Türkçe hayaller

Cennet-mekân Şühedânın, canlarını bedel ederek bize bıraktıkları yeryüzü cenneti bir memlekette; insanı fizîken ve rûhen ısıtan Ege Güneşi'ne rağmen, Türk rûhumda sıkıntı var!Çocukluğumdan 30 yaşıma kadar; Bekçi Baba'nın bir düdük sesi ile asâyişin berkemâl olduğunu bilerek, daha doğrusu asâyişin ne olduğunu hiç merak bile etmeden, Bekçi Baba'nın bizi gözettiğinden emîn olarak yaşadığımızı hatırlıyorum.15-16 yaşıma kadar, hatta liseyi bitirinceye kadar saklambaç oynarken en keyifli saklanma yerlerinin; kapıları gece-gündüz kilitlenmeyen komşu evleri olduğunu hatırlıyorum!O devirlerin muhalif solcularının, hep "ABD Yandaşı" olmakla suçladığı, Sağcı Hükümetler dönemindeki Bekçi Baba'nın şahsında Devlet erkini hissedebildiğimiz, huzûrlu günleri özlüyorum!Şimdi sağcının da sağcısı, dindâr-mutaassıp, dinci-imam hatiplilerden oluşan; ABD ile BOP Eş Başkanlığı'nı paylaşan Haçlı Müslümanlar'ı görünce; "Altı sefer gidip yedi sefer gelen" ABD Yandaşı diye iftira edilenleri özlüyorum!Toplam 450 kişi ama her siyasi görüşün; bir kişiyle de olsa temsil edildiği, bütün milli meselelerin gerçekten münakaşalarının edildiği, varlığı ile millete güven veren TBMM'ni özlüyorum!ABD'nin "Bizim çocuklar"ı "Netekim General"le başlayan,"Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz! Benim memurum işini bilir!" zihniyetini teâmülleştiren ANAP'la süren ve on bir yıldır; "N'olur, foseptiğe süpürmeyin, istifâde edin!" tarifli ABD'nin sivil işbirlikçileriyle devâm eden kindâr-dindârlarla bozulan huzûr ve istikrârımızı özlüyorum!Günümüzün ne olduklarını kendileri de bilmeyen ve asla kendilerini ifâde edemeyen Ülkücü ve Devrimci geçinenlerini görünce; bütün ömrümce kızdığım sağcı ve solcuları özlüyorum!Torunlarıma; önce AKP'den kurtaracağımız ve yeniden her köşesinde Devlet erkinin hissedildiği; suçlunun cezalandırıldığı, başarılının ödüllendirildiği bir Türkiye bırakmadan ölmeyim diye Allah'a (c.c.) yalvarıyorum...Demokrasiyi araç edinerek Cumhuriyetin bütün kazanımlarını özelleştirip millilikten çıkaran AKP'den seçim yoluyla iktidarı kurtardıktan sonra; demokrasiyi, millî vicdan yargılamasıyla masaya yatırmayı hayâl ediyorum!Akılların hürriyetine kavuştuğu; kişisel seçim ve tercihlerin bağımsızca ifâde edilebildiği, adayın niye aday olduğunu anlaşılır bir şekilde söyleyebildiği, seçmenin kime, niye oy vereceğini bilerek oy kullandığı bir sistem ve Türkiye hayâl ediyorum!Gururla "Türk'üm" diyenlerle onurla "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenlerin; gerektiğinde şuyum, buyum demenin hiçbir sakıncası ve ötelemeye sebep olmadığı, birlikte yaşamanın kurallarını benimsemiş bir Türkiye hayâl ediyorum!Başlının baş eğdiği, dizlinin diz çöktüğü; baş eğenin ve diz çökenin açsa doyurulduğu, çıplaksa giyindirildiği, fakirse zenginleştirildiği bir Türk Ülkesi hayâl ediyorum!"Türk oğlu Türk'üm" diyerek, Türk olan olmayan; "Türk'üm"diyenle "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenleri, komşuluk hukukuyla bir arada, huzûrlu yaşatabileceğine inandığım bir önderin yönettiği Türkiye hayâl ediyorum!Madenlerin ve bankaların millileştirildiği; gerektiği zaman gerektiği kadar Türk Lirası basabilen, her Türk vatandaşının dünyanın her yerinde kendi parası ile alış-veriş yapabildiği, dünyanın hiç bir yerinde Türk Lirasından kıymetli paranın olmadığı, "Kâinat Devleti" bir Türkiye hayâl ediyorum!Sağcıyım diyenlerin; kapitalizm, liberalizm, faşizm gibi; solcuyum diyenlerin; sosyalizm, marksizim, komunizm gibi ithal fikirlerden kurtarıldığı; bütün ithâl "..izm"leri çöpe atacak kudretteki "Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet/Millî Devlet" projeleriyle her an gelişen, hızla büyüyen, kısa sürede dünya nizamına Türk'ün yeterince müdahele ettiği bir altın çağ hayâl ediyorum!Devletle milleti barıştırmış, dîn ile devleti buluşturmuş; Asr-ı Saâdeti örnek alarak Ehl-i Beyt Ahlâkı ile bütün milleti, bir devletçilik anlayışına kavuşturmuş; İ'lây-ı Keliîmetullah'ı ideâl edinmiş bir Türk Devleti hayâl ediyorum!Kılıç zoruyla değil kılıç tehdidiyle başlıya baş eğdiren, dizliye diz çöktüren; kan dökmeden, anaları ağlatmadan, Devlet Erki'ni kabul ettirmiş Türkiye Cumhuriyeti Devleti adlı bir "Kâinat Devleti" hayâl ediyorum!Danışmanlarla değil, inanmış îmanlı tefekkür yetenekli kadrolarla yönetilen; hemen her gün, günün masaya yatırıldığı şûraların hayata geçirildiği bir Müslüman-Türk Devleti hayâl ediyorum!Namaz kılıp, oruç tutup, zekât verip, Hac'ca gidip, Kelime-i Şehâdet getirenlerin bütün bu işleri Allah için yaptığı; gayr-ı müslimlerin dünyanın en rahat ve huzurlu ülkesi olarak tarif edecekleri bir Müslüman-Türk Devleti hayâl ediyorum!Bayrağa yan bakan gözlerin oyulduğu, Devlet ve millet bütünlüğüne uzanan dil ve elin kesildiği, vergi kaçakçısının asla affedilmediği ve vergi kaçıranın cezasını çektikten sonra Devlet kurumlarında hayatını idame edecek kadar maaşla istihdâm edildiği, hakkıyla üreterek kazanan ve vergisini veren iş adamlarının devletin özel himâyesinde olduğu, fakirliğin suç sayıldığı, bir Müslüman Türk Devleti hayâl ediyorum!Torpilin bütün akıllardan çıkarılarak çöpe atıldığı, liyâkatin iş yapma ve yükselmede tek yol olduğu, emânetin ehline verildiği, hakkın her zaman haklıya teslim edildiği, zorbalığın külliyen çöpe atıldığı bir Müslüman-Türk Devleti, bir "Kâinat Devleti" hayâl ediyorum!Allah(c.c.)'ın, insan oğluna hayâl ettiklerini yapma yetkisi verdiğini biliyorum! "Ve tevekkel a'lallah" (Ahzâb-3/ Vekîl olarak Allah yeter) diyerek hayâllerimi; bana bu hayalleri kurduran II. Kuvay-ı Milliyeciler'e havâle ediyorum!Biliyor ve inanıyorum ki onlar, bu hayâllerimizi gerçekleştirebilmek için demokratik yollardan ne lâzımsa yapmaya başlamışlardır inşallah..."TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...