Türkiye'nin AB üyeliği konusunda AB cenahından pek çok farklı ses yükselmekte. Bu konuşan kalabalık arasında kimlerin gerçek niyetlerini ifade ettiklerini kimlerin de ikiyüzlü davrandıklarını anlamak çok ama çok zor.Osmanlı Meclisi mebusan Reisi Ahmet rıza bey, Batılıların bugün karşı karşıya kaldığımız ikiyüzlülüğünü 1922 yılında yazdığı "Batı'nın doğu politikası'nın ahlaken iflası" adlı eserinde şöyle ifade ediyor; "Avrupa'nın Türkiye'ye karşı takip ettiği siyasette ahlak mefhumuna asla yer verilmemiştir. Türkiye gibi harbe katılan Macaristan ve Bulgaristan'a neden bir Sevr uygulamadılar? Hıristiyan oldukları için. Avrupa devletleri tarihin hiçbir döneminde Osmanlı ile samimi dostluk tesis etmemişlerdir."Tarih yine tekerrür etmiş ve AB Türkiye'den yıllar sonra AB'ye başvurmuş olmasına rağmen sırf Hıristiyan olduğu için Bulgaristan'a 2007'de üyelik garantisi vermiştir.AB siyasetçilerinden bahsediyorsanız dürüstlük kelimesini ve ahlak mevhumunu bir kenara bırakmak zorundasınız. Çünkü AB devlet adamları için tek bir amaç vardır, bu amaç ülkelerinin çıkarlarını korumak ve sürdürebilmek. Aslında bu amaç bizim devlet adamlarımız için de geçerli olmalıdır.Bahsedilen karaktere sahip AB'li devlet adamlarından birisi olan Fransa'nın eski cumhurbaşkanı ve Avrupa Konvansiyonu Başkanı Vallery Giscard D'Estaing, geçtiğimiz hafta yapılan bir röportajda çarpıcı ve oldukça gerçekçi bazı açıklamalarda bulunmuş. AB devlet adamları eskidiklerinde yani devlet görevlerini bıraktıklarında biraz daha fazla gerçekçi ifadeler kullanmaya başlıyorlar. Giscard D'Estaing, şu ifadeleri AB politikacılarının ikiyüzlü olduklarının itirafı niteliğindedir. D'Estaing şunları söylüyor; "Avrupalı politikacılar, kendi aralarında konuşurken, "Türkiye'ye sempatik gözükmeye devam edelim, nasıl olsa hiçbir zaman giremeyecek" diyorlardı. Kameralar önünde ise "Avrupa'ya hoş geldiniz" diyorlar."Aynı zamanda Türkiye'ye önerilen ""ayrıcalıklı ortaklık" önerisinin en eski sahibi de olan Giscard D'Estaing, "Türkler, kendilerinin 30 komiser tarafından yönetildiklerini anlayınca, egemenlik haklarının bir kısmını Brüksel'e verdiklerini idrak ettiklerinde AB'den vazgeçebilirler." açıklamasını yapıyor.Fransa'da cumhurbaşkanlığı yağmış ve hâlihazırda AB'de görevde bulunan D'Estaing'in açıklamalarına göre müzakere sürecinde,1. Türkiye 30 AB komiseri tarafından yönetilecek.2. Türkler egemenlik haklarını Brüksel'e devretmeye başlayacak.Müzakere sürecinde yasama ve yürütme yetkileri AB'ye devredildikçe TBMM her geçen gün daha fazla sembolik bir meclis haline gelecektir. TBMM anlamsızlaştıkça da milletin egemenliği AB'ye yavaş yavaş devredilecektir. Türk milleti, henüz girmediği ve giremeyeceği neredeyse kesin olan AB'nin birkaç tane komiseri tarafından yönetiliyor olacak. Böyle devam ederse Türk milletinin seçtiği vekiller de -AKP vekilleri gibi- AB komiserlerinin sekreterliğini yapan emir eri olacaklar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024