnamelerin yargı denetimine tabi olmayacağı”nı öngören girişiminden geri adım atmadığı için önceki gece Kahire’deki Tahrir Meydanı yeniden şenlendi! Bu durum Arap Baharı’nın aslında demokrasi ile uzaktan yakından alakası olmadığını da ortaya koyuyor. Peki Mursi’nin hedefi neydi? Mısır gazetelerinde yer alan analizlere göre Mursi, Mübarek’in atadığı hâkimlerin, Müslüman Kardeşler’in kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi’nin çoğunluğu oluşturduğu ‘kurucu meclis’i feshetmesinden çekiniyor. Gerçi Mısır Anayasa Mahkemesi, daha önce Meclis’i feshettti. Ancak Mursi’nin ülkeyi karıştıran kararnamesi Cumhurbaşkanı’nın tüm kararlarına yeni anayasanın onaylanmasına kadar yargı muafiyeti getiriyor.   Kıptiler kârlı çıkıyor Mısır’da Mursi karşıtları yeni Cumhurbaşkanı’nı “Firavun” olarak niteliyor. Mursi ise buna karşılık Firavun olmadığını, ülkedeki kurumları yerli yerine oturtmaya çalıştığını söylüyor. Mursi, Türkiye’deki hükümetin izinden gidiyor. Nasıl ki Türkiye’de AKP yönetimi, Danıştay’dan Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesi’nden HSYK’ya kendine yakın bir şekilde konumlandırdıysa, Mursi de aynısını yapmak istiyor. Mesela Mübarek’in atadığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıs’nı görevden almak istiyor. Neticede bu durum Mısır halkını derin fay hatlarıyla bölüyor. Ülkede liberal - dindar cepheler oluşmuş durumda. Bu durumdan kârlı çıkan ise Batının desteklediği yüzde 10’luk bir nüfusa sahip olan Kıpti Hıristiyanlar.