Terör, Siyasi Aciziyet ve Çözüm

Başbakan Erdoğan, yaptığı son açıklamalarda, "Sorunu masabaşında halletmek istiyoruz" diyerek Kuzey Irak'a operasyon konusundaki tavrını net olarak ortaya koydu. Böylece Ankara'daki Anafartalar Çarşısı saldırısı sonrası söylediği operasyonu destekler mahiyetteki ifadelerinin de sadece "siyaset gereği" olduğu ortaya çıktı.Sayın Başbakan'daki bu yüz seksen derece dönüş, yabancı basının da gözünden kaçmadı.Amerikan New York Times gazetesinde çıkan bir haberde, Başbakan'ın operasyona karşı çıkan son çıkışının, Anafartalar'daki duruşuna göre keskin bir farklılık gösterdiğine dikkat çekildi.Milletimiz yıllardan beri, özellikle de son 3 yıldır terörden çok çekti. Her gün karşılaşılan şehit cenazeleri terör konusundaki sabrı son noktaya getirdi.Askerimiz ve milletimiz terör konusunda kesin bir çözüm bekliyor ve bu çözümün masabaşında olmayacağını herkes çok iyi biliyor.Geçtiğimiz yıl başlatılan, önceleri PKK koordinatörlüğü olarak ifade edilen, sonra ise gelen tepkiler sebebiyle ismi "Terörle Mücadele Koordinatörlüğü" olarak değiştirilen masabaşı çalışmaları bizzat başındaki Edip Başer Paşa tarafından faydasız olduğu itiraf edildi.Masabaşı faaliyetlerinin, özellikle de masanın bir tarafında PKK terörünün sonuna kadar destekçisi olan ABD ve de Barzani, diğer tarafında ise ABD'nin görüşüne göre duruşunu belirleyen bir siyasi iktidar varsa, bir netice vermemesi oldukça normaldir.Belki de teröre cesaret veren de bu tür masabaşı faaliyetleridir.Sayın Başbakan ve hükümet yetkilileri, masabaşı faaliyetlerinin, siyasi acziyetin ve de bunların sonuçlarının milletimizde yol açtığı infiali şehit cenazelerinde şahit oldular.Şimdi de suçlu arıyorlar. Cenazelerin bir bir önümüze geldiği bir ortamda evlatlarını şehit veren bir milletin gösterdiği tepkide hata aranmaz, bu onbinler neden tepki gösteriyor bunun muhasebesi yapılır, varsa bir hata düzeltilir.Neticede işin başı sizsiniz Sayın Başbakan. Düşüneceksiniz. "Biz nasıl bir yanlış yaptık ki, sıfır terörle devraldığımız iktidarımız döneminde terör bu kadar azdı", bunun muhasebesini yapacaksınız.Ülke meselelerinde iğneyi de kendinize batıracaksınız, çuvaldızı da. Vatandaş eğer mağdursa ki, terör konusunda oldukça mağdur sesini yükseltmesi normaldir. Çünkü siz çözüm koltuğunda oturuyorsunuz.Siyaset ateşten bir gömlektir. Siyasiler ülkenin ve ülke üzerinde yaşayan her bir ferdin problemlerini çözmek için vardır. Bunun için elinin altında asker vardır, emniyet vardır, merkez bankası vardır, yetki vardır, yasa vardır, vatan vardır, toprak vardır, millet vardır?Bağımsız olmanın gereği olarak bütün bu sahip olunan değerleri birleştirerek millet yararına hayırlı bir sonuca ulaşmak gerekmektedir.Bütün bunlar hesap edilirken her zaman milli menfaatler ön planda tutulmalıdır.Fakat bir gerçek var ki, milli menfaatler doğrultusunda gerçek çözümü ortaya koyacak siyasi irade, milletinden icazet alarak iktidara gelen, milli projesi olanlardır; yoksa icazeti okyanus ötelerinden alanlar değil.Bu manada icazeti milletinden alma derdi taşıyan ve de projesi olan tek bir lider ve parti görüyoruz: Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi (BTP).  Bu derdi taşıdığı için Sayın Baş, milli bir proje ortaya koydu: Milli Ekonomi Modeli.Kuzey Irak'a milletin ve askerin istediği manada bir operasyon kararı verilecekse, bunu ancak milletine hizmet için gelen bir siyasi irade verebilir.ABD istedi diye Barzani'ye her türlü lojistik desteği sağlayan, İncirlik'i açan, işgalcilere destek olan, Kıbrıs'ı veren, yapılan haksızlıklara ses çıkarmayan; AB istedi diye hukukumuzu Batıya teslim eden, tarımı bitiren, yabancıların oturdukları yerden para kazanmalarını sağlayan, madenlerimizi, topraklarımızı satan bir siyasi irade sizce operasyon kararı alabilir mi?Alamaz. Alıyor gözükse bile, bunların gözünün içine bakar, göz kırpmasını bekler. Anlayın ki, ABD ve Barzani izniyle yapılan böyle bir operasyonun da hiçbir faydası olmaz. Çünkü şartlar hazırlanmıştır, tuzaklar hazırdır.Böyle taşeron bir siyasi anlayışın operasyon kararından da hayır çıkmaz, operasyon yapmama kararından da?Milletimiz ve askerimiz güven arıyor, güvenebileceği bir siyasi irade arıyor.Bu siyasi irade bugün var, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP); ama Batıya hizmeti kendini adamış olan taşeron basın onu hiç gündem eder mi? Müthiş bir karartma uyguluyor.Ama her türlü karartma faaliyetine rağmen, milletimiz artık liderini tanıyor ve çözümün adresini biliyor.Sahte anketler yayınlansa da, anketlerde BTP'nin ismi bilinçli olarak yazılmasa da milletimiz bu sefer yanılmayacaktır.Milletimiz, başta terör ve ekonomik sorunlar olmak üzere bütün problemlerin çözümü için, Türkiye'yi devlet-millet, asker-sivil birlikteliğiyle dünyanın zirve ülkesi yapmak için Prof. Dr. Haydar Baş'a ve BTP'ye bu sefer destek olacaktır.Hem şu soruyu kendinize sorun, BTP'nin gerçekten barajı aşmayacağı kesin olsa, niçin anketlerde ismini vermiyorlar? İsmini bile koymaktan neden çekiniyorlar? Neden haber bültenlerinde projelerine yer vermiyorlar? Bana sorarsanız sadece şu sorular bile BTP'nin barajı rahatlıkla aşacağının ve zirveye oturacağının bir ispatıdır. Türkiye'nin her yerinde teşkilatlarını tamamlamış olan BTP'nin esasen tanınma diye de bir derdi yoktur. En ücra köşelerde bile BTP'nin projeleri bilinmektedir ve takdir edilmektedir. Bu aşamadan sonra yapılan her karartma ya da karalama BTP'yi iktidara taşıyan bir binek olacaktır.